Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu yılın son Ulusa Sesleniş konuşmasında 2012 yılının, millete, Türkiye’ye, tüm insanlığa huzur, barış, bereket ve hayırlar getirmesini Allah'tan temenni ettiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında 26 Kasım'da bir ameliyat geçirdiğini belirterek, "Doktorlarımızın tavsiyeleri doğrultusunda bir süre istirahat ettim ve artık işimin başına döndüm, rutin programlarımızı yürütmeye başladım. Ameliyat ve sonrasında, telefon, telgraf, e posta yoluyla, bizzat evimin önüne gelerek veya sair şekillerde geçmiş olsun mesajlarını ileten tüm dostlarıma, kardeşlerime, vatandaşlarıma, milletime en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Yurt dışından, komşu, dost, kardeş ülkelerden, o ülkelerin vatandaşlarından gelen sıhhat temennileri için ayrıca teşekkür ediyorum. Özellikle, bizlerden hayır dualarını eksik etmeyen, dualarıyla, temennileriyle, gönülden muhabbetleriyle bizlere samimi hissiyatlarını ileten herkese de aynı şekilde şükran ve minnet duygularımı ifade etmek istiyorum.'' dedi.
2012 yılı bütçesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan yoğun müzakerelerin ardından kabul edildiğini kaydeden Erdoğan, şu anda, bütün dünyada, özellikle de ABD gibi, Japonya gibi, Avrupa Birliği ülkeleri gibi gelişmiş ekonomilerde, küresel krizin etkisiyle sosyal politikalarda ciddi kesintilere gidilirken Türkiye’de böyle bir durum yaşanmadığına işaret ederek şunları kaydetti: “Birçok ülke, memur maaşlarında, emekli maaşlarında kesintiye gidiyor ya da artış yapmıyor. Sağlık harcamaları, eğitim harcamaları, diğer sosyal harcamalarda bu ülkelerde artık ciddi oranlarda tasarruflar yapılıyor. Bu ülkelerde bütçe açıkları artıyor, işsizlik oranları yükseliyor ve kamunun borcu tarihi seviyelere çıkıyor. Yanı başımızda, Avrupa'da bunlar yaşanırken, biz, hiçbir kesintiye, kısıtlamaya gitmeden, tam tersine sosyal harcamaları artırarak yolumuza devam ediyoruz. Yine bu ülkelerde büyüme oranları yavaşlarken, Türkiye dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer almaya, oradaki konumunu muhafaza etmeye devam ediyor. 2011 yılının 3'üncü dönemine ilişkin büyüme oranları 12 Aralık tarihinde açıklandı. Dünyanın, Avrupa'nın, gelişmiş ekonomilerin ciddi darboğaz yaşadıkları bir süreçte, Türkiye ekonomisi 3'üncü çeyrekte yüzde 8,2 oranında büyüme kaydederek, dünyanın, Çin'den sonra en hızlı büyüyen ekonomisi oldu. 2011 yılının ilk 9 ayındaki büyüme oranımız ise yüzde 9,6 olarak gerçekleşti. 2010 yılını, 735 milyar dolarlık bir milli gelirle kapatmıştık. Şu anda, geriye dönük 4 dönemlik toplam milli gelirimiz 793 milyar dolara ulaştı. Bu yılın son çeyreğindeki büyüme ile bu rakamın da üzerine çıkacağız. Yani milli gelir rakamında, kriz öncesi dönem olan 2008 seviyesini de aşarak, cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekorunu daha elde ettik. İnşallah, bize ait olan bu rekorun üzerine yenilerini ekleyerek, milli gelirimizi her dönemde artırarak, 2023 için hedeflediğimiz 2 trilyon dolar milli gelire hep birlikte milletçe ulaşacağız.''
IMF BORCUNU 2,9 MİLYAR DOLARA İNDİRDİK, İSTESEK TAMAMEN SIFIRLARIZ
Büyümeyle birlikte sevindirici gelişmelere şahit oldukları bir başka alanın da işsizlik olduğuna dikkati çeken Erdoğan, iktidara geldiklerinde Uluslararası Para Fonu'na 23,5 milyar dolarlık IMF borcunu devraldıklarını kaydetti. "Bu borcu ödedik, ödedik ve şu anda, 2,9 milyar dolara kadar indirdik. IMF ile yeni stand-by anlaşması yapmadığımız gibi, borçlarımızı da artık tamamen kapatıyoruz. Şu anda istesek tamamen sıfırlarız." diyen Erdoğan, 2013 Nisanı'na ödemeye devam edeceklerine dikkat çekti. 2002'de 27 buçuk milyar dolar olarak devralınan Merkez Bankası döviz rezervinin de, şu anda 92 milyar dolar seviyesine çıktığına işaret etti. Erdoğan, ekonomideki iyileşmenin sokağa, çarşıya, pazara, günlük yaşama yansıdığını şu örneklerle açıkladı: ''Küresel bir kriz ortamında dahi, Türkiye'de, esnafın, tüccarın, sanayicinin kullandığı kredi miktarı ciddi oranlarda artış kaydetti. 2010 yılının tamamında, ticari kredilerin toplam tutarı 224 milyar lira iken, bugün bu tutar 304 milyar liraya ulaştı. 2002 yılında Türkiye'de toplam 91 bin adet otomobil satılmıştı. 2010 yılında bu nereye ulaştı biliyor musunuz? 510 bin adet otomobil satıldı ve bu alanda bir rekor kırıldı. Yoksullaşan bir ülkede bu olabilir mi? Şu anda, aralık ayı satışları hariç, yani ilk 11 ayda, 504 bin adet otomobil satılmış durumda. Son bir örnek olarak da buzdolabı satışlarını aktarmak istiyorum: 2002 yılında, bir yıl içinde Türkiye'de 1 milyon 88 bin adet buzdolabı satılmıştı. 2011 yılında ise, dikkatinizi çekiyorum, sadece Ocak-Kasım döneminde, yani Aralık ayı hariç, 2 milyon 72 bin adet buzdolabı satışı gerçekleşti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz