1992’de düzenlenen Olimpiyat Oyunları’ndan önce Barcelona’da kentin çehresini büyük oranda değiştiren bir inşaat patlaması yaşandı. Liman da şehrin bu patlamadan fayda sağlayan yerlerindendi. Alan o günden bugüne bar ve restoranlarıyla hem yerli halk hem de turistler için son derece popüler bir yeme-içme merkezi niteliğinde.
Tek bir yerde hem sahil tatili hem de şehir tatili mümkün müdür? Barcelona’da pekala mümkün! Bir yanda evinizin kapısının önünde uzanan Akdeniz’in eşsiz manzarasının, birkaç adım ötedeyse milyonlarca kişilik bir dünya kentinin sunduğu fırsatların tadını çıkarabilirsiniz. Kentteki yedi sahil, ziyaretçileri güneşlenmeye ve yüzmeye çağırıyor. Buradan şehir merkeziyse yürüyerek yarım saat.
Sahilden Barcelona’nın tarihi kalbine en kısa yol, La Rambla. Bir kilometre uzunluğundaki bulvar ağaçlarla örtülü ve oturabileceğiniz onlarca kafe ve restoran var. Buralarda Sherry, tapas ve diğer Barcelona spesiyalitelerinin tadını çıkarabilirsiniz.
Tarihi şehir merkezindeki birçok cadde küçük ve büyük çok sayıda meydana çıkıyor. Merkezdeki Reial Meydanı gececiler için popüler bir buluşma noktası. Meydan kemer, bar ve restoranlarla örülü. Bu meydandayken etrafınızı saran binaların oluşturduğu atmosfer, büyüleyiciliğini modernizme borçlu!
Modernizmin en önemli temsilcisiyse Antoni Gaudí. Gaudí, 40 yıldan fazla süre boyunca Sagrada Família kilisesinin mimarı olarak çalıştı. Bu yalnızca Barcelona’nın değil, dünyanın da en görülesi yapılarından biri. Kilisenin inşaatı 1882 yılından beri sürüyor! Eğer her şey yolunda giderse, Gaudí’nin yüzüncü ölüm yıldönümünde, 7 Haziran 2026’da yapının bitirilmiş olması planlanıyor.
Dünya üzerinde içeri giren kişiyi böylesine bir ışık atmosferiyle karşılayan kiliselerin sayısı azdır. Gaudí çalışmalarında bol bol doğadan esinlenmiş. Örneğin sütunların çatıyı taşıyış şekli ağaçların gökyüzüne uzanışını anımsatıyor. Sagrada Família’nın yanı sıra Güell Parkı ve kentteki birçok evin altında Gaudí’nin imzası bulunuyor.
Barcelona ilham verici bir şehir. Bu müze de ressam Joan Miró’ya ithaf edilmiş. Bugün Barcelona’da 1893’te burada dünyaya gelen Miró’dan daha fazla saygı gören biri yok. Miró çalışmalarında Katalan halk sanatının motif ve renklerini kullanmış. Şehrin siluetinde ressamın rengarenk heykel ve mozaiklerine rastlamak mümkün.
Barcelona’nın en büyük çeşmesi olan Font Màgica, romantiklerin buluşma noktası. 1929 yılında dünya sergisi vesilesiyle inşa edilen Font Màgica ziyaretçilere eşsiz bir ışık şovu sunuyor. 1980’li yıllardan bu yanaysa ışığa müzik eşlik ediyor.
Barcelona’yı çevreleyen iki dağ var: 173 metre yüksekliğindeki Montjuic ve 520 metre yüksekliğindeki Tibidabo. Kentin en güzel manzarası elbette Tibidabo’nun tepesinden gözüküyor. Buraya nostaljik tramvay "Tramvia Blau" ile ulaşmak mümkün.
Kaynak: Deutsche Welle