Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AB'nin aslında bir demokrasi ve hukuk standardı olduğunu, bu standardın Türkiye'de de yakalanmış olmasının, demokrasileri güçlendireceğini belirterek, "Başka çok fazla bir şey beni ilgilendirmedi. Yani oraya daha çok işçi gidecek vizeler kalkacak. Sınırlar şöyle olacak, Türkiye ekonomik bakımdan daha da güçlenecek. Evet, bunların belki bir kısmı olabilir, ama önemli olan darbelerden Türkiye'nin kurtulmasıdır, sivil hayatın güçlendirilmesidir" dedi.
Arınç, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet Liderlik Okulu tarafından Bursa Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen "Siyaset Okulu Bursa" programının açılışında, yaptığı konuşmada, Türkiye'de günlük yaşam içinde insanların herhalde başka kaygıları olduğunu, bu yüzden siyasetçileri dizi oyuncuları kadar tanımadıklarını söyledi.
Televizyonlarda ilginç programlar yapıldığını, bunlardan birinin de Pakize Suda'nın sunduğu program olduğunu anlatan Arınç, "Pakize Suda birisine mikrofon uzattığı zaman sorularının yüzde 80'ine karşılık alamıyor. Çünkü dizi kültürüyle yetişmiş insanların dizilerde oynayanları çok iyi bildiğini, ama ülkeyi yönetenler konusunda çok cahil olduklarını görüyorum. Çok garip cevaplar da verebilirler. Mesela benim için verilen bir cevap adamı 30 milyon liradan mahrum etti. 'Şu anda meclis başkanı kim-' diye sordular. O tarihte Mehmet Ali Şahin'di, adam Bülent Arınç dedi. Bana koyduğu bütün parayı yitirmiş oldu. Çünkü aklında ben kalmışım" diye konuştu.
-"Demokratik ülkelerde olduğu gibi..."-
Arınç, darbecilerden hesap sormanın 30 yıl sonra ortaya çıktığını, bunun geç bir süre olduğunu belirterek, bundan sonra kötülüklerin yok olması için bu kadar fazla beklememeyi umduğunu söyledi.
Geçmişte yaşanan acı olaylarla ilgili mecliste darbeler, siyasi cinayetler üzerine kurulan araştırma komisyonlarının ve bu konuda yargının kendi görev alanı içindeki konuların, gelecek için umut verdiğini ifade eden Arınç, demokrasinin daha da güçlendiğini, demokrasinin kendi şartlarında var olması, dışarıdan yapılan müdahalelerin olmaması gerektiğini gösterdiğini dile getirdi.
Arınç, sivil asker ilişkilerinin demokratik ülkelerde olduğu gibi normalleştiğine de değinerek, şöyle konuştu:
"Sivil asker ilişkilerinin demokratik ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de yaşanabilmesi, sivilleşmesi, herkesin kendi görev alanı içinde başarılı olabilmesi, yurt savunması, güvenlik, asker yetiştirilmesi konularında anayasanın kendilerine verdiği görevi sivil hükümetlere veya yönetime müdahale etmek için bir araç olarak kullanmamak. Geçmişte bunların hepsi vardı. Başlar bir tarafa döner, 'orası ne diyor-' diye merak edilirdi, oranın tavrına göre de hükümetler ya düşer ya kalkar ayakta dururlardı. Türkiye'de ben görüyorum ki pek çok alanda değişiklik olduğu gibi, sivil asker ilişkilerinde de normalleşmeye doğru çok hızlı, olumlu bir gelişme var."
-"AB aslında bir demokrasi ve hukuk standardıdır"-
Türkiye'nin AB yolundaki ilerleme azmini çok önemsediğine de değinen Arınç, parlamentoda bulunduğu süre içinde AB ile ilgili gelişmelere her zaman destek verdiğini ifade etti. Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"AB aslında bir demokrasi ve hukuk standardıdır. Bu standardın Türkiye'de de yakalanmış olması, demokrasileri güçlendirecektir. Başka çok fazla bir şey beni ilgilendirmedi. Yani oraya daha çok işçi gidecek vizeler kalkacak. Sınırlar şöyle olacak, Türkiye ekonomik bakımdan daha da güçlenecek. Evet, bunların belki bir kısmı olabilir, ama önemli olan darbelerden Türkiye'nin kurtulmasıdır, sivil hayatın güçlendirilmesidir. Bana göre TBMM demokrasinin kalbidir, millet iradesinin temsil edildiği yerdir, demokrasinin güçlü olması, meclisin güçlü olmasına bağlıdır. Geçmişte meclis güçlü değildi. Meclise müdahaleler vardı. Meclisin içindeki milletvekilleriyle partileriyle ama genelde siyaset kurumu çok fazla yıpranmış ve itibar kaybetmişti. Millet iradesinin güçlü tutulabilmesi, siyasetin de güçlü olmasına bağlı, dolayısıyla siyasetin alanını genişletmek ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Türkiye'nin sorunlarını siyasetle çözeceğiz."
-"Türkiye kendisine düşenleri fazlasıyla yapmaya çalışıyor"-
Arınç, siyasetin son yıllarda yeni ve hakiki anlamanı kazanmaya başladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"AB sürecinde anayasanın 70'e yakın maddesi değişti. Pek çok yasada değişiklikler yapıldı. Maastricht kriterleri ekonomiye yönelik olduğu kadar, Kopenhag kriterleri de hukuk ve siyasetle ilişkilidir. Türkiye'de siyasetin güçlenmesi, sivil iradenin egemenliğinin gelişmesi, AB sürecinde bence çok faydalı bir katkı olarak karşımıza çıktı. Türkiye'de bu taleplerin insanlar, partiler tarafından dillendirilmesi, çok fazla değer bulmuyordu. Bunu söyleyenler potansiyel suçlu olabiliyorlar, egemen güçler onları susturmanın yolunu her zaman bulabiliyordu. Ama dış kaynaklı bir talep olarak AB'nin kullanılması ve AB içinde Türkiye'nin yeni bir standarda kavuşacak olmasına çok fazla karşılık veremediler. Süreçte ayak diretenler oldu, ama bence AB şu anda bizden kaynaklanan değil, kendi içindeki sıkıntılardan dolayı, biraz da iç politikadan dolayı şu anda Türkiye'ye karşı bir yavaşlatma eylemi içinde. Olsun çok fazla şikayetimiz yok, biz ne yaptığımızı biliyoruz. Bu süreç içinde de Türkiye kendisine düşenleri fazlasıyla yapmaya çalışıyor."
Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet Liderlik Okulu tarafından Bursa Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen "Siyaset Okulu Bursa" programına, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdür Yardımcısı ve AA Denetleme Kurulu üyesi Erkan Durdu da katıldı.
(Bitti)
Muhabir: Haluk Yüksel
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz