Fazla kilolarınızın sorumlusu her zaman sadece beslenmeniz olmayabilir.
Kilo verme isteği ile bana başvuranların, ciddi sağlık taramasından geçerek, diyet programına katılmalarını istiyorum, danışanlarımın bu konudaki hassasiyetimi anlamaları, konunun ne kadar önemli olduğunu hissetmeleri, salt estetik kaygıların ötesinde, kilo vermenin gerçek bir sağlık kazanımı olduğunu görmeleri, vizyonum açısından gurur duyduğum bir başarıdır.”
“Niçin kilo alıyorum?” sorusunun cevabını bulmak için kişinin ayrıntılı bir sağlık taramasından geçmesi ve beslenme uzmanı ile yaşam öyküsünü ayrıntılı olarak paylaşması gerekir.
Kilo nedenlerini bulmak için kan tahlilleri ve sağlık taramalarına ihtiyaç olur.
Kilo vermek için temel hareket noktası; kiloya neden olan arka plandaki sağlık sorununu veya ilaç kullanımı ile ilişkili problemi anlayıp çözmek olmalıdır. Bu durum dikkate alınmadan bazı geçici başarılar sağlansa bile etkili ve kalıcı sonuçlar hiçbir zaman elde edilemiyor. Sorunu çözmek ise bir ekip işi ve mutlaka bir doktorun yönlendirmesi gerekli oluyor.
Sıklıkla karşılaşıyorum, pek çok meslektaşımın before – after (öncesi-sonrası gibi) olarak isimlendirdikleri kilo verdirdikleri danışanları ile fotoğrafları oluyor. Benim sayfalarımda bu tür görüntülere yer vermiyorum. Danışanlarımla paylaştıklarımın özel olmasını istiyorum. Çevremdekilerin, başarı hikayeleri kişileri motive ediyor, söylemlerinden hareket ile bu defa farklı davranmaya karar verdim. Özellikle kilo vermede sorun yaşayan , bunlara bir takım hastalıkların eşlik ettiği kişilerle yaşadığımız kilo verme serüvenlerini ve kilolu olmalarının arkasında yatan sorunları nasıl aştığımızı, isim vermeden paylaşmak istiyorum.
POLİKİSTİK OVER SENDROMU YAŞAYANLARIN KİLO SORUNU
Genelde polikistik over sendromu yaşayanların kilo vermelerinin zor olduğuna inanılır. Mesleğe ilk başladığımız yıllarda gerçekten bu kişilere kilo verdirmek bir hayli zordu. Salt diyetle bu sorun çözülemiyordu. Şimdi tıp ilerledi, özellikle hormonlarla ilgili yeni bilgilere ulaşılması ve son jenerasyon ilaçlarla kontrol edilebilirliği, insülin direncinin ilaç-diyet-egzersiz kombinasyonu ile kırılması sonucu artık bize, danışanlarımızla başarıyı paylaşmak kalıyor.
Polikistik over sendomlu(PKOS) bir danışanımın kilo verme öyküsünü aktarmak istiyorum
Özellikle kilo fazlalığı olan kadınlarda; adet düzensizlikleri , gecikmeler hatta kimi zaman aylarca adet görememe söz konusuysa,bu duruma tüylenme ve sivilcelerde eşlik ediyor ise arka planda yatanın polikistik over sendromu problemi olması muhtemeldir. Şikayetler her zaman spesifik olmayabilir,bazen adet düzensizliği ve kıllanma görülmediğinden, teşhislerde zaman zaman bu hastalık atlanabiliyor.Her adet düzensizliği durumunda polikistik over sendromu söz konusu olmayabilir.Danışana daha önce bir teşhis konulmamışsa araştırma için ultrason incelemesi, DHEA, testosteron, LH gibi hormon analizleri ve açlık insülin bulguları ve çözümü için, kadın hastalıkları uzmanının da yardımı gerekir.
PKOS doğurganlık çağındaki kadınlarda görülen endokrinolojik bozukluklardan birisidir. Yumurtlama olmaması ve bunun sonucunda görülen adet düzensizliği ya da adet görememe ile birlikte erkeklik hormonlarının yüksekliği bunun sonucunda görülen tüylenme artışı, sivilce, saç dökülmesi ve kilo artışı gibi bulgularla seyreden bir tablodur.
Danışanım bize başvurduğunda, “Şişman” olmasının dışında (kendisini bu şekilde tanımlamıştı), sivilceli yağlı cildi olduğunu , tüylenmede artış yaşadığını ve adet düzensizlikleri şikayetlerinin olduğunu dile getirdi. Ultrasonografi incelemesinde yumurtalıklarda çok sayıda kistler görüldü, teşhis koymak için doktor arkadaşımız laboratuvar bulgularını da değerlendirdi, Buna göre hastamızın serbest testosteronu yüksek,DHEA-S yüksek,SHBG düşük, insülin düzeyi yüksek,açlık kan şekeri yüksek LH yüksek,FSH düşük değerdeydi.Doktorumuz danışanımıza hastalığı konusunda bilgi verdi ,kendisi ve bir kadın doğum uzmanının tedavisi eşliğinde kilo verme programına aldık.
Sonrasında kilo verme serüvenimiz başladı….Diyeti planlamak doktorların işi değil ama sonuca ulaşmak, ilaçların etkileşimini saptamak için doktor denetiminde hastayı takip etmek gerekiyor.Doktor olan ekip arkadaşımla “ilaç senden,diyet benden,gayret danışanımızdan “deyip yola koyulduk….
Danışanımla diyete başlamadan önce vücut bileşim analizi cihazı ile yağ, kas, su oranı, metabolizma hızı ölçtük ve ideal ağırlığı saptadık. Tespit ettiğimiz, vücutta androit tipte yağlanma mevcuttu ; yani yağ ,özellikle karın bölgesinde toplanmıştı.
Baştan bir takım kabullerimiz olacaktı ; bu hastalığın kesin tedavisi yoktu çoğunlukla da genetik geçişliydi .Danışanımızın aile öyküsünde PKOS lu bir yakını vardı. Kadın doğum doktoru, tedavinin semptomatik olduğunu ve onu rahatsız eden problemlerini çözecekleri bilgisini vermişti. Doğum kontrol hapı kullanacaktı, ileride bebek sahibi olmak isteyen danışanımı bu konu biraz tedirgin ettiyse de doktoru, çocuk sahibi olmak istediğinde farklı bir tedavi uygulanacağını anlatınca daha rahatladı.Ayrıca yüksek olan insülin direnci içinde ilaç kullanması gerekiyordu,diyet süresince danışanı takip edecek olan doktor arkadaşım, insülin direnci azalınca, daha az insülin, daha az androjen ve daha iyi yumurtlama dönemi seni bekliyor söylemi ile danışanımızın motivasyonu iyice arttı. Polikistik over sendromunda diyeti, kilo vermek için değil ; önceliğimiz sağlık sorunlarını çözmek için uygulayacağız,tedavinin ilaçla birlikte ilk adımı budur.Hedefimiz üç ayda fazla olan kilomuzun % 10 unu vermekti. İlaç-diyet bu süreç için yeterli değildi tabi, mutlaka egzersizin de işin içine katılması gerekliydi. Öncelikle haftada dört gün yarım saat yürümeyi seçen danışanımız sonrasında bir spor salonuna da üye oldu. Ayrıca D vitamini ve B12 vitamini seviyeleri biraz düşük olduğundan , takviye ilaç kullanması gerekti, omega 3 takviyesinin de yararı oldu.3 ana öğün ve 3 ara öğün ile daha az ve daha sık bir beslenme programı uyguladık, böylelikle insülin hormonu dengelendi, glisemik indeksi düşük besinlerle bu etkiyi arttırdık. Ara öğünler için faydalı yağlar içeren ceviz,badem,fındığı,kuru kayısı ve kuru eriği danışanımızın çantasında taşıdığı su şişesinin yanında sürekli bulundurur hale geldi. Fazla kilolarından kurtulmaya başladığında, PKOS'un etkileri daha da azaldığında, birlikte yaşadığımız mutluluk inanılmazdı….
Her şey güllük gülistanlık değildi elbette… Sürekli diyette olmak metabolizmayı yavaşlattığından, arada küçük molalar verdiğimiz bile oldu. Bazen tartıda verdiğimiz kiloların geri geldiği kabusunu yaşadık hormonlara bağlı olarak vücut, zaman zaman ödem yapıp su tutuyordu , tuzu iyice kesip suyu biraz arttırınca o probleme de çözüm bulduk. Artık danışanım, tartıda istediği kiloyu vermediğini her gördüğünde karalar bağlamıyor, paniğe kapılmıyor, ahh.. yine mi ödem diyordu…
PKOS lu hastalarda ilk başlarda kilo verme hızı biraz düşük oluyor, sonrasında ise kilo verme hızı artmaya başlıyor. Danışanımın da kilo verme grafiğinde de izlediği başarısı ile morali yükselmeye başladı, arkasından lazer epilasyonla kurtulduğu tüyler ve akne tedavisi de işe yaramıştı. Artık aynalarla dost, yüzü gülen bir danışanım olmuştu.
**Sonuç; danışanım yedi ayın sonunda, 86 kilodan 68 kiloya düşmüştü…
** Esprimiz 8 ile 6 nın yerini nasıl değiştirdik ve ardından “ ÇAK” ,havada buluşan eller. Bel çevresi hiç olmadığı ölçülere geldi. Gardırobunun yenilenmesi gerekti, bunu keyif içinde yaptığını, söyledi. Eski giysilerini o günlerini hatırlamamak ve o günlere bir daha dönmemek adına yok etti. …Eskisi gibi karbonhidratlara düşkünlüğü de kalmadı.
Şimdilerde ise kilo koruma programına başladı.
Ancak danışanım biliyor ki; bu rahatsızlığı kontrol altına almak için uygun diyeti demiyoruz, artık beslenme alışkanlıklarını hayat tarzı şeklinde benimsemesi ve uygulaması gerekiyor.
Koruma programı bittiğinde de üç ayda bir kahvemi içmeye gelecek.