Başbakan Ahmet Davutoğlu, "CHP bugün, ’Esed’e Şam’da muhafaza edebilmek için, Esed bu şekliyle kalabilecekce IŞİD’e razı oluruz’ dedi" açıklamasında bulundu.Başbakan Ahmet Davutoğlu, ATV-A Haber ortak yayınında ’Başbakan ile Gündem Özel’ programında yaptığı konuşmada, Meclis’te kabul edilen tezkereye bağlı olarak bundan sonraki adımın ne olacağının sorulması üzerine, "Biz bu iki tezkereyi birleştirdik çünkü birçok açıdan yeni durum söz konusu. Başta acaba hukuk tekniği itibarıyla ayrı mı düzenlesek diye düşündük. sonra Bakanlar Kurulu’na Genelkurmay Başkanının katılımıyla, bilgilendirmesiyle, bu tezkere bu çerçevede olaya bakışımızı netleştiren herhangi bir tehdit ve risk karşısında hükümet ve TSK’nın ulusla güvenliğimizi alan yasal bir zemine kavuştu. Var olan tezkereler bugünkü konjonktüre uygun hale getirildi. Önümüzde 4 tavır alış söz konusu olabilir. Birincisi, ne biz müdahale edelim ne de uluslararası toplum dememiz risk içerir. Bunun dediğimiz anda bundan sonra İŞİD’in tüm sınır kapılarını kontrol etmesi anlamına gelir. Var olan statükoyu, bize dokunmayan bin yıl yaşasın söz konusu değil. İkinci senaryo biz karışmayalım uluslararası koalisyon ne yapıyorsa yapsın demek, hiçbir ülke Suriye ve Irak’taki gelişmeleri bizim kadar etkileyebilecek kapasiteye sahip değil. Hepsi akraba olan toplulukların kaderini uluslararası koalisyonunun, bizim olmadığımız karar mekanizmalarını bırakamayız. Ücüncü senaryo uluslararası koalisyon madem var tezkere çıkardık bizden ne talep ederse uygun görürsek yapalım, uygun görmezsek yapmayalım, bu da çok edilgen bir tavırdır. Dördüncü senaryo tezkereyi kelime kelime bazı yerlerde bizzat ben kaleme aldım, virgül virgül titizlikle yazdık. tehditleri açık tanımladık. alınacak tedbirlerin muhtemel bütün çerçevesini net olarak belirledik. Biz, şunu demiş oluyoruz biz tezkereyle bizim Suriye ve Irak ile ilgili bizim bölgemiz olarak milli bir stratejimiz vardır bunun esaslarını da 3 yıllık bir müktesebat var Suriye konusunda" dedi.Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımız daha New York’a gitmeden önce benim başkanlığımda yapılan ulusla güvenlik mekanizmasında, içerideki güvenlik tedbirleri, Suriye ve Irak’la ilgili alınması gereken güvenlik tedbirlerini ele aldık. Bakanlar Kurulu’ndaki netleşmeye göre tezkerenin çerçevesini belirledik. Kamuoyunda anamuhalefet partisinin dile getirdiği bu tezkere IŞİD’e değil rejime karşı. Aylardır bizi IŞİD’i terör örgütü olarak tanımlamamakla suçladı, şimdi tezkereye ’hayır’ dediler. Esed’e Şam’da muhafaza edebilmek için, Esed bu şekliyle kalabilecekce IŞİD’e razı oluruz dedi CHP bugün. HDP de buna ’hayır’ dedi. Günlerdir bize Kobani’ye destek olun dediler. Elimizde bir tezkere olması lazım. Ben Sayın Demirtaş’a da söyledim. PYD’de biz geçen sene bunların olabileceğini söyledik. Çözüm süreci devam ettiği için biz sizi düşman görmüyoruz da dedik" ifadelerini kullandı."Kobani’nin düşmesini istemeyiz" diyen Davutoğlu, "Gelen kardeşlerimize kucağımızı açtık. Kobani’nin düşmemesi için elimizden ne geliyorsa yaparız. Oradan Arap ve Türkmenler gelirken niye bu özgür Suriye ordusuna yardım ediyorsunuz diye CHP bana gensoru verdiğinde o zamanki BDP de aynı tutumu takındı. Kobani’den gelenlere neden silah vermiyorsunuz diyenlere, biz nasıl silah verelim? Saldıran IŞİD, düşen Kobani. Biz oradaki kardeşlerimize sahip çıkarız. Kim kuruyorsa tamamıyla yanlış, Suriye’deki Kürt, Arap halkının da dönüp sığınacağı yer Türkiye. 186 bin kişi yaklaşık 10 gün içinde girdi. Nereye gidecekti Türkiye Cumhuriyeti olmasaydı. Herkesin aklını başına alması lazım. Çözüm sürecinde muhatabız gözüküyorsa herkes bilsin ki Türkiye tezkereyle birlikte çözüm sürecini esasa bağladık. Bu kadar gelinmiş yolda eğer Kobani düştü diye Türkiye’nin hiçbir vebalinin olmadığı, PYD’nin olduğu Kobani’nin düşmesi çözüm sürecine mal edilirse bu yapılabilecek en büyük hata olur. Türkiye, Suriye’deki Kürtlerin de hamisidir. Yemen türküsüne mezhep teşkil eden birliklerin gittiği yerler Suriye’deki Kürt aşiretleridir. Suriye’deki Kürtler Türkiye’ye yüzü dönük olan, hepsi akraba. Sayın Demirtaş’a her zaman söyledim sizin sadece Kürtler için yüreğiniz yanıyor olabilir. Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi devleti ve akrabalarına bakarken bir etnik grubu esas almaz. Şimdi ise bizim için hiç farketmez. Ne yardım gerekiyorsa yapacağı. Eğer yanlış varsa bunun temel sorumlusu PYD’dir. Onlar rejimle işbirliği içine girdiler. Rejim bize dokunmadıkça sesimiz çıkmaz dediler. Türkmenlere niye zulmediyorsunuz diye bir ses çıktı mı? Bizim için hepsi insan" açıklamasında bulundu.Kobani’yle çözüm süreci arasında bağlantının sorulması üzerine Davutoğlu, "Çözüm süreciyle bunun bir irtibatı yok. Milli bir projemizdir çözüm süreci. Suriye’de ve Irak’ta olaylar olmasa da çözüm sürecine ihtiyaç var. Vatandaşlık bağını tahkim etmektir. Şu anda dikkat edin Irak Kürt Bölgesinin dönüp baktığı ülke Türkiye’dir. Eğer Türkiye’nin Irak Kürt bölgesine yardımı olması Maliki karşısında Sayın Barzani başını dik tutabilir miydi? Bu, ülkenin gücüdür. Bizim hiçbir şeklide çözüm sürecinden feragat edilmesini biz zaten arzu etmeyiz" dedi.Türk Silahlı Kuvvetleri’nin askeri harekat yapıp yapmayacağına ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, "Bunun bir zemini olması lazım. Reyhanlının karşısında Arap kökenli vatandaş bizi niye kurtarmıyorsunuz dediğinde oraya da girelim. Tezkerenin bize sağladığı imkan herhangi bir durum olduğunda elimizden geleni yapmaktır. Kobani’deki kardeşlerimizin gördüğü zulme karşı her türlü insani tedbiri alırız. IŞİD Türkiye’den hiçbir zaman destek almadı" diye konuştu.Davutoğlu, "Rejim öldürüyorsa girmeyelim CHP’nin dediği o. Dün Kılıdaroğlu’na söyledim CHP’nin adı artık IŞİD ve Esad’la anılacaktır. CHP’nin takındığı tutumun özeti, rejim zulüm ederse sessiz kalın. Rejim 2,5 milyon öldürse de sessiz kalın. Rejimle bu dayanışmanın arkasında ne var, IŞİD’le mücadele ederken Suriye değil Türkiye’de tedbir alın. Aynı şey HDP için de geçerli. Biz, herkesi şuna davet ediyoruz bizim için insan var, insan var, insan var. Bunu da, kim bu zulmü yapıyorsa ona karşı gerekli tedbiri alırız. Bugünkü tezkere bizim ulusal güvenliğimiz için. Birileri karar alır da bize şu üs lazım diyemez" dedi.Tezkerenin çözüm sürecini garanti altına aldığını anlatan Davutoğlu, "Çünkü bu yolla biz sınır ötesindeki kardeşlerimize de gerektiğinde size yardım etmeye hazırız diyoruz. İçeride de herhangi bir şeklide Türkiye’nin huzurunu bozacak bir teşebbüs olursa tedbir alırız diyoruz" şeklinde konuştu.Uluslararası koalisyonun nasıl bir mekanizmayla çalışacağının sorulması üzerine Davutoğlu, "Katılmamakla topluma verdiğim mesaj şu. Türike’de yarın savaşa girecekmişiz gibi olağanüstü bir durum yok.iki ayrı tezkere çoğumuzun takip edeceği olay olarak gidecekti. Maksatlı bir katılmama tabii" diye konuştu.Meclis’te tezkere oylanırken oylamaya katılmamasının sebebini açıklayan Davutoğlu, "Onların genel başkanları girseydi ben de girerdim. Onların ciddiye aldığını görseydim ben de giderdim. Bütün kurumlarımız görevlerini biliyor, her bir kuruma görevleri dağıttık. Genelkurmay Başkanlığımız zaten bize bilgi verdi. Kurban Bayramı’na çıkamadan önce ortak akıl. Bir olağanüstü halle toplanmışlık durumu değil. Tezkereden önce toplanmak istemedik. Daha Meclis iradesini ortaya koymadan sanki bir olağanüstü bir hal varmış gibi görüntü hoş değil" dedi.Süleyman Şah Türbesi’ne ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, "Süleyman Şah ile ilgili her türlü tedbir alındı. Süleyman Şah’la ilgili çıkan haberler spekülatiftir. Bu coğrafyada tehlike her zaman var. Biz, cenk istemeyiz. Çatışma istemeyiz ama her türlü senaryoya Türkiye hazırdır, gereksiz yere birşeye müdahale olmaz. Uluslararası koalisyon palyatif operasyonlar yaparsa o doğru değil şöyle yapın deriz ama kesinlikle başkasının gündeminin parçası olmayız. (Tampon bölge) Bütün o müzakerelerde göç dalgasını Suriye sınırlarında tutmak için belli bir güvenli bölgenin olması gerektiğini söyledik. Bu olmadan Türkiye belirli riskler üstlenecek, Türkiye’nin öncelikleri göz önüne alınmayacak gibi bir durum olmaz" ifadelerini kullandı.(Güvenli bölge oluşturulup oluşturulmayacağının sorulması üzerine Davutoğlu, "Şu anda güvenlik konseyi kararına ihtiyaç olduğunu düşünmüyoruz. İki güvenlik konseyi kararı var zaten" diye konuştu.Davutoğlu, "Türkiye’ye gelince ulusla çıkarlarımız gerektiğinde, ulusal güvenliğimiz gerektiğinde her türlü tedbiri alırız bunun için kararı beklemeyiz" dedi."MÜLTECİLER İÇİN BÖLGELER OLUŞTURULMALI"Nelerin yapılması gerektiği ile ilgili prensiplerimiz var. Bunları özellikle ABD ile müzakere ediyoruz, edeceğiz. Öncelikle, mülteciler için güvenli bölgeler oluşturulmalı. Uçuşa yasak bölge bizim talebimizdir. Savaşın ilk yıllarında Türkiye’nin bütün sınırı ılımlı muhalefet tarafından kontrol edildi, hava kuvvetleri ile Suriye öylesine ağır bir bombardıman yaptı ki bu olumlu muhalefet darbe aldı."UÇUŞA YASAK BÖLGE OLDUĞUNDA İNSANLAR RAHATLAYACAK""Siz ordunuzun karakterinizi biliyorsunuz diye anlatmaya çalıştık Esed’e" diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu sefer Suriye ulusal koalisyon güçleri çekilince IŞİD geldi oraları kapattı. IŞİD’le rejim kapışmadılar. Rejim vurdu, IŞİD karadan girdi. Bu tavır buna sebebiyet verdi. Amerika’ya ne kadar anlattık. İkili dil biz hiç kullanmadık. En sonunda kimyasal silah da kullandılar. Uçuşa yasak bölge olmazsa gidilecek IŞİD mevzileri vurulacak Suriye rejimi kendince meşru oldu, bunu düşünerek bekleyecek kenarda. Bundan sonra müthiş bir hava bombardımanıyla Halep vurulacak. Rejim bütün gücüyle Halep’i vuracak. Halep’ten 3 milyona yakın insan Anadolu’ya doğru hareketlenecek. Uçuşa yasak bölge oldu mu insanlar rahatlayacak. Şimdi olmazsa bizim korkumuz Türkiye’ye çok daha büyük bir göç dalgası gelecek. Uçuşa yasak bölgede, güvenli bölgede ısrar edeceğiz.Bir sene öncesinde gündemlerine bile almamaya çalışıyorlardı. ilk defa koalisyon kimyasal silah kullanıldığında ortaya çıktı. Son zamanlarda birkaç aydır IŞİD’in ortaya çıkmasıyla döndüler. Kritik eşik, uzun bir süre IŞİD’e karşı operasyonun Irak’ta olmasını arzu ettiler. Biz ise ısrarla, bir mücadele yürüyecekse Irak’ta Suriye’de birlikte olur. Dolayısıyla kaynak hep beraber ele alınmadan palyatif çözümler krizi çözmüyor tam tersi daha da derinleştiriyor. Ondan sonra Suriye rejiminin işbirliği yapılmasını savunan ülkeler çıktı. Ona karşı da biz Suriye rejimiyle yapılacak her şeyin IŞİD’i güçlendireceğini söyledik. Esad’a bu kadar zulümden sonra herhangi bir Sünni güvenebilir mi? Eğer, Suriye rejimi koalisyonun içinde yer alsın diyelim IŞİD militanı misliyle artar. Birçok Arap ülkesinde de bunun Sünnilere karşı toplu hareket olduğu şeyi ortaya çıkar. Suriye rejiminin de aynı ölçüde tehlike olduğu görüşüne başta Amerikan rejimi yakın."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz