Su yollarıyla dolu, köylerle bezenmiş ve insanlık fışkıran bu güzel ülkede 163.7 milyon insan yaşıyor . Başkenti Dhaka olan ülkede Bengalce konuşuluyor.
Bangladeşliler dost canlısı olmalarıyla ünlüdürler. Her yerde gönülden bir “Hoş geldin!” duyacağınıza emin olabilirsiniz. Ülkedeki turizm sektörü hala gelişme aşamasında, bu sebepten yabancı turistler için başkent Dhaka dışında görecekleri yerler bir hayli farklı gelecektir. Eğer arkadaş edinmekten hoşlanıyorsanız ve çok fazla turiste rastlamadan bir ülkeyi gezmeyi tercih edenlerdenseniz Bangladeş sizin için mükemmel bir seçim olacaktır.
Bu küçük ülkenin içinden tam 700 nehir geçiyor ve bunun sonucu olarak yeşilin her tonuna sahip hayranlık uyandıran manzaralar ortaya çıkıyor. Ülkenin tüm yollarının toplam kilometresi kadar uzunlukta nehirler bulunuyor. Bu sebepten bot ile ulaşım burada bir hayat biçimi. Gezginler için ise bir ülkeyi keşfetmek için çok farklı bir deneyim yaşama imkanı anlamına geliyor.
Bangladeş’te nehirler ülkenin can damarı gibi. 700’den fazla nehir ülkeyi boydan boya dolaşıyor. Bu nehirlerde yolculuk yapmak ise seyahatinizin olmazsa olmazı. Nehri geçmek için arabalı feribotlar, eski gıcırdayan yandan çarklı buharlı vapur, geleneksel ahşap yatlar veya mütevazi kürekli kayık gibi pek çok seçenek var. Bangladeş’te dünyanın herhangi bir yerinde rastlayacağınızdan daha fazla su taşıtı türü göreceksiniz. Ne kadarlık bir bütçeyle giderseniz gidin mutlaka herkese uygun bir nehir deneyimi yaşama imkanı bulabilirsiniz.
Sundarbans Ulusal Parkı’nın Mangrove Ormanları dünyanın en geniş kaplan popülasyonuna sahip. Bölgede ortalama 400 adet Bengal Kaplanı bulunuyor. Bir bota atlayıp bu güzel hayvanları görme umuduyla bir gezintiye çıkabilir, Mongla’da günlük bir tur ayarlayabilir ya da daha büyük bir macera istiyorsanız Khulna’dan 4 günlük bot turlarından birine katılıp kaplanları görme şansınızı yükseltebilirsiniz.
Bangladeş’in çoğu bölgesi bisikletle gezmek için çok uygun. Bangladeş’in çay yetiştirilen bölgesi olan Srimangal’da kolayca bisiklet kiralayıp etrafı keşfe çıkabilirsiniz. Burası bisiklet severler için çok uygun bir bölge. Heyecanlı olacak kadar tepelik ancak çok yorucu olacak kadar sarp olmayan bir parkur. Burada da ziyaret edebileceğiniz nehirler mevcut ve çay yetiştirilen yerlerdeki görsel ziyafet kaçırılmayacak kadar güzel.
Yürüyüş yapmayı seven gezginler için ülkenin doğusunda yer alan Sylhet ve Chittagong, ormanlık alanları , tepeleri ve engebeli dağları ile bir Himalaya kadar olmasa da yürüyerek güzel manzaralar eşliğinde keşif yapma imkanı sunuyor. Eğer günlük ve çok zorlu olmayan yürüyüşler yapmak isterseniz Srimangal çok uygun bir yer ancak biraz daha zorlanmak isteyenler için Bandarban’dan bir rehber bulup ormanlık tepelerin olduğu Chittagong Hill Tracks’e doğru yola çıkabilirsiniz.
Çoğu turist için çok uygun olmasa da Eski Dhaka bölgesi dar sokaklara sıkışmış kaosu kaldırabilecek gezginler için oldukça enteresan bir yer. Nereden gelirseniz gelin, ya da daha önce hangi büyük şehirlerde bulunmuş olursanız olun Eski Dhaka sizi çılgın sokakları, inanılmaz trafiği ve hiç durmaya gürültüsüyle ilk başta mutlaka biraz sarsacaktır. Ancak yemeklerin harika, tarihi hikayelerin etkileyici ve yerlilerin aşırı sıcak kanlı olmaları buraya olan ziyaretinizi unutulmaz kılacaktır.
Neredeyse tarih anlamında 100 yıllık bir geçmişe sahip olan Bangladeş’in yandan çarklı buharlı vapurları ülkedeki nehirlerin en hızlı taşıtı olmasa da her geçen yıl daha romantik ve nostaljik bir havaya bürünüyor. Hepsi 20. yüzyılın başlarında yapılmış olan 4 adet vapur bulunuyor ve bunlara “Rocket” deniliyor. Artık Dhaka ve Khulna arasındaki bütün mesafeyi bu taşıtlarla kat edemiyor olsanız da hala uzun gece yolculuklarına çıkma olanağınız var. Kendinize bir kabin ayırtın ve ayaklarınızı uzatarak Bangladeş’i izleyin.
Komşuları gibi dünyanın en harika manzaralarıyla dolu olmasa da mütevazi Bangladeş’te de keşfedilmeyi bekleyen gizli cevherler yok değil. Örneğin Pharpur Manastırı’nın yıkıntıları, Sonargaon’daki 100 yaşına basan köşkler ya da Sona Masjid’in dört bir yana dağılmış kalıntıları ile Bangladeş’te keşfedilmeyi bekleyen bir çok hazine var.
Geleneksel bir Bangladeş yemeği mutlaka köri sosuyla yapılmış sebze ya da et, tavuk, balık veya yumurtanın içinde hardal yağı bulunan acı bir sos ile yanında sade pilav eşliğinde yenmesinden oluşuyor. Her Bangladeşlinin en sevdiği yemek genellikle içinde balık olanı. Tütsülenmiş, kızarmış ya da haşlanmış olarak “Hilsa” ya da “Bhetki” isimleriyle siz de seyahatinizde tatma imkanı bulabilirsiniz.
Ekim ve mart ayları daha serin bir hava yaşayan Bangladeş’in havası şubat ayında neredeyse soğuk denebilecek derecelere inebiliyor. Ekim ayında birkaç kez yağmur yağsa bile genellikle kuru bir hava hakim oluyor. Nisan ve mayıs aylarında hava neredeyse dayanılamayacak derecede sıcak oluyor. Sundarbans bölgesindeki bal hasatına katılabilirsiniz. Mayısta mangolar olgunlaşmaya başlıyor ve size ilk elden en taze şekilde bu meyvenin tadını çıkarma imkanı doğuyor. Haziran ve eylül ayları genellikle düşük bir sezon anlamına geliyor. Muson sezonu Bangladeş’i su altında bırakarak tüm planları askıya alıyor. Hava sıcak olsa da yağmurlar havayı serinletiyor. Sylhet’te ise çay toplama sezonu başlamış oluyor.