Dünyanın büyük gelişen piyasaları 2008 krizi sonrasından hızlı toparlandılar. Bu toparlanmada tüketicilerin ve şirketlerin aşırı borçlanması ile gerçekleşti. Şimdi ise bu kredi çılgınlığının bankalar üzerindeki etkileri takip ediliyor.
Son 3 yıllık dönemde ekonomilerde soğuma yaşanması ile başta Güney Afrika ve Türkiye gibi ülkelerde ödenmemiş krediler artarken bankalar üzerindeki riskler de artıyor. Kredi deyince ilk akla gelen Çin ekonomisinde ise aynı gerekçeler ile provizyonların arttırılması talep ediliyor. Hindistan tarafına bakıldığında kötü kredilerde artışın devletin bankalara destek vermeye zorluyor.
FED’in Mayıs toplantısı sonrasından azaltım beklentileri ile dalgalanan piyasalarda gelişen ülke kurları büyük oranda zayıflarken fon çıkışları ile ülkelerin faizleri üzerinde baskı arttı. Eylül ayında FED’in sürpriz bir şekilde azaltım kararı vermemesi ile bu baskı belli ölçüde hafiflese de yeniden azaltım ile ilgili olarak açıklamalar gelmeye başladı. bu süreç gelişen ülke ekonomilerini ve bu ülkelerinin bankalarını tehdit eder hale geldi.
Gelişmiş ülkelerde sıfır faiz politikası ile riskler azaltılsa da gelişmekte olan piyasalarda kredi risklerinin öne çıktığı görülüyor.
Sidneyli finansal risk yazarı Satyajit Das’ın konuya dair yaptığı değerlendirmede borçlananların birçoğunun, kredilerini geri ödemekte zorlanacağı ve bu piyasalardan para çıkışı olacağını belirtti. “Sorunlar daha da kötü hâle gelecek" diyen Das, gelişen piyasalarda yeni bir krizin olgun hâle geldiğini söyledi.
Das ve diğer analistlere göre, ekonomik genişlemesini tamamen sıcak para girişiyle fonlamayan Çin bile, borçlular ve verimsiz devlet sektörlerini yeniden yapılandırmak ile enflasyonun yerleşmesine izin vermek arasında bir seçim ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Das, kredilerin bozulması durumunda, Batılı ülkeler gibi, gelişen piyasa hükümetlerinin de zor durumdaki bankaları kurtaracağını söyledi.
MSCI Gelişen piyasalar bankacılık endeksine bakıldığında yıl genelinden yüzde 6 düşüş kaydedilirken, MSCI Dünya bankaları endeksinde yıl genelinde yükseliş yüzde 18 oldu. Gelişen ülkeler tarafında kredilerin ve borçlanmanın arttığı görülürken, Çin’de borçların GSYH’ye oranı geçtiğimiz yıl yüzde 132’sini oluştururken, 2008’de bu oran yüzde 104 seviyesindeydi. Türkiye’de ise bu oran yüzde 33’ten yüzde 54 seviyesine yükseldi. Brezilya’da yüzde 53’ten yüzde 68’e çıkarken Güney Afrika’da yüzde 150 seviyesine ulaştı.