Başbakan Yardımcısı Babacan: Hani söz?

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere ceza verilmesini öngören tasarı ile ilgili “Aynı adam Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Başbakanımıza, ‘Söz veriyorum, böyle girişimler var, bunların parlamentodan geçmesine izin vermem’ dedi. Geçen hafta olan ne peki? Hani söz?” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AK Parti Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda bir konuşma yaptı. Türkiye’deki iç gelişmelerin sadece ülke hudutları içinde kalmadığını söyleyen Babacan, “Türkiye’de bugün ne oluyorsa anında Avrupa, Orta Doğu, dünya gündemi.” dedi. Babacan, Türkiye’nin parlayan bir yıldız olduğunu vurguladı.
Pek çok Avrupa ülkesinin, henüz 2012 yılına ait bir hedef açıklayamamışken, Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerini ortaya koyduğunu söyleyen Babacan, “Şu anda dünyanın en büyük 16. ekonomisiyiz. 2023 yılında hedefimiz, ilk 10 ekonomiden biri olmak.” diye konuştu. 2002-2009 krizinin Türkiye’nin işini biraz kolaylaştırdığını kaydeden Babacan, “Son kriz Avrupa’da bir çok ülkenin büyüme potansiyelini düşürdü. Yıllarca artık Avrupa’da yüksek büyüme oranları pek göremeyeceğiz.” ifadesini kullandı.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan Arap Baharı’na değinen Babacan, otoriter rejimlerin iddia ettiği tezlerin çürüdüğünü söyledi. Bölgede kan dökülsün istemediklerinin altını çizen Babacan, “Bugün Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da, Suriye’de olup bitenlerle çok yakından ilgiliyiz. Sürekli heyetler gidip geliyor.” şeklinde konuştu. Babacan, Türkiye’nin bu bölgeler için önemli bir ilham kaynağı olduğunu kaydetti.

"AVRUPA PARA BASMA ALIŞKANLIĞINA MAHKUM OLMUŞ DURUMDA"
Avrupa ekonomisinin yaşadığı sıkıntılara dikkat çeken Babacan, şöyle devam etti: “Sorunların yaşandığı bölge şu anda AB ve özellikle Avro’nun kullanıldığı ülkeler. Bu ülkeler ciddi bir borç stoku sorunu ile karşı karşıya, bütçe açıkları var. Bu sorunları çözmek için köklü reform yapmak gerekiyor. Bu borç stokunu azaltacak, bütçe açığını düşürecek adımlar atmak yerine maalesef çok kötü ve eski bir alışkanlığa mahkum olmuş durumdalar, o da para basmak. Türkiye’nin de 2002 öncesi sık sık başvurduğu ama ekonomi üzerinde on yıllarca olumsuz etkileri beraberinde getirecek kötü bir alışkanlık.”

"SİYASİ AKTÖRLER KENDİ BEKASINI DÜŞÜNÜYORSA, O ÜLKENİN GELECEĞİNDEN KORKUN"
Siyasi karar mekanizmalarının Avrupa’da işlemediğini kaydeden Babacan, “Ciddi bir siyasi liderlik gösterecek başbakan, genel başkan sayısı azaldı Avrupa’da. Üç gün önce Fransa’da yaşanan akıl tutulması, o kafa, düşünün bu krizi yönetmeye çalışıyor. Nasıl Ermeni meselesinde tarihi hata yapıyorlarsa, popülizm esiri oluyorlarsa, nasıl orada akıllara durgunluk verecek bir yanlışın, bataklığın içine giriyorlarsa o kafa işte ekonomide idare etmeye çalışıyor ve beceremiyor, olmuyor. Bugün kurtarayım, yarını sonra düşünürüm; bu son derece tehlikeli bir davranış. Bir ülkede siyasi aktörler sadece kendi şahsi bekasını düşünmeye başladıysa, ülkem değil ben demeye başladıysa siz o ülkenin geleceğinden korkun. Sadece bugün diyorsa, gelecekten bahsetmiyorsa o ülkenin geleceğinden korkun. Şu anda Avrupa’da yaşananlar maalesef bunlar.” dedi.

"AVRUPA’NIN İNİŞİ BAŞLAMIŞTIR"
AB’nin bir değerler bütünü olduğunu kaydeden Babacan, “AB’yi ilk oluşturan, beraberce bir arada refahını artırmalarını sağlayan o değerleri önemsiyoruz. O yüzden bizim AB sürecimiz var.” ifadesini kullandı.
Avrupa’da bir çok ülkenin kendi ortaya koyduğu bu ortak değerlere aykırı hareket etmeye başladığını kaydeden Babacan, “Hani özgürlük, insan hakları, düşünce özgürlüğü? Fransa’da yaşayan bir Türk, ya da üniversitede bir öğrenci, ‘sözde Ermeni soykırımı denilen olay, bence soykırım değil, başka bir şey’ dediği anda onu hapse atacaksınız, para cezası vereceksiniz. Bu mu düşünce hürriyeti? Kendi değerleri ile çelişmeye başladılar. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yükselten, refahını artıran, demokraside insan haklarında örnek alınan kendi değerlerine ters düşmeye başladıklarında artık Avrupa’nın da geriye gidişi başlamıştır. Avrupa’nın iniş dönemi artık başlamıştır. Bunu zaten ekonomide görüyorsunuz.” diye konuştu.

“BAŞBAKANLAR KENDİLERİNDEN KORKUYOR”
Güçlü bir ekonomi için güçlü bir siyasi irade gerektiğinin altını çizen Babacan, şunları dile getirdi: “Bizim AK Parti iktidarımızı, hükümetimizi, sayın başbakanımızı ve tüm ekibini bugün herhangi bir Avrupa ülkesine götürün koyun, bu anlayış ile bu kararlılık ile bu dürüstlük ile inanın 3 ayda sorunlar çözüm yoluna girer. Sorunla çözülemeyecek sorunlar değil. Büyük ana problemler var, bunların çözülmesi için de korkmadan, cesaretle adımlar atılması gerekiyor. Ama yapamıyorlar. Koalisyon hükümetleri var, azınlık hükümetleri var, hükümetler ile Meclis’in arası kopmuş, Başbakanlar kendilerinden korkuyor, kendi partilerinden korkuyor, kendi Meclislerinden korkuyor. Bu siyasi yapı maalesef karar üretemiyor, sonuç alamıyor. Siyaset kurumu çalışmayınca, Merkez Bankası’na ‘paramız bitti, sen biraz daha bas gönder’ diyorlar. Nereye kadar?”

“HANİ SÖZ?”
Avrupa’nın ‘sorumsuzluğu, Avrupalı liderlerin dirayetsiz duruşunun küresel ekonomiyi risk altına aldığını kaydeden Babacan, şöyle devam etti:
“Bunlar, ‘sadece bizim iç işimiz’ diyemezler. Bunun dünyaya etkisini de düşünüp, o bilinç ve sorumluluk ile hareket etmek zorundalar. Bırakın dünyayı, Avrupa’yı, kendi ülkesini sadece kendi şahsi dertlerine düşmüşler maalesef. Seçim var, ne olursa olsun diyor. Halbuki aynı adam, bizzat ben şahidim, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza söz verdi. ‘Söz veriyorum, merak etmeyin böyle girişimler var, bunların parlamentodan geçmesine izin vermem. Bu benim sözümdür’ dedi. Kendi kulağım ile duydum. Geçen hafta olan ne peki? Hani söz? Siyasette çok söz önemlidir. Hele hele bu bir devlet başkanı seviyesinde veriliyorsa, devleti bağlar, ülkeyi bağlar. Ama, ‘seçimim var, bunu geçirmek için bunları yapmak zorundayım’ diyor. Bakalım bunları Fransız halkı nasıl değerlendirecek. Hep beraber göreceğiz. Önümüzdeki dönem ibret verici bir dönem olacak.