Başbakan Erdoğan Denizli'de

Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşanan terör saldırılarını Türkiye olarak şiddetle kınadıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Terörün dini olmaz, terörün şucusu, bucusu olmaz. Hele hele İslam ve terör, Müslüman ve terörist kavramlarının yan yana gelmesini asla kabul etmeyiz, asla müsamaha göstermeyiz. İslam ve terör, Müslüman ve terörist kavramlarını yan yana getirip insanlık dışı saldırılarda bulunanlar İslam'a ve Müslümanlara dünyanın en büyük zararını verdiler. Neymiş? 'İslam adına yapıyorlarmış'. Neyi İslam adına yapıyorsun, hadi oradan. İslam adına savunmasız insanları öldürme yetkisini Allah kimseye vermemiştir. Bir insanı öldüren, tüm insanları öldürmüş gibidir. Bu bizim dinimizin tespitidir, emridir. Sen nasıl bunu yaparsın? Onun için bu terör örgütleri, malum El Kaide gibi vesaire bunlar maalesef dünyada İslam ve terörün yan yana anılmasına neden olmuşlardır. Bizim dinimiz islam, 'sin' kelimesinden türemiştir, bunun anlamı barıştır. Bir barış dininin mensupları olarak biz nasıl terörle yan yana olabiliriz? Biz nasıl terörle iç içe olabiliriz? Onun için bu kavramları, İslam ve terör, Müslüman ve terörist, bunları yan yana getirip, dünyada İslamafobiyi maalesef yaymaya çalışanlar, en büyük ırkçı, en büyük ayrımcıdır." "Terör örgütleri arasında ayrım yapanlar, terör örgütlerini 'iyi' 'kötü' diye sınıflandıranlar, bunlara göz yumanlar, terör ateşine körükle gidenler en az teröristler kadar suçludur, en az onlar kadar canidir" diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bir barış dininin mensupları olarak bunun tersini yapanlar veya iddia edenler en büyük yanılgının içindedir. Bizim Türkiye olarak duruşumuz, tavrımız, bakışımız çok nettir. Hiçbir terör örgütüne müsamahamız yoktur. Adı ne olursa olsun. İllegal, çocukları katleden, vahşice zulmeden, alçakça saldıran hiçbir örgüte asla hoşgörümüz yoktur. Dünyanın neresinde ve kime karşı olursa olsun, hangi sıfat, hangi hedef için olursa olsun her türlü terör eylemini şiddetle kınıyor ve karşısında duruyoruz. Durmaya da devam edececeğiz."