Barolar Birliği'nden dinlemelere ilanlı tepki

Türkiye Barolar Birliği, yargıdaki dinlemelere olan tepkisini, bugün ki gazetelere verdiği ilanda dile getirdi.

ANKARA(ANKA)– Türkiye Barolar Birliği (TBB), yargıdaki dinlemelere olan tepkisini, bugün ki gazetelere verdiği ilanda dile getirdi. İlanda, siyasal iktidarın birey hakkının güvencesi olan yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmayı hedefleyen keyfi uygulamalarının hukuk devletinin temellerini sarsacak boyuta ulaştığı belirten TBB, “Dozu giderek artan ve en yüksek yargı makamlarına kadar ulaşan gizli telefon dinlemeleri Anayasamıza, yasalarımıza ve taraf olduğumuz evrensel hukuk kurallarına uygun mudur? Bu dinlemeler, hakim kararlarıyla mı alınmıştır?” diye sordu.

Reklam
Reklam

İnsanlık tarihinin; hak, adalet, özgürlük uğruna verilmiş çetin mücadelelerle örülü binlerce yıllık deneyiminden süzülen çoğulcu demokratik sistemlerin esas olarak birey haklarını güvence altına aldığı belirtilirken, yine çoğulcu demokrasilerde siyasal iktidarların birey haklarını ihlal eden keyfi uygulamalarının hukuk denetiminde olduğu kaydedildi. Bu nedenle, çağdaş, çoğulcu demokratik sistemlerin ancak bağımsız yargıya dayalı hukuk devletlerinde yaşama geçebileceğine dikkat çekilen ilanda, “Görülen o ki, ülkemizde siyasal iktidarın birey hakkının güvencesi olan yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmayı hedefleyen keyfi uygulamaları, hukuk devletinin temellerini sarsacak boyuta ulaşmıştır. Öyle ki toplumu korkuya sevk eden ve huzuru bozacak nitelikteki gizli telefon dinlemeleri; yüksek yargı makamlarına, Cumhuriyet Başsavcılarına, iktidarın hoşuna gitmeyen kararları alan yargıçlara, yargı alanındaki mesleki örgütlenmelerin yöneticilerine ve halkın hak arama özgürlüğünün sesi avukatlara kadar ulaşmıştır” denildi.

Reklam
Reklam

Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde hukuk devletinin, hukuk devletinin olmadığı yerde birey hakkının, birey hakkını olmadığı yerde demokrasinin, demokrasinin olmadığı yerde toplumsal huzur, refah ve özgürlüğün olmayacağı vurgulanan ilanda şunlar kaydedildi:

“Hatırlatırız ki; Anayasamız, ‘Herkesin, haberleşme hürriyetine sahip olduğunu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğunu’ hükme bağlamıştır. Keza, çoğulcu demokrasiyi temel alan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre; ‘Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.’ Kuşkusuz hukuk devletlerinde hiçbir hak sınırsız değildir. Haberleşme özgürlüğüne getirilen istisnalar, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda detaylı olarak açıklığa kavuşturulmuştur. Soruyoruz, dozu giderek artan ve en yüksek yargı makamlarına kadar ulaşan gizli telefon dinlemeleri Anayasamıza, yasalarımıza ve taraf olduğumuz evrensel hukuk kurallarına uygun mudur? Bu dinlemeler, hakim kararlarıyla mı alınmıştır? Öyleyse; hakimler hukuk kurallarını uygulamışlar mıdır? Hukuk ihlallerinin normal gibi gösterilmesinin sebebi nedir? Yoksa; demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları kavramlarını dilinden düşürmeyen siyasal iktidar, hukuk güvencesinden yoksun kalmış bir korku toplumu yaratmayı mı hedeflemektedir? Usulsüz telefon dinlemeleri kime ve neye hizmet etmektedir? Hukuk devletinde hakimler ve savcılar dahil hiç kimse hukuka aykırı keyfi işlem ve kararları sebebiyle sorumsuz değildir ve olamaz.”

Reklam
Reklam

TÜRKİYE KAOS ORTAMINA SÜRÜKLENİYOR

TBB, hükümete sert eleştiriler getirdiği ilanında, “Bu özgürlüğün ihlalinin adeta bir iktidar kazanımı olarak görüldüğü ve hasım görülenlere saldırı aracı yapıldığının gözlendiği ifade edilen ilanda, Bireyin bu temel özgürlüğüne tecavüz; demokrasi, insan hakları gibi ulvi değerleri yıpratarak linçe dönüşmüştür” dedi.

Anayasal olarak birbirine üstünlüğü bulunmaması gereken üç erkten biri olan yürütmenin, yasamaya egemen olma, yargıyı da kendisine bağımlı kılma girişimlerinin hızlandığı belirtilen ilanda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel organlarından olan yargının erki sürekli yara almadığı, toplumun vicdanı ve güvencesi hırpalandığı ve Türkiye’nin bir kaos ortamına sürüklendiği ifade edildi.

AĞIR BİR ANAYASA İHLALİ

Kuvvetler ayrılığı ilkesine vurgu yapılarak, Anayasa’nın, yargı bağımsızlığını güvence altına aldığının hatırlatıldığı ilanda şöyle denildi:

“Bilinmelidir ki; yargı bağımsızlığının olmadığı yerde hukuk devleti, hukuk devletinin olmadığı yerde çoğulcu demokrasi olmaz. Hukuk devletinin olmadığı yerde bireysel haklardan söz edilemez. Siyasal iktidarın yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracak nitelikteki uygulamaları hukuk devletini temelden sarsmakta, Anayasal düzenin temel ilkelerini işlemez hale getirmekte, adım adım bir otoriter sisteme doğru gidilmektedir. Ağır bir Anayasa ihlali taşıyan ve ülkeye büyük zarar veren bu yöntemin, uygulayıcılarına da yarar sağlamayacağı açıktır. Türkiye Barolar Birliği, asla kabullenmeyeceği bu gelişmeler karşısında sonuna kadar hukukun üstünlüğünü savunacaktır. Korkunun değil hukuk güvenliğinin, baskının değil hak ve özgürlüklerin, bağımlılığın değil bağımsızlığın; kavganın değil barış dostluk ve kardeşliğin, hukuksuzluğun değil adaletin gerçekleştiği ve özellikle de insan onurunun en yüce değer olarak algılandığı ve uygulandığı bir cumhuriyeti yeniden tesis etmek, kısaca insan haklarına dayalı, demokratik, laik, sosyal hukuk devletine bütün kurum ve kurallarıyla işlerlik kazandırmak için herkesi göreve davet ediyoruz.”

Reklam
Reklam