Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tutuklu milletvekilleri konusunun AK Parti'nin değil bizzat CHP'nin, MHP'nin eseri olduğunu söyledi. Milli iradeye saygısızlık yapan her zamanki gibi MHP olduğunu ifade eden Erdoğan, "Biz böyle bir keyfiliği, böyle bir oldu bittiliği doğru bulmayız. Türkiye bir hukuk devletidir." dedi.
Erdoğan, AK Parti Gençlik Kolları Büyük Kongresi'nde konuştu. On yıllar boyunca bu ülkede ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıldığını dile getiren Erdoğan, kendilerinin Necip Fazıl'ın dizeleriyle teselli bulduklarını belirtti. Yılların hep böyle geçtiğini, ama bugün çok güçlü bir şekilde haykırdıklarını vurgulayan Erdoğan, "O günlerde sürünen Sakarya artık şahlanmıştır. Biz artık garip değiliz. Burası bizim öz yurdumuz. Burası memleketimiz. 75 milyon bu topraklarda biz biriz, beraberiz, kardeşiz. 75 milyon her birimiz eşit derecede bu ülkenin de, bugünün de söz sahibiyiz. Kimsenin ne doğuştan ne de sonradan kazandığı ayrıcalığı yoktur, olamaz. Türk, Kürt, Roman, Gürcü; hepsi bu bayrağın altında, bu vatan toprağın üstünde bir değil birinci sınıf vatandaştır. Biz kimsenin dinine, inancına, diline göre muamele etmeyiz. Değil mi ki insandır. En başta Yaradan'dan ötürü severiz. Mesele bu. Ne insanın insana zulmüne ne de devletin, seçkinlerin zulmüne asla ve asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz." diye konuştu.
AK Parti'nin genişletilmiş il başkanları toplantısında dindar bir nesil yetiştirmek istediğini söylediğini hatırlatan Erdoğan, ne söylemek istediğinin aslında anlaşıldığını ifade etti. "Benim bu ifadelerimi aziz milletim de çok iyi anladı. Ama bu sözleri statüko anlamadı, anlayamadı, anlamak istemedi. Onların dizinin dibinde yetişen aydınlar da anlamak istemedi. Medya da anlamadı." diyen Erdoğan, bu ülkede çok büyük çileler çektiklerini söyledi. Büyük zulümlere şahit olduklarını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: "Şu anda biz milli manevi değerlerine bağlı bir dindar nesilden bahsediyoruz. Şu anda ahlak değerleri yüksek bir nesilden bahsediyoruz. Vatanını sevmek, milletini sevmek, insanına saygıdan, sevgiden kusur etmeyen bir nesilden söz ediyoruz. Asım'ın neslini Akif merhum tanımlarken orada özellikler sayılıyor. 'Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem, biri ecdadıma saldırsa boğarım, boğmasam da yanında duramam'. Beklediğimiz bu. Beklediğimiz nesil bu, buna gayret ediyoruz. Varsın onlar öyle konuşsun. İşte biz bu nesli yetiştirmenin gayreti içinde bu yola devam edeceğiz. Yaşananlar unutulursa, ders alınmazsa bilin ki tekrar yaşanır. Geçmişten ders çıkarmazsak tarih sürekli tekerrür eder. Bizden öncekiler babalarımız, dedelerimiz çok büyük acılar yaşadılar. Sadece Kur'an-ı Kerim'ler değil elifba cüzleri, Hz. Ali cenkleri, çok ağır zulme uğradı. Camilerimiz, belgeler elimde, açıkladım, iddialı konuşuyorum, iktisadi gerekçelerle değil tamamen keyfi gerekçelerle ibadet edilmesin diye kapatıldı, satıldı ve ahıra dönüştürüldü. Korkutulan insanlar gizli gizli Kur'an öğrenmek zorunda kaldılar. Gençliği ilimsiz bırakmak için her yola başvurdular. Gençliğin ilimden uzak kalması için her yola başvurdular. Çağdaşlaşmak, batılılaşmak bahanelerinin altına sığınıp kendi medeniyetimizi, edep ve ahlakımızı hedef aldılar. Bu ülkede selamun aleyküm diyenler aşağılandı. Elhamdülillah diyenler küçümsendi. Namaz kılanlar mürteci diye yaftalandı. Müslümanlar kaba saba yobazlar olarak karikatürize edildi. Kıyafetleri giymekten men edildik. Üniversitelere, kamu binalarına, kimi zaman semtlere bile alınmadık. Muhafazakarlık çoğu zaman köylülük olarak görüldü. Köylünün, kasabın çocuğunun üniversitelerde okumasına müsaade edilmedi. Utanmadan, yüzleri dahi kızarmadan bunlar millete bidon kafalı dediler. Göbeğini kaşıyan adam dediler. Öz yurdumuzda parya muamelesi gördük. Hayatı boyunca millete yapılan bu zulmü görmeyenler dindar nesil kavramını anlayamazlar. Kimse kusura bakmasın, biz buradayız. Biz varız. Biz dindar nesil diyoruz. Biz dindarların aşağılanmadığı bir Türkiye için dindar bir nesil diyoruz. Gençlerin ahlaksızlığa, emperyalizmin özellikle kültür emperyalizmin tuzağına yönlendirilmediği özgür bir Türkiye için dindar nesil diyoruz. Biz asla formatlama gayesi içinde değiliz. Formatlamaya itiraz ediyoruz. Biz özgürlükleri kısıtlama peşinde değiliz. Herkes özgürce her eğitim fırsatından faydalansın."
KADEMELİ EĞİTİM BİR HAKKIN TESLİMİDİR
30 Mart'ta yasalaştırılan kademeli eğitimin bir hakkın teslim edilmesi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, 30 Mart'ın bu millete, bu milletin çocuklarına yapılan zulmün son bulduğu gün olduğunu söyledi. Bunu elitlerin hiçbir zaman anlamadığını belirten Erdoğan, "CHP Genel Başkanı önceki hafta dedi ki 'Enver Ziya Karal köy enstitüleri için demiş. Tarih boyunca Türklerin dünya ekonomisine yaptığı en büyük kaynak köy enstitüleriydi' Gerçekten de böyledir diyor Kılıçdaroğlu. İşte tarih bilinci olmayanlar çıkarlar, böyle kendi milletlerini böyle aşağılarlar. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye'nin ana muhalefet partisinin genel başkanı Türkiye'nin en büyük katkısının köyler olduğunu söylüyor. Tarihinden haberi yok. Bunlar tarihin kendilerinin doğumuyla başladığını sanıyorlar. Kargadan başka kuş tanımadılar, tanımıyorlar. Bu zihniyet Türkiye'de ekonomiyi kısıtlamış bir zihniyettir. Bu despotların bize nasıl baktığını görüyoruz. Kusura bakmasınlar o zavallılara acıyorum." ifadelerini kullandı.
En son İstanbul'da şehir tiyatroları meselesinde o despot anlayışın bir kez daha tezahür ettiğini ifade eden Erdoğan, bir tiyatro üzerinden herkesin aşağılanmaya başlandığını vurguladı. "Siz kimsiniz? Siz her konuda söz söyleme, her konuda otorite olduğunu söyleme ehliyetini nerden alıyorsunuz? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz?" diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Geçti o günler. Bu milleti azarlama dönemi geride kaldı. Kendi tarihini tanıyan, Batı'yı, diğer medeniyetleri bilen, gören, tanıyan bir gençlik var. Gelişmiş ülkelerin tamamında devlet eliyle tiyatro olmaz. Kadir Bey'i tebrik ediyorum. Aynı şeyi Bakanlar Kurulu'na getireceğim. Tiyatroları özelleştireceğim. İstediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. Gerektiği yerde hükümet olarak sponsor oluruz. Buyurun özgürlük. İstediğiniz oyunu istediğiniz yerde oynayın. Kimse engel olmaz. Ama kimse kusura bakmasın, hem belediyeden maaş alacaksın hem de yönetime istediğin gibi el verip veriştireceksin. Böyle olmaz. 9,5 yıl boyunca sizlerin de gayretiyle Türkiye'ye çok büyük hizmetler yaptık. Bir konu gündemimizde. Dinlemeniz lazım."
TUTUKLU VEKİLLER KENDİ PARTİLERİNİN ESERİDİR
Tutuklu milletvekilleri konusuna da değinen Erdoğan, şunları söyledi: "CHP, MHP ve BDP son derece haksız biçimde tutuklu vekiller konusunda AK Parti'yi hedef almış durumdalar. Tutuklu vekiller konusunun AK Parti'nin değil yargının bir tezahürü olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ayrıca bu vekiller AK Parti'nin değil kendi partilerinin birer eseridir. Bunun faturasını AK Parti'ye yüklemek gibi bir şark kurnazlığına müsaade etmeyiz. Aday olabileceklerine ilişkin olumlu sinyaller veriyorlar. Sonra çark ederek, malum Çark-ı Kemal 'böyle bir çalışmamız yok nereden çıkarıyorsunuz' diyor. Bundan sonra yine çark ediyor, bu isimleri aday gösteriyor. Daha seçimler yapılmadan hem CHP hem de arkadaşları seçilse dahi içerden çıkmayacaklarını söylüyor. Evet çıkamayabilirler, yargının kararı diyor. Sonra gene çark ediyor. Tutuklu milletvekilleri konusu AK Parti'nin değil bizzat CHP'nin, MHP'nin eseridir. Milli iradeye saygısızlık yapan her zamanki gibi MHP'dir. Biz böyle bir keyfiliği, böyle bir oldu bittiliği doğru bulmayız. Türkiye bir hukuk devletidir. Meclis Başkanı bütün parti başkanlarıyla görüşür. Meclis Başkanı'nın girişimidir. Biz onların sorumluluğu AK Parti'ye atmasına izin vermeyeceğiz.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz