Başbakan Erdoğan Genel Kurulu terk etti

Başbakan Erdoğan, Gültan Kışanak konuşurken Genel Kurul'dan çıktı, konuşması bitince geri geldi.

BDP Grup Başkanvekili ve Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, twitter hesabından, 2013 Yılı Bütçe Görüşmesinde BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak konuşmaya başlayınca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Genel Kurul'u terk ettiğini, Kışanak'ın konuşması bitince de geri döndüğünü yazdı.
Buldan tweet'inde şunları yazdı:
"Sn Gultan Kışanak konuşma yaparken Başbakan genel kuruldan çıktı. Konuşma bitti Başbakan tekrar Genel Kurula geldi."
**Kışanak: Şarapçı bile harcayacağı yeri söyler**
Meclis'te bütçe hakkında konuşan BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, "Hükümet, 'Sen vergiyi ver, gerisine karışma, ben istediğim yere harcarım' diyor. Bir şarapçı bile para isterken o parayla şarap alacağını söylüyor. Siz aldığınız parayı nereye harcadığınızı söylemiyorsunuz" dedi.
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Meclis'te bütçe görüşmelerinde konuştu.
Kışanak'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"İçinde bulunduğumuz kriz 1929 krizinden bu yana en büyük krizdir. Yunanistan'la başlayan süreç diğer Avrupa ülkelerine yayılarak devam ediyor. Mevcut krizin gelişeceği ve Türkiye'yi de etkisi altına alacağı ortadadır.
Küresel kapitalizmin krizi arttıkça egemenlerin baskısı arttı. Türkiye tam da bu gelişmelerin ortasında olan bir ülkedir. Sermaye örgütleri bile 2013'ün zor geçeceğini öngörüyor.
Gelir dağılımdaki ve bölgesel kalkınmadaki adaletsizlik devam ediyor. Bölgesel kalkınmada son sıralardaki 16 kent Diyarbakır, Batman, Ağrı, Muş, Hakkari... Sanırım bu bile Kürtlerin yaşadağı iller hakkında bilgi veriyor. Bu AKP hükümetleri döneminde de değişmedi.
Bir ülkede bütçe, kamu kaynaklarının oluşturulması için kimlerden alınacağı ikincisi de kaynakların nereye harcanacağını gösterir.
Türkiye'de ayrımcılık sadece Kürtlere karşı yapılmıyor. Aynı zamanda yoksullara karşı da ayrımcılık yapılıyor. Türkiye, OECD ülkeleri arasında gelir dağılımının en yüksek olduğu ülkedir.
2013 bütçesi bir savaş bütçesidir. Bütçenin büyük bölümü iç ve dış güvenlik kaynaklarına ayrılmıştır. Diyanet bütçesinin 141 bin çalışanı vardır. Bu bütçe eşit yurttaşlık talep eden milyonlarca Alevi yurttaşa sırt çeviren bir bütçedir.
Büyük ölçüde emekçilerden alınan vergiler büyük oranda güvenliğe harcanıyor. Verdiğimiz vergiler savaş politikası, zulüm ve ölüm olarak geri dönüyor.
Hükümet, 'Sen vergiyi ver, gerisine karışma, ben istediğim yere harcarım' diyor. Hesabını vermediğiniz, halktan aldığınız her kuruş haraçtır. Yolda yürürken bile birisi karşınıza çıkıp "bir şarap parası "diyerek para istiyor. İstediği parayla şarap alacağını söylüyor. Siz aldığınız parayı nereye harcadığınızı söylemiyorsunuz. 'Ben yaptım oldu' anlayışı, saltanat anlayışıdır.
Hakkını yemeyelim grafiği yükselen bir grafik var. Bu grafikte örtülü ödeneğin grafiğidir. İstikrarlı şekilde artan tek şey vardır, örtülü ödenektir. Örtülü ödenek rutin dışına çıkmaktır. AKP döneminde gördük ki rutin dışına çıkmak düzenli şekilde artmıştır. Bu da bu ülkenin barışına, demokrasisine yapılmış en büyük kötülüktür.
AKP hükümeti döneminde 11 bin emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. Bu tahammüden adam öldürmekle eşdeğerdir. 'İşverene işçiyi öldürene kadar çalıştırabilirsiniz' demiştir. İşçileri sermayenin önüne adeta arenaya atar gibi atmıştır."