Başbakan Yardımcısı Arınç:

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Suriye politikamız doğrudur. Allah'ın izniyle zalim bir yönetimle mücadele edenlere desteğimiz her zaman devam edecektir. Suriye'nin

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Suriye politikamız doğrudur. Allah'ın izniyle zalim bir yönetimle mücadele edenlere desteğimiz her zaman devam edecektir. Suriye'nin bir gün kendini yöneten, demokratik ve özgür bir ülke olduğunu görmek, bizim hepimizin hülyasıdır" dedi.

Arınç, partisinin İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, hükümetin Suriye konusunda yürüttüğü dış politika noktasında, zor bir işin içinde bulunduklarının bilincinde olduklarını, ancak ilkeli olmak ve kendi değerlerine sahip çıkmak zorunda olduklarını söyledi.

Reklam
Reklam

Türkiye'nin komşusu Suriye ile 910 kilometre sınırının olduğunu, bu sınırın iki tarafında akrabalar ve dostlar bulunduğunu, coğrafya ve tarihin iki ülkeyi birbirine kardeş yaptığını anlatan Arınç, Suriye ile ilişkilerin AK Parti döneminde başlangıçta çok iyi olduğunu ifade etti.

Arınç, onlarla dostluk kardeşlik ilişkileri kurduklarını ifade ederek, Şöyle konuştu:

"Bu noktada Kemal Kılıçdaroğlu'nun sorduğu aslında cevabını da bilmesine rağmen bilmezden geldiği bir zavallı durumu tespit etmek istiyorum. Kılıçdaroğlu ve avanesi, yani birkaç kişi ısrarla şunu söylüyor; dün bunlarla çok iyi arkadaştınız da ne oldu da bir akşamda hemen düşman oldunuz. Uyanır mısınız bilmem ama, bu işin tek bir cevabı var. Biz onlarla, dostluk, arkadaşlık, ticari ilişkilerimizi geliştirirken, her alanda yüksek düzeyli stratejik işbirliği yaparken, Suriye'de kan dökülmüyordu, Suriye'deki yönetim Humus'u bombalamıyordu, Halep'i yok etmiyordu, kandil gecelerinde camilere bomba yağdırıp, kadın erkek öldürmüyordu, öldüremezdi. Biz onlarla bir aradayken, Suriye'de adeta Türkiye'yle tekrar dost olmanın güzellikleri yaşanıyor, arada vizeler de kalktığı için Hatay'a, Gaziantep'e gelip gidenler, uçağa bile Hatay'dan binmeye başlıyorlardı. Ama ne olduysa içeride bir fitne koptu ve rejim, Baas rejimi kendi halkına kurşun yağdırmaya başladı."

Reklam
Reklam

Cumhurbaşkanı ve Başbakanın muhataplarına "yapmayın, halkınıza silah çekmeyin, onları öldürmeyin, şiddeti bitirin" şeklindeki uyarılarına rağmen, arkasından yeni bombalar geldiğini, Halep'te şu ana kadar 17 bin kişinin hayatını kaybettiğini anlatan Arınç, Suriye'de bunlar yaşanırken, Türkiye'nin "Kusura bakma Esed, biz seninle dosttuk arkadaştık, ama sen halkını öldürüyorsun, benim gerçek dostluğum Suriye halkıyladır. Benim gerçek kardeşlerim Suriye'de yaşayan binlerce insandır, sen ona silah çekip hayatına son verdiğin için ben artık seni tanımıyorum, ya düzelirsin, silahtan, şiddetten, öldürmekten vazgeçersin veya ben Türkiye olarak sana uzattığım eli geri çekiyorum" dediğini bildirdi.

Arınç, bu süreçte canını zor kurtaran insanların Türkiye'ye sığınmaya başladığını ifade ederek, sığınmacıların sayısının dün itibariyle 99 bin küsur olduğunu, 100 bine yaklaştığını, bunlar arasında çocukların ve kadınların da bulunduğunu kaydetti.

-"Özal'ın Irak'tan kaçanlar için yaptığını Suriye'den kaçanlar için yapıyoruz"-

Reklam
Reklam

CHP'nin konuya ilişkin açıklamalarına dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:

"Şimdi CHP bize diyor ki; 'bunların hiçbirisini kabul etmeyin. Çünkü bunların içinde şunlar, şunlar var. Biz kapımızı herkese bir kurtarıcı olarak, sığınan bir insanın hayatını kurtarabileceği bir yer olarak açmak zorundayız. Bizim tarihimiz bunun güzel örnekleriyle doludur. Gerçi CHP'nin tarihinde, sayın Başbakan'ın verdiği örneklerden anlıyoruz ki karşıda vurulacağını bile bile Boraltan Köprüsü'nün öbür tarafına sığınmacılar gönderilmiş ve buna şahit olan insan da intihar etmek zorunda kalmıştır. Bizim tarihimiz aman dileyen insana, silah çekmemek, buyur demek, altına bir döşek ağzına bir lokma ekmek koymaktır. 1991'de rahmetli Özal'ın Irak'tan kaçanlar için yaptığını biz bugün Suriye'den kaçanlar için yapıyoruz."

Arınç, çok masraf yaptıklarını, dünyanın Türkiye'yi taktir ettiğini, ancak bu kampanyaya bir kuruş bile vermediğini vurgulayarak, "Olsun bu millet alicenap bir millettir. Misafirperver olduğu kadar mazlumun yanındadır. Çok şükür Türk milletinin en büyük haysiyeti, namusu zalimin yanında değil mazlumun yanında olmaktır" dedi.

Reklam
Reklam

CHP'nin hep "Suriye'nin iç işlerine karışmayın" dediğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:

"Suriye'nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Müdahale de etmeyeceğiz. Başkalarının müdahalesine de izin vermedik bugüne kadar. Suriye'nin kendi meselesini çözmesine gayret ettik. İnsani yardımlarda bulunduk. 'Peki ama bu kadar insan ölüyor' dedik, 'ölüyorsa ölsün siz karışmayın' dediler. 'Esed'i eleştirmeyin, aleyhinde dünyayı harekete geçirmeyin' dediler. Bu ne kadar vurdumduymazlıktır, bu nasıl bir dış politika anlayışıdır, nasıl bir komşuluktur, bu nasıl demokrasi ve insan haysiyeti anlayışıdır."

-"Çok açık söylüyorum..."

Arınç, uçak krizinin ardından Suriye'den atılan bombaların Türkiye'ye düşmeye başladığını belirterek, bunun Türkiye'nin egemenliğine karşı bir saldırı olduğunu ifade etti.

"Savaş" denilen bir şey olduğunu ve Türklerin savaşçı bir millet olduklarını ifade eden Arınç, "Yeri, zamanı geldiğinde milli mücadelede de bütün dünya bilir, öncesinde de ne yaptığımızı bilir. 'Savaş' diye zaten ihtimaller içinde bir ihtimal olması 800 bin kişilik bir Türk ordusunun varlığının sebebi nedir, bu ordu neye karşı böylesine teçhizatla, eğitimle, askerle, komutanla dolu. 'Yurdun bağımsızlığı bir gün tehlikeye düşerse bu asker görevini yapsın' diye. Saldırı var insanımız ölüyor ve arkası kesilmiyor. Buna karşı ihtiyaten bir çare olarak bizim meclisten yetki almamız yanlış mı- Hayır.

Reklam
Reklam

Çok açık söylüyorum ben etnik kökene dayalı, mezhebe dayalı bir arkadaşlıktan, beraberlikten kesinlikle bahsetmiyorum. Vicdanınıza sorduğunuz zaman 'CHP'de bu Esed bu Baas sevgisinin ve onların rejimine bu kadar bağlı olmanın altında acaba ne yatıyor' diye sorun, eminim çok duygusal sebepler bulacaksınız. Çok naif bir cümle kurdum size, çok duygusal sebepler bulacaksınız. Sayın Kılıçdaroğlu'nun da 3-5 tane milletvekilinin de Esed ile de Esed rejimiyle de ailesiyle de akrabalarıyla da ne hikmetse duygusal bir bağı var. Şimdi bakın test etmek için sorayım; Suriye'nin yerinde mesela Katar diye bir ülke olsaydı ve Katar'dan bizim ülkemize bomba atılsa, insanımız ölseydi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun nasıl bağıracağını tahmin edersiniz. Suudi Arabistan olsaydı veya başka bir ülke olsaydı... 'Pis Araplar' diye başlarlar, 'asker göreve' diye arkasından devam ederler, 'niye bombalar sustu, uçaklar uçmadı, helikopterler bombalamadı' derlerdi. Onlara söyleyebildiklerini niçin Suriye'ye söylemiyorlar. Bir kalp yarasıdır arkadaşlar, bunu da inşallah tarih yazacak, belki de o güne kalmadan bunu açık yüreklilikle söyleyenler olacaktır. Biz 'Hazır ol cenge eğer istersen sulh-u salah' sözüne inanırız."

Reklam
Reklam

-"Her bombanın, merminin karşılığı misliyle veriliyor"-

Milletvekillerinin yeminlerinde, yurdun bağımsızlığı üzerine yemin ettiklerini belirten Arınç, şöyle dedi:

"Egemenliğimizi büyük zorluklarla kazandık, hiç kimseye vermek niyetinde de değiliz. Buz suratının bir tarafına tokat indiğinde yanağının öbür tarafını çevirenlerden değiliz. Bize karşı yapılan haksızlık misliyle karşılığını bulur. Esasen bu top atışının yapıldığı yerler havaya uçurulmuştur. Anında karşılığını bulmuştur, tankları da gitmiştir, topları da gitmiştir. Bizim tarafa düşen her bombanın, merminin karşılığı misliyle veriliyor. Ama bunun fazlasına cüret ederler mi- Bundan daha büyük cinayet işlerler mi diye biz elimizdeki yetkiyi bunun için almak mecburiyetindeyiz TBMM'den."

Arınç, Türkiye'nin sadece Suriye için tezkere çıkarmadığını, TBMM'den yine birkaç gün önce bu tezkerenin çıkarıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Kuzey Irak'a çıkardığımız tezkereye üç parti de 'Evet' oyu verdi, BDP'nin haricinde. Peki Suriye tezkeresiyle Kuzey Irak tezkeresi arasında temelde ne fark var- Hiçbir fark yok. Bizim Somali'de, Bosna-Hersek'te, Lübnan'da, Afganistan'da askerimiz var, karşı çıkıyorlar mı- Hayır. Yedi düvelde bizim askerimiz, polisimiz var, barışı koruma göreviyle gönderildi ve fevkalade güzel hizmetler yapıyorlar. Ama Afganistan'da bir helikopterimiz düştü, 12 tane komutan ve asker şehit verdik. Demek ki bu görevin içinde şehit olmak da var. Peki Somali'ye, Bosna-Hersek'e, Lübnan'a, Afganistan'a başka ülkelere 'Hayır' demeyen CHP niye Suriye için bu kadar kendini parçalıyor, üzülüyor, ağlıyor, sıkılıyor. 'Suriye' deseniz gözlerinden yaşlar dökülüyor. Bu nasıl bir partidir. Bu nasıl bir ana muhalefet partisidir. Türkiye'nin hassasiyetini görmeden, sadece orayla duygusal bağlarını bu kadar dışa vurur mu bir ana muhalefet partisi- Hadi Kılıçdaroğlu ve 3-5 arkadaşı, peki Bursa teşkilatı bu işe ne diyor CHP'nin- Anadolu'daki teşkilatları ne diyor- 'Bu işin altında başka bir iş var' diye niçin düşünmüyor. Çok şükür ki en çok sesi çıkanların içinde Anadolu'nun pek sesi görülmüyor, ancak birkaç milletvekili bağıra çağıra bu işi götürüyor. Suriye politikamız doğrudur. Allah'ın izniyle zalim bir yönetimle mücadele edenlere desteğimiz her zaman devam edecektir. Suriye'nin bir gün kendini yöneten, demokratik ve özgür bir ülke olduğunu görmek, bizim hepimizin hülyasıdır. Türkiye'nin dış politikasına bütün dünya alkış tutarken, CHP'nin buna karşı tepki duymasını, hüzünlenmesini ben 75 milyon insanımın ferasetine havale ediyorum. Göreceksiniz en kısa sürede zulümle abad olunmaz."

Reklam
Reklam

(Sürecek)

Muhabir: Haluk Yüksel

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: