"Baş ağrısı bir ilaçla geçer" demeyin

Dünyada hemen hemen herkeste rastlanan baş ağrısına karşı kontrolsüzce alınan ilaçların, ağrıyı kesmek yerine, daha da tetiklediği bildirildi.

Uzmanlar, baş ağrısı şikayetiyle karşı karşıya kalanları, kontrolsüz ve aşırı dozda ilaç almamaları konusunda uyardı. Baş ağrısının, baş bölgesindeki adale, eklemler, sinirler, beyin zarı, damarsal yapılar gibi bir çok ağrıya duyarlı yapılardan kaynaklanan bir problem olduğunu belirten uzmanlar, baş ağrısının farklı çeşitleri olduğunu belirtti. Uzmanlar, bazı baş ağrılarının akut bir şekilde geliştiğini belirterek, bu tür ağrılara acil müdahale gerektiğinin altını çizdi. Bazı ağrıların ise kronik baş ağrısı kategorisine girdiğini ifade eden Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Ağrı Kliniği uzmanlarından Prof. Dr. Süleyman Özyalçın, "Farklı kronik baş ağrıları için özle klinik bir tanımlama vardır. Örneğin basit migren için Uluslararası Baş Ağrısı Derneği'nin tanımına göre klinik olarak tek taraflı yerleşimi olan, zonklayıcı, günlük aktiviteyi önleyici şiddetle, bulantı ve kusma ya da ışık ve gürültüyü hassasiyetle seyreden ve 4-72 saat arası süren baş ağrısı ataklarından en az 5 atak olması, tanı koydurucudur" dedi.

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Özyalçın, bu anlamda baş ağrısının, primer baş ağrısı ve başka bir rahatsızlığa bağlı olarak seyreden sekonder baş ağrısı olarak yayılabileceğini belirterek, "Primer baş ağrılarından kronik baş ağrıları için de baş bölgesi adalelerinin tutulumu ile birlikte seyreden veya bağımsız olan gerilim tipi baş ağrıları migren, küme baş ağrıları, servikojonik baş ağrıları sayılabilir. Sekonder baş ağrıları olarak travma sonrası baş ağrıları, kafaiçi basıncının artması ya da azaltılmasına bağlı ağrılar, kafa için tümörleri sayılabilir.

BAŞ AĞRISI TÜRLERİ

Baş ağrısının bir çok türü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özyalçın, akut ve kronik olmak üzere bunu iki ana başlık altında topladığını ifade etti. Prof. Dr. Özyalçın, "Akut baş ağrısı, herhangi bir hastalığın oluşturduğu durum olarak tanımlanıyor. Kafa içinde çok ciddi ve hemen önlem alınması gereken tümör anevrizma gibi bazı önemli sorunlar içerebiliyor. Aynı zamanda gribal enfeksiyon, göz, kulak veya dişlerle ilgili sorular da akut baş ağrılarına yol açabiliyor. Kronik baş ağrıları ise uzun süreli tekrarlayan ağrılar olarak tanımlanıyor. Baş, boyun, adale ve eklem ağrılarından kaynaklanan ağrılar, aşırı ilaç kullanımına bağlı baş ağrıları bu tanıma giriyor" dedi.
Prof. Dr. Süleyman Özyalçın, "Ne zaman akut, ne zaman kronik ağrılardan söz ediliyor?" sorusuna, "Sık tekrarlayan ve yıllardır süren ağrılar kroniktir. Ancak kişi hayatında ilk kez daha önce görmediği türde şiddetli bir baş ağrısı ile karşılaşıyorsa, bu çok önemlidir. Bunu bir alarm olarak kabul edebiliriz. Baş ağrısının başlangıç şekli de çok önemlidir. Hasta 50 yaşın üzerinde ise ve daha önce hiç belirtmediği halde baş ağrısı yakınmalarından bahsediyorsa, bu da bir alarmdır. Oysa çocukluk çağı ya da erken erişkin dönem pek çok primer kronik baş ağrısı rahatsızlığının başlangıç dönemidir. Ayrıca baş ağrısının tansiyon artışı ile bazı ateşli hastalıklarla veya ense sertliği gibi çift görme gibi bulgularla seyretmesi, hastanın baş ağrısı dışında kanser gibi bir hastalığının olması, bir kafa travması sonrası baş ağrısı gelişmesi gibi durumlar, dikkat edilmesi ve bir nörolog ya da beyin cerrahı tarafından izlenmesi gereken önemli olan sorunlardır" cevabını verdi.

Reklam
Reklam

'HER AĞRI MİGREN DEĞİL'

Baş ağrısı deyince akla ilk olarak migren geliyor. Her baş ağrısını migren olarak algılamamak gerektiğini belirten Prof. Dr. Özyalçın, "Migreni diğer baş ağrılarından ayıran en önemli özellik, yarım baş tutmasıdır. Ama ağrı şiddetlendiğinde tüm başa yayılması söz konusudur. Zonklayıcı olması, ağrıyla birlikte bulantı, kusma, ışık ve gürültü rahatsızlığının da olması tanıyı kuvvetlendirir. Kişi sessiz bir yere kapanmak, uyumak ister. Gerilim tipi baş ağrısında ise kişi "Kafamı mengeneyle sıkıştırıyorlar" tarzı açıklama yapar. Migrenin aksine gerilim baş ağrısında hastalar günlük aktivitelerini sürdürebilir. Gerilim baş ağrısında genellikle bulantı, kusma gibi belirtilere rastlanmaz. Her ne kadar şiddetlendiğinde bulgular karışabiliyorsa da, bu iki sık rastlanan baş ağrısı tipi arasındaki fark oldukça kesin hatlarla birbirinden ayrılabilir" ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre migren, daha çok kadınlarda görülüyor. Migrene, kadınlarda yüzde 15, erkeklerde ise sadece yüzde 5 oranında rastlandığını belirten Prof. Dr. Süleyman Özyalçın, "Bunun tek sebebi var; bazı hastalıklar cinsiyet seçiyor. Kısacası kadınlar migren açısından şanssız. Toplumumuzda "migren geçmez" inanışı hakimdir. Migrenin tedavisinde hedefin saptanması çok önemlidir. Ağrı geldiği halde verimli olarak işinizi sürdürebiliyorsanız, diğer günlerden farkı yoksa; bu durum tıbbi tedavi açısından başarıdır. Ama başarıyı sıfır baş ağrısı olarak algılarsanız, o zaman başarı değerlendirmesi hatalı olur. Migren tedavilerinde hedef; kişinin baş ağrılarıyla ilgili kayba uğramamasıdır" açıklamasında bulundu.

Reklam
Reklam

MİGRENİN TEDAVİSİ

Prof. Dr. Özyalçın, migrenin tedavisinin zor ama imkansız olmayan bir hastalık olduğunu söyledi. Özyalçın, "Migrenin tedavisinde migrenin oluşum mekanizmasını engelleyici önlemler alınır. Örneğin damarların büzülmesi ve genişlemesini engelleyen bir tedavi yapılır. Ayrıca beyinde eksik olan seratonin denen maddenin hap veya enfeksiyon olarak verilmesi şeklinde bir tedavi söz konusudur. Ama bunların yan etkileri olduğu için doktor tarafından dozlarının ayarlanması gerekiyor" dedi.

Migren tedavisinde magnezyum verilmesinin de önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Özyalçın, "Klasik sınıflamaya giren migren atağı 4 ile 2 saat sürer. Atak sırasında sigara ve alkol alınmaması gerekir. Migreni olan bir kişi atağın başlamasını beklemeden ilaç alırsa, bu daha faydalı olur. Baş ağrısı tanısı, klinik muayene ve MR ile çok kolay. Ancak tedavi konusunda farklı uygulamalar söz konusu. En başta ilaç tedavisi ve onun yanında destekleyici başka tedaviler de uygulanır. Bu destekleyici tedaviler arasında gerekirse psikolog yardımı da alınabilir. Gerekirse bir takım fizik tedavi uygulamaları veya lokal olarak ağrı bölgelerine yapılacak enjeksiyonlarla ağrının giderilmesine yardımcı olunur. Ağrılı tetik noktaları bulunup, bunların içine ilaçlar zerk edilerek gevşeme sağlanabilir" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: