Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hayırlı işler yapanların hayırla yad edilirken, şerde yarışanların milletin vicdanında yargılandığını belirterek “Sadece sokağa, okula caddeye isimler verilerek isimler yaşatılamaz. İsimler ortaya koyduğu eserlerle yaşatılırlar. Milletin vicdanında mahkum edilenlerin isimleri bir bir tabelalardan indiriliyor. Çünkü bu isimleri tabelalar değil millet yaşatır, milletin vicdanı yaşatır” dedi.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi akademik yılı açılışı törenine katılmak üzere Güneysu ilçesi Merkez mahallesindeki evinden saat 10.00 sıralarında çıkan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ilçenin Kıbledağı köyündeki Kıbledağı’nda yapımı süren Kıbledağı Camisi’nin inşaatında incelemelerde bulundu. Ardından ilçe merkezine gelen Başbakan Erdoğan, burada hemşehrilerinin yoğun ilgisi üzerine “Bakın üniversitedeki programımız 1 saat sarktı. Hocalarımız bizi bekliyor. Bana anlayış gösterin. Allaha emanet olun” diyerek ilçeden ayrıldı. Erdoğan, buradan ismini taşıyan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'ne geçerek akademik yıl açılışı ve doktora takdim törenine katıldı.
Törenin açılış konuşmasını RTE Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz yaparken, Üniversite Senatosu’nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a doktora ünvanı verilmesi ile ilgili kararını okuyarak Erdoğan’ı kürsüye davet ederek cübbesini giydirdi.
Konuşmasına “2012-2013 akademik yılının tüm üniversite mensuplarımıza, çalışanlara, özellikle de öğrencilerimize hayırlı olmasını rabbimden temenni ediyorum. Bugün şahsıma tebliğ edilen fahri doktora unvanından dolayı üniversite senatosuna teşekkür ediyorum” diyerek başlayan Erdoğan “Önceki gün şehit düşen 17 askerimiz rahmetle minnetle yad ediyorum. Endonezya Burunei gezimizin ardından şehitlerimizin cenaze törenlerine katılarak onlara karşı son görevlerimizi yerine getirdik. Acımız gerçekten büyük. Her biri birer kahraman olan canımız ciğerimiz, bu güne kadar ülkeleri için fedakarca hizmet veren şehitlerimiz bizleri oldukça üzmüştür” diye konuştu.
Erdoğan, bugün bir gazetede cenazede başı önde çekilmiş bir fotoğraf ile çıkan manşeti de eleştirerek “Şehadeti anlamayanlara söylüyorum, şehadet aşkı ile vatanı için mücadele eden kahramanlık ruhu işte budur. Bu olaylar cereyan ederken farklı atmosferlerde yaşayanları bizler çok iyi biliriz ve bu atmosferde de işimizi iyi yapmasını da biliriz. Başımızın öne eğik olmasını abartılı bir şekilde baş köşelere çekenleri sesleniyorum; başımızsın öne eğik olması birilerinden korktuğumuz için değil, o andaki hüznümüz sebebiyledir. Ama sizler bunu ayırt edemeyecek kadar buradan bir çıkar elde etmenin peşindesiniz. Şahadet makamı çok zor ulaşılan bir yerdir” diye konuştu.
Terörle mücadelenin sürdüğünü kaydeden Erdoğan “Burada şu hususu özellikle ifade etmek istiyorum. Bütün güçlerimizle cesaret ve fedakarlıkla mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizde son yaşanan olayda olduğu gibi istenmeyen sonuçlar çıkabiliyor. Yaşananlardan ders çıkararak önlemler alarak bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek zorundayız. Kaza ile ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldı. Ailelerine ve aziz milletimiz sabır ve başsağlığı diliyorum” ifadelerini kullandı.
“BUGÜN BU FAKİR İÇİN ÇOK ANLAMLI BİR GÜN”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ismini taşıyan bir üniversiten fahri doktora ünvanı almanın kendisi için önemini anlatarak şunları söyledi:
“Sevgili öğrenciler bugün bu fakir için çok anlamlı ve özel bir gün. Bugüne kadar Türkiye’nin ve dünyanın birçok üniversitesinde şahsıma fahri doktora ünvanları verildi. Burada baba-ana ocağım olan Rize’de kendi adımı taşıyan bir üniversiteden fahri doktora unvanı almak beni çok mutlu ediyor. Biz bir şey olmak için değil, bir şeyler yapabilmek için mücadele ediyoruz. Biz bir şey olmak için değil bir şeyler yapabilmek için bu mevkilerde bulunuyoruz. Her gün başımızı yastığa koyduğumuzda bu ülkemiz için milletimiz için tek tek şehirlerimiz için hangi hizmetleri gerçekleştirdiğimizin, hangi adımları atamadığımızın muhasebesini yapıyoruz. Milletimin aynasında kendimize bakıyor orada kendimize hesaba çekiyoruz. Fani olduğumuz ve bir gün bu emaneti teslim edeceğimizi milletimize ve Allaha hesap vermek şuuru ile kendimizi hesaba çekiyoruz. ‘Hesaba çekilmeden, kendinizi hesaba çekiniz’ düsturu bizim için önemli. Hayırlı işler yapanlar hayırla yad edilir. Şerde yarışanlar, milletin vicdanında yargılanırlar. Sadece sokağa, okula caddeye isimler verilerek isimler yaşatılamaz. İsimler ortaya koyduğu eserlerle yaşatılırlar. Milletin vicdanında mahkum edilenlerin isimleri bir bir tabelalardan indiriyorlar. Çünkü bu isimleri tabelalar değil mimlet yaşatır milletin vicdanı yaşatır.”
“BU ÜNİVERSİTE YIRTIK ÇARIKLA OKULA GİDENLERİN ESERİ”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin her yerinde çocuk olmanın zorluğuna dikkat çekerek “Ama Rize’de, Artvin’de, Trabzon’da, Karadeniz diğer şehirlerinde çocuk olmak daha zordu. Kışın o zor günlerinde, karın bırakın çocuk boyunu, yetişkin insan boyunu aştığı o günlerde daha güneş doğmadan evinden çıkan çocuk düşünün. Yırtık paltoyla yırtık çarık ile yazın bile giyilemeyecek bir elbise ile dağları aşarak okuluna ulaşıyordu. Rize’nin köylerinde okula ulaşmak için en az 2 saati aşkın, çoğu patika olan yolardan geçerek okullarına giderdi çocuklar. Anamdan dinlerdim babamdan dinlerdim. Çarıklarımız yırtık görünmesin diye Salarha’dan Rize’ye ayağında sağlam çarıkla inebilelim diye yalın ayak yürüyen çocuklar vardı. Bu dönemden sonra nereden nereye geldik Elhamdülillah” dedi.
Konuşmasının bu bölümünde gözleri dolan ve duygulanan Erdoğan “Sobası yanmayan sobası tüten evde tezek kokusu içinde çocukların tir tir titrediğini bilirdik. Kurşun kalemi bir santim kalıncaya kadar kullanmak zorundaydık. O günleri yaşayanlar çok iyi bilir, ilkokulu bitince çile daha da katlanırdı. Çocuklar daha 12-13 yaşında gurbeti hasreti yaşamaya başlıyordu. Çocuklar liseyi ortaokulu okumak için şehre inmek zorunda kalırdı. Şehir merkezinde ya bir akrabasına emanet edilir ya da bir yurda yerleştirilirdiler. Yurt deyince aklınıza bugünkü yurtlar gelmesin. İçinde bulunduğumuz bu üniversite Rize’nin anne ve babalarının o sarsılmaz eseridir. Bugün Karadeniz’de gururla yükselen bu bilim yuvası ayağındaki yırtık çarıkla okuma mücadelesi veren Rizeli yavruların eseridir” şeklinde konuştu.
“MİSAFİRPERVERLİĞİNİZİ KAYBETMEYİN”
Başbakan Erdoğan, bir hatırasını da anlatarak “Rahmetli babam kıyı kaptanıydı ve çat kapı eve hemşehrilerimizi getirirdi. Kalabalık bir ev, önceden haber vermek yok. Annem ‘hacı hiç haber vermeden bunları nereden getirdin’ demezdi. Çünkü bizim anlayışımızda misafir umduğunu değil, bulduğunu yerdi. Anacağımın her zaman bir küp fasülye turşusu hazırdı ,kavurması hazırdı. Fırından ekmek hamuru alır ‘kavurmalı’ yapardı. Evde baklavası her zaman hazırdı. Bizde pepeçura meşhurdu. Onu yedirirdi. Misafir memnun biz mennun. Şimdi ise bir hafta önceden randevu alacaksın, o randevu olmazsa misafir getiremezsin. Bu Rizeli’nin ve Anadolu insanının misafirperverliğinin en güzel örneğidir. Aman bu misafirperverliğinizi kaybetmeyin. Bu bambaşka bir şey, batı toplumunda bunları göremezsiniz. Bizim medeniyetimizde bu var. Rize’nin çocukları artık genç yaşta gurbete çıkmak zorunda kalmıyor. Dilerlerse ana baba ocağında en kaliteli eğitim görüyor, iyi bir akademik ortam bulabiliyor” ifadelerini kullandı.
Rize’nin artık Türkiye’nin 80 vilayetinden, Gürcistan’dan, dünya ülkelerinden öğrencileri bağrına bastığını ifade eden Erdoğan “Bakın bu manzara sadece Rize’ye has bir manzara değil. Rize’den aldığımız dersle, terbiye ile 81 vilayete eser kazandırmanın mücadelesi içinde olduk. Daha 10 yıl önce Artvin’de üniversite kurmak kimin aklından geçerdi. Rize’de üniversite kurmak kimin aklından geçerdi. Ama biz söz verdik ve yerine getirdik. Göreve geldiğimizde 76 üniversite vardı, 92 yeni üniversite ilave ettik. Türkiye genelinde üniversite sayımız 168’e ulaştı” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz