Başbakan Davutoğlu: Kılıçdaroğlu Kitap Okumayı Bilmez

İZMİR'DE STK TEMSİLCİLERİYLE BİR ARAYA GELDİ Başbakan Ahmet Davutoğlu, miting öncesinde geldiği İzmir’de, Ak Parti İl Başkanlığının düzenlediği yemekte

İZMİR'DE STK TEMSİLCİLERİYLE BİR ARAYA GELDİ Başbakan Ahmet Davutoğlu, miting öncesinde geldiği İzmir’de, Ak Parti İl Başkanlığının düzenlediği yemekte STK temsilcileriyle bir araya geldi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Herkesin özgürlüğünün teminatı partimizdir. Kimin hayat tarzına karışılmışsa onun teminatı biziz" dedi. İzmir ve Manisa’da miting yapacak olan Başbakan Ahmet Davutoğlu, STK temsilcileriyle Swiss Otel’deki yemekte bir araya geldi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ak parti Genel başkan Yardımcısı Nükhet Hotar, İzmir Milletvekili Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı Binali Yıldırım’da eşlik etti. Yemeğe, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ve çok sayıda davetli de hazır bulundu. Gecede ilk konuşmayı İl Başkanı Bülent Delican yaptı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına gecikmeli geldiği için özür diledi ve "Ufuk şehrimizin temsilcileri hoş geldiniz" sözleriyle katılanları selamladı. Konuşmasında sık sık tarihi anektodlar anlatan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Ne zaman İzmir’e geldiysem mutlaka STK’larla bir araya geldim. Çünkü İzmir köklü STK’ya sahip, STK ile buluşamayan liderlerin İzmir’e hizmet etmesi çok zor. Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde en çok önem verdiği illerin başında İzmir geldi. İzmir ile vizyonumuzu hep paylaştık. Ülkelerin yükselişi ile şehirlerin yükselişi ve düşüşü arasında önemli fark var. İzmir böyle şehir. İzmir eğer ait olduğu devlet yükseliyorsa merkezi konuma sahipmiş tarihe baktığınızda. Osmanlı Devleti’nin 16. yüzyılında İzmir sadece Osmanlı’nın önemli şehri olmamış ülkenin önemli bir limanı haline gelmiştir. Cumhuriyetimizin kurulmasından hemen önce 22 Şubat’ta Gazi Mustafa Kemal’in İzmir kongresini tertip etmiş olması da yine ülkelerle şehirler arasındaki o paralellikte İzmir’in kendisine ait olan devletle nasıl bir kader çizgisine yürüdüğünü gösterir. İzmir’e hakkıyla sahip olan bir ülke Akdeniz’de söz sahibi olur. Akdeniz’de düzen varsa İzmir de o düzenle birlikte o devlete büyük bir güç katar. Düzensizlik varsa o düzensizlik içinde yükseliş iniş çizgilerinde İzmir boşlukları doldurur ve kendi kaderini çizer. Bizim milli tarihimizde de İzmir’in özel bir önemi var. 1071 Malazgirt ve 1081 Çakabey’in gelişi. Daha öncede bir vesileyle zikretmiştim. Nasıl Anadolu küçük bir Asya ise İzmir’in yarımadası da nerdeyse küçük bir Anadolu gibi Akdeniz’e uzanan bir coğrafyadır. Akdeniz’e Anadolu’ya doğru gelen Türk kavimleri bu kısrak başından Akdeniz’e uzandıklarında hem ideallerindeki denize devlete ulaşma hayalini gerçekleştirdi hem de İzmir eksenli olarak bir Akdeniz devleti kurulmasında öncü oldu. Onun için etnik ve kültürel bağlamda gelişimine de baktığınızda bunun izlerini görürsünüz. Endülüs’ün düşüşü ile birlikte Osmanlı’nın yükselmesi Kurtuba’nın düşüşüne karşılık İzmir’in yükselmesi anlamını taşır. Akdeniz ticaretinin tümüyle İzmir’e çekilmesi için de Osmanlı Devleti son derece akıllı biçimde bankacılık ve ticareti elinde bulunduran Endülüs Musevilerini İzmir’e Selanik’e yerleştirmesiyle bunu görürüz. Bu geçmiş şunun için önemli, eğer Anadolu’ya ve İzmir’e sahip olan bir siyasi irade bir devlet zihninde bir vizyon varsa Anadolu ve Akdeniz ile ilgili bir vizyon varsa o vizyonu hayata geçirecek şehir İzmir’dir. İzmir’i ihmal eden hiçbir ülke Akdeniz’de etkili bir politika takip edemez. Bu bakımdan yeni Türkiye etrafında son 12 yılda elde ettiğimiz kazanımlar Akdeniz’de önemli bir ülke olmak, Avrasya’da merkez bir karaktere sahip olmak adına önemlidir. O zaman ne yapmamız lazım? Vizyonumuz üç ana dileği var. Birincisi bütün tarihi geçmişin bize öğrettiği bir husus var. İzmir’in güçlü olması için Asya derinliğindeki bağlarının sağlam takip edilmesi lazım” dedi. KILIÇDAROĞLU’NU ELEŞTİRDİ İzmir’in hinterlantının güçlü olması gerektiğini söyleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "19’uncu yüzyılda devletimizin küçüldüğü dönemlerde dahi İzmir’de 20 şehre feribot seferi vardı. İmkanlar bu kadar değildi. Böyle bir teknolojik imkan yoktu ama 20 şehre bunun içinde Marsilya’da var Beyrut da var. Bugünlerde Türkiye’nin merkez ülke olduğunu yeni yeni keşfetmeye başlayanlar bu geçmişi bilmezler. Onlar sadece bir mega proje üreteyim diye Kılıçdaroğlu, bir şey üretir ama ne tarihi perspektifi vardır ne de gelecek perspektifi. Biz merkez ülke dediğimizde Türkiye’nin Asya derinliği ile Avrupa ufku ve Akdeniz üzerinden Afrika açılımı arasında irtibat kurmayı anlarız Ve biz bunu sadece kitaplarda yazmadık, orda yazdığımız gibi hayata da geçirdik. Stratejik derinlik ifadesini İzmir için kullanarak söylüyorum. Asya derinliğine doğru yayı olabildiğince germedikçe, Avrupa ve Akdeniz’de etki kuramayız. Son 12 yıl içinde gerçekleştirmeye çalıştığımız şey Türkiye’nin çevresindeki bütün havzalarla bütünleşerek Asya derinliğindeki gücünü Avrupa’ya, Avrupa derinliğindeki gücünü Akdeniz üzerinden Afrika’ya açılımda kullanmaktı. Akdeniz ufkunu açmamız lazım. Tarihe baktığınızda gerek Roma gerek Evliya Çelebi döneminde Le Martin buraya geldiğinde der ki İzmir zarif bir şehir. Ben Dışişleri bakanlığım döneminde İzmir için ufuk şehir demiştim. İkinci tercihim olsaydı zarif şehir derdim. Bir çok farklı kültürü bünyesinde barındırmıştır. Bütün Anadolu’nun insanı İzmir’e gelir ve İzmirleşir. Büyük şehirler gelenleri kendisine benzetir ve kendisiyle yeniden şekillendirir. Aynı İstanbul gibi. İzmir eğer bir siyasi irade ağırlığı hissettirmezse, yerel aktörlerle merkezi siyaseti yönetenlerle sağlam bir irade kurulamazsa ne kadar güçlü projeler geliştirirseniz geliştirin belli bir yerde rehavete uğrar. İstediğiniz sonucu almakta zorlanmaya başlarsınız. Nitekim son 12 yılda Türkiye’nin diğer şehirlerinde gözlenen hızla İzmir’e yansımamasında bu özellik kendini gösterir." İZMİR’E ÖNEM VERİYORUZ İzmir’e hep çok önem verdiklerini anlatan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Siyasi iradeyi İzmir’e taşımak, ekonomik olarak İzmir’in Anadolu, Asya hinterlandıyla Akdeniz ufkunu buluşturmak, ve kültürel olarak da İzmir’in çok kültürlü çok zengin dokusunu korumak. Bu perspektifle baktığımız için en başta yarın tarihi bir adım atacağız. Siyasi iradeyi İzmir’e taşımak üzere Başbakanlığın İzmir ofisini açıyoruz. İzmir’e hükümetimizin verdiği önemi göstermek üzere hem bizzat İzmir’e sık sık geleceğim, birtakım toplantıları İzmir’de yapacağım. Devletin İzmir’e verdiği önemi doğrudan göstereceğiz hem de fiilen bu bölgede yapılan çalışmalarla yakında ilgileneceğiz. Hinterlanda bakalım İzmir nereyle buluşmak durumunda. Bir İstanbul’la buluşmalı. Çünkü İstanbul Türkiye’nin değil dünyanın küresel ekonomik merkezlerinden biri. İstanbul’la irtibatı olmayan bir İzmir’in Türkiye’nin genel ekonomik parametresiyle ilişki kurmasının mümkün olmadığı gibi küresel ekonominin merkezi olması çok çok zor. Biz buna cevap olarak İstanbul’la İzmir’in arasındaki mesafeyi 3,5 saate indirecek yolu yapıyoruz. Bununla yetinmiyoruz. Yine İstanbul’un gücünü yansıtacak şekilde Marmara Denizi etrafında hem otoyol, hem hızlı trenle bir renk oluşturuyoruz. Çanakkale Boğazı’nın bu anlamda dünyanın en geniş asma köprüsü olarak inşa ediliyor olması başlı başına önemli bir adımdır. Ve böylece aslında Çanakkale üzerinde İzmir’de en kısa şekilde Balkanlara bağlanıyor. Selanik Belediye Başkanı ‘Dedim sizde ağırlığınız koyun biz de elimizden geleni yapalım, İstanbul Selanik arasında feribotu kuralım. Çünkü İstanbul İzmir, Selanik üçgeni en önemli üçgeniydi Osmanlı döneminde. Ama şimdi Selanik kör nokta haline geldi. Ama biz İzmir’i kör nokta haline getirtmeyeceğiz. Onun için Selanik bunu yapamıyorsa, biz Çanakkale üzerinden bu irtibatı sağlayacağız. Biraz önce zikrettim, Akdeniz’de düzen varsa ve İzmir o gücü kuransa yükselir. İzmir’i ötekileştiriyor diyenlere yanıtımız daima hizmet ve yatırım oldu. Havayolu, çevre yolu, Konak Tünelleri’nden başka ne var diyenlere de cevabımız, ‘Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” ifadelerini kullandı. İSİM VERMEDEN MERAL AKŞENER OLAYINA DEĞİNDİ İsim vermeden MHP Milletvekili Meral Akşener için yapılan kaset iddialarına değinen Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Çok muhterem bir hanımefendiye kaset üzerinden şantaj ederek isim zikrederek burada tekrar konuyu açmak istemem ama aynı gün açıklama yaptık, tüm kadınların onuru bizim onurumuzdur. Başörtülü diye ikna odalarını almış olabilir. Birileri, ‘dışarı dışarı’ diye tempo tutmuş olabilir. Şimdi söylüyorum, onlara karşı mücadele ettik, haklıydık ama o ikna odasında görev yapmış olan bir milletvekili hanımın onuru da bizim onurumuzdur. Kimseye karşı herhangi bir ön yargımız yok. Türkiye'yi özgürlükler ve istikrar adası olarak tutmak istiyoruz. İstikrar demokrasi ile gelirse değer olur, insanları ezerse değer olmaz. İstikrar ile demokrasiyi, özgürlükleri birleştirmek ve bütünleştirmek istiyoruz. Öyle bir korku, ürperti psikolojisi oluşturmak istiyorlar ki; biraz önce gelirken Siirt kadın kolları ile görüştük. Kadın kolları başkanımız saldırıya uğramış. Kimseden ses çıkmıyor. Kadın dernekleri başka olayda hemen ses çıkarıyorlar. Adana ve Mersin olaylarını anında kınadık. Faili hemen tespit edildi. DHKP militanı 2007'de tutuklanmış. Bir bakıyorsunuz HDP başkanı DHKPC yapmamıştır diyor. İkisi birbirine teşekkür ediyor. Mehmet Selim Kiraz gibi onurlu bir savcıyı makamında şehit edendir bu DHKP-C. Türkiye'nin geleceğini düşünen herkesin elini vicdanına koyup 7 Haziran seçimlerine gitmesi gerekiyor. Coğrafyamızı iyi bileceksiniz. Lojistik merkez kuralım demekle değil. Bütün bu hat üzerinde biz 8 lojistik bölge kurduk. Hem Marmara, hem de Avrupa Asya bağlantıları itibariyle Tekirdağ’a lojistik üs kuruyorduk. CHP’li milletvekili mahkemeye başvurdu ertelendi. Hem Türkiye’yi lojistik üs yapma iddiasında bulunacaksınız, hem de bir taraftan gelen her projeye engel olmaya çalışacaksınız. İzmir-Ankara-İstanbul hızlı tren hattıyla ve diğer oto yollarla birlikte tekrar hinterlandı aynı İpek Yolu gibi İzmir hinterlandı ile buluşacak. Bizim İzmir’e verdiğimiz önem burada. İzmir sivil toplum kuruluşlarının bütün bu İzmir vizyonuna sahip çıkmalarını bekliyoruz. Bu siyasi bir mesele değil. Bize oy versin vermesin her İzmirli bilmeli ki siyasi irade ile birleşmemiş bir İzmir tarih boyu yükselememiştir. Bugün Kılıçdaroğlu bir yerde ‘Davutoğlu’nun kitabında geçiyormuş ama keşke hayata geçirseydi’ demiş. İnşallah bu konuşmayı dinliyordur da neyi nasıl hayata geçireceğimizi ders olarak okur. Çandarlı’ya gelen mallar Afrika’ya ulaşacak. Buradaki havalimanı bağlantıları ile birlikte bütün çevre ülkelere dönük başlı başına bir yaklaşım ortaya koyduk. Hazar ile Ege’nin buluşması, Karadeniz ile Ege’nin buluşması, Asya’dan gelen her hattın mutlaka İzmir’e ulaşması bizim siyasi irademizdir. Böylece İzmir yükselecek İzmir ideolojik söylemlerle yükselmez. İzmir korkularla yükselmez. İzmir ürkek bir tavırla ‘acaba şu veya bu kazanımlarımızı kaybeder miyiz?’ diye düşünülerek yükselmez. Bütün İzmirlileri ellerini yüreklerine ve zihinlerine koyarak düşünmeye davet ediyorum” dedi. HAYAT TARZININ TEMİNATA BİZİZ Siyasi irade Ankara’da ne derse desin buna direnen bir yapı olursa Selanik gibi birçok projenin hayata geçirilemediği bir yapı haline dönüşür diyen Davutoğlu buna izin vermeyeceklerini, Türkiye ve İzmir’in yükseleceğini anlattı. Ekonomik bakımdan bir sıçrama, bir hamle yapılmak isteniyorsa, insanların ufuklarının serbest bırakılması gerektiğini söyleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Totaliter rejimlerde, otoriter rejimlerde, tek parti rejimleri en büyük zararı insan ufkunu daraltarak verirler. Derler ki; ‘şunlar şunlar şunlar öğretilmeli, ezberlenmeli.’ Bir müddet sonra tek eksenli bakışla insanlar ufuklarını kaybetmeye başlarlar. Dünyada hiçbir dönem yoktur ki bu tür yapıların uzun dönemli kalıcı başarılar sağlamış olsun. Ufukları açan, yeni atılımlara imkan hazırlayan şey insana düşünce özgürlüğünü sağlayacak şartların temin edilmesidir. Herkes her şeyi söylesin, herkes her şeyi rahatlıkla ifade edebilsin. Yeni bir dönemin başlaması için düşünce özgürlüğünün mutlaka teminat altına alınması lazım. Ak Parti döneminde sanki baskıcı otoriter bir atmosferin yayıldığı iddiasında bulunuluyor. Allah aşkına karakola giden bir vatandaş işkenceyle karşılaşırım diye bir kaygı taşıyor mu? 90’lı yıllarda, 2002’de gitseydi acaba. Karakolları şeffaf hale kim getirdi? Şimdi Doğu’ya gidiyoruz yaylalar şenlenmiş. Sürüler çıkmış yaylalara hayvancılık gelişiyor. 90’lı yıllarda bu mümkün müydü? Hakkari’de, Yüksekova’da havaalanı açacağız. Avrupa’da ilk kez dünyada 3. örneği olan deniz üzerini doldurarak denizin ortasında havaalanı inşa ettik Allah aşkına bunun görülmesi lazım. 90’lı yıllarda niye yapılmıyordu? Eper gerçekten sınırlar konmuş, ciddi baskılar olsa 12 Eylül gibi, 28 Şubat gibi acaba bu özgürlük ortamı hissedilebilir miydi? Yasakların hepsini 12 yılda biz kaldırdık. Kimin özgürlüğüne herhangi bir sınır geldiyse bize oy versin vermesin onun özgürlüğünün teminatı bizim hükümetimizdir. Kimin hayat tarzına karışılmışsa onun teminatı biziz. İnsan onuruna saygı göstermeyen hiçbir siyasal düzen kalıcı olamaz. İzmir özgürlükler şehridir doğru ama İzmir tek boyutlu bakanların şehri de olmamalı. Her düşünceye açık olmalı İzmir. Bütün diğer partilere meydan okurum, ama bütün vatandaşlarımızın insan onuru benim onurum gibi korunması gereken onurdur. Başbakan olarak söylüyorum; muhalifimin de onuru benim onurumdur” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: