Ankara (AA)- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketi sonuçlarına göre, genel olarak Mayıs - Haziran
aylarında ekonomide yaşanan dalgalanmalardan kaynaklanan ve önceki dönemlere göre nispeten olumsuz olan beklentiler, yerini temkinli bir iyimserliğe bıraktı.
BDDK tarafından hazırlanan ve 83 banka üst düzey yöneticisi tarafından doldurulan Eylül ayı "Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketi" sonuçları açıklandı.
Anket sonuçlarına göre, katılımcıların çoğunluğunun önümüzdeki üç aylık dönemde aktif büyüklüğü ve kredi hacimlerinde büyüme beklediği, Türk Lirası ve yabancı para mevduat ile kredilere ilişkin faiz oranlarında ise önemli bir değişiklik olmayacağı yönünde görüşe sahip olduğu gözlendi.
Katılımcıların önümüzdeki 3 aylık dönem için TÜFE, iç borçlanma faiz oranı ve bütçe açığına ilişkin olarak önceki anket dönemine göre görüşleri olumlu yönde değişti.
TÜFE'ye ilişkin yüzde 43 oranında aynı kalacak görüşü ortaya çıkarken, yüzde 33 artacak, yüzde 24 oranında da azalacak görüşü belirtildi. Cari işlemler açığına ilişkin artış beklentisine sahip katılımcı sayısı Haziran dönemi anketinde yüzde 30 seviyesinde iken, bu ankette yüzde 63 seviyesine yükseldi.
Ayrıca dolar kuruna ilişkin artış beklentisine sahip katılımcı oranı yüzde 54 ile 2005 Eylül döneminden beri en yüksek seviyeye çıktı. Bankaların fon kaynaklarına ve kredilerin faiz oranlarına ilişkin sorularda, beklentilerin çok büyük bir çoğunlukla aynı kalacak yönünde olduğu, katılımcıların büyük kısmının faiz oranlarında durağan bir görünüm bekledikleri ancak faiz oranlarında artış bekleyenlerin azalış bekleyenlere göre biraz daha fazla olduğu görüldü.
Katılımcılar, serbest görüş sundukları bölümlerde ise "global piyasalarda yaşanan belirsizlikler ile siyasi alanda gerçekleşecek gelişmeleri", sektörü en fazla etkileyecek unsurlar olarak gördüklerini belirttiler. Anket sonuçlarına genel olarak bakıldığında, bankacılık sektörünün önümüzdeki üç ay için büyümeye devam etmesinin beklendiği, ancak özellikle tüketici kredileri hacimlerinde önemli artışlar beklenmediği, faiz oranlarının genel olarak durağan bir görünüm arz etmesinin yanında bankacılık sektörü için riskliliğin azalmasının beklendiği ve risk yaratacak faktörlerin daha çok siyasi ve makroekonomik faktörlerden kaynaklanabileceği değerlendirildi.