Başbakan Yardımcısı Arınç: -"28 Şubat'lar Bir Daha Yaşanmayacak, Yaşanmaması Lazım"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 28 Şubat'ların bir daha yaşanmayacağını, yaşanmaması gerektiğini belirterek, "Bütün tuzakları bozduk bütün hesapları alt üst ettik.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 28 Şubat'ların bir daha yaşanmayacağını, yaşanmaması gerektiğini belirterek, "Bütün tuzakları bozduk bütün hesapları alt üst ettik. Ne cuntalar dayandı, bunun karşısında ne de başka hesaplar. Hiçbir şeytanlık fayda vermedi. 10 tane şeytanlığın canlı şahidiyim ki Allah bizi ayakta tuttu dimdik" dedi.

Arınç, AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından düzenlenen Bursa Teşkilat İçi Eğitim Programı'nda, Necmettin Erbakan'ın Türk siyasi tarihi açısından önemli bir isim olduğunu, Erbakan'ın, hayatının her döneminde, tertemiz, inançlı, ahlaklı, vatansever bir insan olarak, vazifesini tamamlayarak hayata veda ettiğini kaydetti.

Reklam
Reklam

Erbakan'dan çok şeyler öğrenen, kazanan bir kişi olduğunu ifade eden Arınç, "Evet onunla birlikte olanlar Saadet Partisi'ni kurmuşlar, biz de kendisine veda ederek, helalliğini de alarak, bazıları bilsin diye söylüyorum, kendisinden izin almış ve gönül huzuruyla AK Parti'nin kuruluşuna katılmıştık. AK Parti'nin sağladığı bütün başarılardan heyecan duyduğunu da bilmenizi isterim" diye konuştu.

Arınç, 28 Şubat sürecine de değinerek, bu sürecin gelip geçtiğini, "bin yıl sürecek" diyenlerin bile şimdi ortada olmadığını, bunu savunacak pek fazla insanın da kalmadığını, laf ebeliği yapan birkaç kişiye ise kulak bile vermeye gerek olmadığını söyledi.

Bunun demokrasi dışı egemenlik kurma çalışması olduğunu, milletin ise buna karşı çıktığını anlatan Arınç, şunları kaydetti:

"Sincan'da tankları kim yürüttü- Bunun tartışmasını yapıyor şimdi. Savcı önüne gelenlere soruyor; 'bu emri sen mi verdin- Yok efendim, ben o gün dışarıdaydım, izinliydim. Sen mi verdin- Valla yürüyor dediler ama herhalde bakıma gidiyorlardı. Sen mi talimatı verdin- Vallahi görmedim, annem o gün hastaydı.' Bunlar söyleniyor. Demek ki tankları o gün yürütüp arkasından göğsünü gere gere 'demokrasiye balans ayarı yapmak için biz bunu yaptık' diyenler, artık eski güçlerini kaybetmiş noktadalar. Şimdi 'başım ağrıyordu, gözüm kararmıştı, annem de evde hastaydı, o gün sokağa bile çıkmamıştım, aksi gibi İstanbul'da da izinliydim' mazeretlerini dinliyoruz."

Reklam
Reklam

Arınç, 2002 seçimlerinde, sonuçlar açıklandığında Manisa'da olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Hamdolsun ki başarmıştık. Gazeteciler mikrofonu uzattılar, ne diyeceksiniz- 28 Şubat'ı hatırladım. O zamanın Çevik Bir'leri Erol Özkasnak'ları tank yürütünce 'balans ayarı yaptık' diyorlardı. Ben de dedim ki 'balans ayarını millet sandıkta yaptı.' Allah'a hamdolsun, demokraside balans ayarı sandıkta olur. Millet sandığa gider tercihini ortaya koyar ve onun neticesine hepimiz elbette saygı duyar, şapka çıkarır ve sonucuna razı oluruz. Böyle tank yürütmekle, namluyu millete çevirmekle balans ayarı olmaz. Millet yapacağını yaptı. 2002 seçimleriyle Türkiye'de yeni bir dönemi başlattı, bu gerçekten yeni bir dönemdir, işaretlerini görmüştük, 10 senedir de hamdolsun, o yolda eğilmeden, belki düşe kalka, ama dosdoğru gittik ve bugünkü bu başarılı sonucu bulduk. 28 Şubat'lar bir daha yaşanmayacak, yaşanmaması lazım. Asker sivil ilişkilerinin normalleşmesi bir tarafa siyasette de artık normalleşme sağlandı."

Reklam
Reklam

-"10 tane şeytanlığın canlı şahidiyim"-

Geçmişte, Necmettin Erbakan hakkında, "Bir hoca çıkmış, 'İslam'da bilim' diye konuşuyormuş, gericilikten, yobazlıktan, takunyacılıktan bahsediyormuş" diye birisinin konuştuğunu hatırlatan Arınç, şunları kaydetti:

"O kişi rahmetli İsmet Paşa'ydı. Toprağı bol olsun, ışıklar içinde yatsın. Biz de dua ettik 'yaşa ki; gör paşam' dedik. Yaşadı ve daha ilk seçimde Refah Partisi'nin 48 milletvekili çıkardığını gördü, yaşadı Ecevit ile MSP'nin koalisyon kurduğunu gördü, daha fazla dayanamadı vefat etti. Allah taksiratlarını affetsin. Türk siyasi hayatında Kurtuluş Savaşı'nda önemli görevler almış insanlar için iyi şeyler söylüyor ve söylemeye devam edeceğiz. Ama siyaset böyle bir şeydir, bakın geçtiğimiz 28 Şubat günü Ankara'da bir grup aktivist, Güniz Sokak'ta Demirel'in evinin önüne geldi, konuşmacılardan birisi 'Ey Sayın Demirel, Cumhurbaşkanımız, size Allah'tan acil şifalar diliyoruz. İnşallah biran önce şifa bulun, şifa bulun ki rahatlıkla yangılanabilesiniz' dedi.

Reklam
Reklam

Bu ülkede bir daha demokrasi dışı davranışlar olmasın, millet iradesine kimse karşı gelmesin, seçilmiş hükümetleri devirmek için hiç kimse teşebbüste bulunmasın, millet iradesinin egemenliğine karşı hiç kimse karşı çıkmasın, bunun tedbirlerini alıyoruz. Emin olun, 28 Şubat'ta yaşadıklarımızın en azından aynısını bu 10 yıllık süre içinde çok yaşadık. Ama ne o tarihte hükümet ortağı olan bir partiydik ne de o zamanki siyasi parti liderleri bizim genel başkanımıza benziyordu. Yola çıkarken şunun kararını verdik; söz beraberliği yaptık, cesur, kararlı, inançlı olacağız ve önümüze gelen bütün engellerden yılmayacağız. Bizden birisi milletin emanetini istediği zaman milletin emanetini sokakta bırakmayacağız, milletin kendisine ancak teslim edeceğiz. Bu cesareti gösteren AK Parti, 'cesaret, izzet kazandırır' o güzel sözüyle bugüne kadar hem izzet kazandı hem de itibar. Bütün tuzakları bozduk bütün hesapları alt üst ettik. Ne cuntalar dayandı, bunun karşısında ne de başka hesaplar. Hiçbir şeytanlık fayda vermedi. 10 tane şeytanlığın canlı şahidiyim ki Allah bizi ayakta tuttu dimdik."

Reklam
Reklam

Arınç, AK Parti'nin güçlü bir parti olduğunu vurgulayarak, "Hamdolsun diklenmedik, ama dik durduk. Bizi korkutmak, vazgeçirmek, bölmek, parçalamak istediler, hesap üzerine hesap yazdılar. Gazete kupürleriyle dava açmaya kalktılar, aba altında sopa gösterdiler Anayasa Mahkemesi kararları çıkardılar, 367 kepazelikleri 411'i iptal eden kararlar, yarabbi sen bize sabır ver. Biz bu milletin iyiliğini istiyoruz, yoldan dönmeyeceğiz. 'Geri dönmek yoktur güneş doğmadan rahmet nuru karanlığı boğmadan' rahmetli şairimizi de hatırlamış oldum. 28 Şubat yapmayı kafasından geçirenler, artık hiçbir cesaretin sahibi değildirler. Türkiye'de millet egemenliği, iradesi bundan sonra her dakika hakim olacak" dedi.

-1 Mart tezkeresi-

1 Mart tezkeresine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Arınç, egemenliğin millette olduğuna ve iradesinin de TBMM'de tecelli etiğine inanan bir insan olduğunu dile getirdi. Arınç, meclisin demokrasinin merkezi, kalbi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Meclis itibar kazandıkça Türkiye'de demokrasi de o kadar güçlenmiştir. 1 Mart olayı TBMM'nin iradesidir. Bu irade hangi istikamette olsaydı biz onu savunurduk. Çünkü meclisin verdiği bir karara hiçbirimizin saygısızlık etmesi düşünülemez. Bu açıdan baktığımızda o gün oturumu yöneten bir meclis başkanı olarak hayret verici bir sonuç ortaya çıkmıştı. Hatırlıyorum 250 hayıra karşı 264 zannediyorum evet oyu çıkmıştı. 'Evet'lere bakarız bu daha fazla bu kabul edildi' demek mümkündü, ama anayasanın 96. maddesinde bir hüküm vardı, meclis kararlarında oy kullananların salt çoğunluğu gerekliydi. Baktık 3 tane eksik kalmıştı. Yani evet dememiz için 3 eksiğimiz var, hayır dememiz için 17 eksiğimiz var, karar oluşmadı. Karar oluşmayınca biz dedik ki tezkere kabul edilmiş veya reddedilmiş değildir, bununla ilgili karar oluşmamıştır. Kapalı oturumdu, ama eminim içeriden pek çok insan mesaj yoluyla dışarıya 'tezkere kabul edildi' diye haber vermiş olabilir ama meclis başkanı olarak biz iç tüzüğümüze bağlı kaldık ve kabul edilmediğini, yani en azından salt çoğunluğun bulunmadığını ortaya koymuş olduk...

Reklam
Reklam

Bugün de söylüyorum TBMM ne kadar güçlü olursa, milletvekillerimiz hem partilerine göre hem de önemli kararlarda vicdanlarına göre ne zaman hareket ederse, sonuç daima iyi olacaktır. Dolayısıyla olanda hayır vardır, meclis böyle bir karar verdi, bu kararı artık bugün irdelemek, eleştirmek veya onun ötesinde taktir etmek noktasında değiliz 10 sene sonra meclisin gösterdiği iradeyi, şüphesiz bugün de taktirle ve saygıyla karşılaması gerekir. Oy kullanmamış bir insan olarak bu sonuca da meclisin iradesi olarak tecelli ettiği için sevindiğimi de itiraf etmeliyim."

Programa, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı.

(Bitti)

Muhabir: Haluk Yüksel

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: