Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Yozgat’ta

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Hükümetlerimiz, bir yandan ekonomide, bir yandan altyapıda, üstyapıda, bir yandan eğitimde, sağlıkta, emniyette, adalette pek çok adım atarken, öte yandan da demokrasi, insan hakları, hürriyet, adalet gibi alanlarda Türkiye'nin açıklarını kapatmak, ayıplarını ortadan kaldırmak ve milletimizi topyekun daha güçlü bir şekilde ileriye taşımak için gecesini gündüzüne kattığı bir çalışmayı ortaya koymaktadır" dedi. Bozdağ, Yozgat'ın Sorgun ilçesindeki İlyas Arslan Sinema ve Tiyatro Salonu'nda düzenlenen bayramlaşma programında yaptığı konuşmada, bu bayram günlerinde dünyanın birçok yerinde, İslam coğrafyalarında gözyaşı, kan ve zulümün olduğunu söyledi. Kurban Bayramı'nın Türkiye'de barış içinde kutlandığını belirten Bozdağ, Türkiye'deki bu güzel ortamın bütün İslam coğrafyasında, Müslümanların yaşadığı her diyarda yaşanmasını dileyerek, "Kanın ve gözyaşının olmadığı, ölümlerin konuşulmadığı, zulümlerin yaşanmadığı zamanlar olsun. Her yerde bayram, huzur olsun, sevgi olsun, barış olsun. Gönülden kucaklaşma, yardımlaşma olsun. Demokrasi zaten bunun için vardır ve düzgün bir şekilde işliyor. Milletin iradesi her zaman demokraside iktidar oluyor ve yönetme yetkisi milletin iradesinden alınıyor. Türkiye, 2002'den bu yana bu anlamda da çok büyük değişimler yaşadı. Demokrasimiz her alanda güçlendi" diye konuştu. Bozdağ, şöyle konuştu: "Bütçe açığı olur, siz onu bir şekilde kapatırsınız. Başka açıklar olur, onu bir şekilde kapatabilirsiniz ama bir ülkede insan hakları açığı varsa, bir ülkede hürriyet açığı varsa, bir ülkede hukuk açığı varsa, bir ülkede demokrasi açığı varsa, siz o ülkenin ekonomisini asla güçlü hale getiremezsiniz. Siz o ülkede siyasal ve ekonomik istikrarı asla tesis edemezsiniz. Onun için hem ekonomik hem siyasal istikrar ve bütün göstergeler aynı şekilde düzelirken, insan hakları, hukuk, demokrasi gibi göstergelerin de aynı şekilde olumlu anlamda evrilmesi ve değişmesi lazımdır ki Türkiye her açıdan güçlü, kuvvetli ve kudretli olsun. Onun için hükümetlerimiz, bir yandan ekonomide, bir yandan altyapıda, üstyapıda, bir yandan eğitimde, sağlıkta, emniyette, adalette pek çok adım atarken, öte yandan da demokrasi, insan hakları, hürriyet, adalet gibi alanlarda Türkiye'nin açıklarını kapatmak, ayıplarını ortadan kaldırmak ve milletimizi topyekün daha güçlü bir şekilde ileriye taşımak için gecesini gündüzüne kattığı bir çalışmayı ortaya koymaktadır." - "Birileri, arabayı uçurumdan aşağı attı, faturayı vatandaşın önüne koydu" Türkiye'de geçmişte 10 yıl içinde bazen 3 ekonomik kriz birden yaşandığını belirten Bozdağ, şunları söyledi: "1994'te ekonomik kriz var. Doğru mu? 1997'de siyasal kriz var ve beraberinde ekonomik kriz... 28 Şubat, buldozer gibi her şeyin üzerinden geçti, ezdi gitti. 2000'in Kasım ayında, 2001'in 21 Şubatı'nda ekonomik kriz oldu. Baktığınız zaman 1994 ile 2002 arasında, sizin AK Parti'yi iktidara taşıdığınız dönem arasında, Türkiye'de 4 büyük krizin yaşandığını görüyorsunuz. Bedelini kim ödedi? Sorgunlu ödedi, Yozgatlı ödedi, bütün illerdeki insanlarımız ödedi. Birileri, arabayı uçurumdan aşağı attı, faturayı vatandaşın önüne koydu. 21 Şubat krizini yaşayan Sorgunlular bilir. Ben o zaman burada avukattım. İnsanlar mal kaçırmak için anlaşmalı boşanmalar yapmak üzere, 'Aman kimsecikler duymasın, itibarımız zedelenir' diye gizli gizli Sorgunlu başka yerde, Yozgatlı, Akdağ'da, herkes ayrı ayrı yerlerde anlaşmalı boşanmalar yapıyor, malını eşinin üzerine kaydırıyordu ki bu kötü yönetimin faturası evine gelmesin diye. İnsanlar arabasına, evine sahip çıkamıyordu. Tarlasına tarlam diyemiyordu, malına malım diyemiyordu. Korku dağları sarmıştı. Kim iktidar? MHP, DSP, ANAP." Bozdağ, şöyle devam etti: "2008'de tek başına iktidarda olan güçlü partiye, bütün dünya krizle kavrulurken, adeta Türkiye'nin arabası son sürat yol alırken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kapatma davası açarak, yani süratli giden arabanın frenine kaptandan bilgisiz basmak suretiyle, arabayı durdurmak istedi. Siz süratle giden bir arabaya kaptanın bilgisi dışında frene basarsanız, kaza yapabilir, takla atabilir. Emin olun bu davayı açan zihniyete, açtıran zihniyete rağmen krize girmedi. 'Türkiye krizle yuvarlansın, uçsun' diye hesap kitap da yapmış olabilirler ama buna rağmen Türkiye'nin arabası yuvarlanmadı. Neden? Kaptan iyi de ondan, şoför koltuğunda usta oturuyordu ondan. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 1999 yılında milletin oylarıyla DSP, ANAP ve MHP koalisyon hükümetinin kurulduğunu anımsatarak, şunları kaydetti: "Sorgunlular da oy verdi mi bunlara? Verdi. 'İyi iş yapacak' diye verdiler ama bunlar, 28 Şubat'ın taşeronluğunu yaptı. İşleri bu. 28 Şubatçılar bitiremedikleri işleri, önceki taşeronlara yaptıramadıkları işleri, bu yeni taşeronlara yaptırdı. Demokrasiyi boğmak için, milletin tercihlerini yok etmek için ne adımlar attılar. İşte bunlardan birkaçını söyleyeceğim. Bu yeni taşeronlar, Kur'an kurslarına bir düzen getiriyoruz adı altında ilkokul 5'i eski düzende bitirememiş yavrularımızın yazın camilere gidip, Kur'an öğrenmesini yasakladılar. Altında MHP'nin ANAP'ın, DSP'nin imzası var. 16 yaşını doldurmamış, yani 8. sınıfı bitirmemiş yavrularımızın örgün Kur'an kursuna gitmesini ve hafızlık eğitimi almasını yasakladılar. Milliyetçiyiz diye geçiniyorlar ya milliyetçilikleri nara atmak. Bu ülkenin manevi değerlerine niye sahip çıkmıyorsun? Kur'an öğrenmeyi belli yaştaki yavrulara yasaklayan düzenlemenin altına imza atacaksın, Kur'an kursuna yavrusunu gönderen velinin peşine jandarmayı, polisi takacaksın, ondan sonra kalkıp vatan millet Sakarya... Bunlar böyle. Yüzme kursuna gider yaş sınırı yok, dil kursuna gider yaş sınırı yok, sanat kursuna gider yaş sınırı yok ama bu ülkenin evlatları inandıkları dinin kitabını öğrenmek için camiye gitmek istediği zaman, o suç, o yasak." Konuşmasının ardından vatandaşlarla bayramlaşan Bozdağ, daha sonra Sarıkaya ilçesinde düzenlenen bayramlaşma programına katıldı.