Başbakan Yardımcısı Işık, Kocaeli'de

KOCAELİ (AA) - Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Almanya'daki seçimlere ilişkin, "Taklit aslını güçlendirir. Irkçı parti güçlenmesin diye ırkçı partinin söylemlerine sarılanlar aslında ırkçı partiyi güçlendirdiler. Bunu seçimde gördük." dedi.

Gebze Ticaret Odası Meclis Toplantısı'nda konuşan Işık, dünyanın yine hızlı bir belirsizlik dönemine girdiğini ifade ederek, dünyanın belli dönemler kalkınma ve refahı önceleyen yaklaşıma sahip olduğunu, belli dönemlerde de riskler artınca savunma ve güvenlik öncelikli yaklaşımlara yöneldiğini söyledi.

Reklam
Reklam

Dünyanın şu anda tekrar savunma ve güvenlik öncelikli döneme girdiğini ve bu yaklaşımı benimsemeye başladığını vurgulayan Işık, Kuzey Kore'de çok küçük bir kıvılcımın çok büyük bir yangına dönüşme riskinin her geçen gün arttığını, bir çılgının yapabileceği bir hareketin dünyayı bir nükleer savaşa götürebileceğini kaydetti.

Işık, dünyanın pek çok yerinde artık küresel hale gelen terör yüzünden adeta ülkelerin dengelerinin bozulduğunu, terörün küreselleştiği, teröristlerin herkesi tehdit ettiği bir dönemi yaşadıklarını dile getirerek, özellikle Avrupa ve Amerika'da her geçen gün varlığını hissettiren, ayak sesleri daha fazla duyulan ırkçılık ve İslam karşıtlığının aslında hem batıyı hem de dünyayı tehdit ettiğini ifade etti.

En son Almanya'daki seçimlerin aslında bütün dünya önemli uyarıları içinde barındırdığına dikkati çeken Işık, "İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk defa ırkıçı bir parti, aşırı sağ bir parti meclise girdi. Ne ekerseniz onu biçersiniz, bu konuda çok fazla detaya girecek, tartışma açacak durumda değilim. Öyle bir niyetim yok ama bu güne kadar özellikle popülizmin attığı her adım aslında ırkçılığı, İslam düşmanlığını, yabancı düşmanlığını körükledi, büyüttü ve şu anda Almanya'da bu seçimlerden sonra gerçekten zorlu bir dönem başladı." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Başbakan Yardımcısı Işık, Angela Merkel'in hükümet kurmak için gayret edeceğini ve bundan önceki seçimlere göre çok daha zor bir dönemi yaşayacağını anlatarak, "Bir tarafta ensesinde bir ırkçı parti var, diğer tarafta koalisyon kurmak için çok yoğunmüzakere yürütmesi gereken, birbirinden farklı düşünen bir parti var ama Sayın Merkel için ve özellikle Alman siyaseti için çok daha kritik bir süreç var. Bugün artık İslam, Avrupa'nın bir parçasıdır, kim ne derse desin.İslam Avrupa'nın ayrılamaz bir parçasıdır. Dolayısıyla İslam'a yönelik her tehdit aslında Avrupa'nın güvenliği açısından da bir tehdittir. Onun için şu anda başta Sayın Merkel olmak üzere Avrupalı siyasetçilerin tarihi bir kararı verip, dirayetle uygulamaları gereken bir dönemi yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

Taklitlerin aslını güçlendirdiğini bildiren Işık, şöyle devam etti:

"Irkçı parti güçlenmesin diye ırkçı partinin söylemlerine sarılanlar aslında ırkçı partiyi güçlendirdiler. Bunu seçimde gördük. Şimdi Sayın Merkel ya dirayetli davranacak, ırkçılığı güçlendirecek söylemler değil, aksine onlarla kararlı şekilde mücadele edecek ve bunun doğru olduğunu kendi halkına da anlatacak, onları ikna ederekAvrupa'da başta Almanya olmak üzere ırkçılığın yayılmasını engelleyecek bir takım tedbirler alacak, politikalar üretecek ya da ırkçı partinin veya ırkçıların söylemlerinin esiri olacak. Tercih kendisinin. Biz ırkçılıkla yabancı düşmanlığıyla islamafobiylesamimi, kararlı ve bütün dünyayla işbirliği yapan bir anlayışın hakim olmasının sadece Türkiye ve Avrupa'da yaşayan Müslümanlar için değil, aynı zamanda tüm dünya için gerekli olduğunu düşünüyoruz."

Reklam
Reklam

Başbakan Yardımcısı Işık, Almanya'daki bu zor dönemin çok güçlü bir liderlik gerektirdiğini, bu liderlik ve cesaretin gösterilmesi durumunda sorunun da çözülebileceğine inandığını belirtti.

Işık, IKBY'deki gayrimeşru referanduma değinerek, "Oradakiler bizim kardeşlerimiz. Bin yıldır birlikte yaşıyoruz. Acıları acımız, sevinçleri sevincimiz. Oradaki halkın refahı ve mutluluğu için de elimizden gelen bütün desteği verdik, veriyoruz ama bölgeye yönelik büyük planda farklı senaryoları hayata geçirmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmek, en basit tabiriyle basiretsizliktir, feraset yoksunluğudur." dedi.

Bu referandumun bir bedeli olacağına işaret eden Işık, "Kuzey Irak'ın yaptığı resmen kendini ateşe atmaktır. Şimdi bunun bir bedeli olacak,o bedeli kim çekecek, kim ödeyecek? Başta Kuzey Irak halkı ödeyecek. Sonra bölgedeki tüm ülkeler ödeyecek. Herkesin kaybettiği bir formülü biz nasıl olur da kabullenebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye savunma ve güvenliğine daha fazla yoğunlaşmak durumunda"

Reklam
Reklam

Meselenin sadece Kuzey Irak meselesi olmadığını, şimdi özellikle Rakka operasyonu bahanesiyle oradaki Kürtlere de büyük zulüm yapan terör örgütü PYD/YPG'nin en gelişmiş silahlarla donatıldığını aktaran Işık, "Bunun ne kadar yanlış olduğunu defalarca anlattık. 'Efendim toplayacağız.' Nerede toplayacaksınız? Kolay mı o kadar silahı toplamak. Bölgede büyük devletler kendi planlarını adım adım hayata geçiriyor. Dolayısıyla böyle bir durumda Türkiye'nin gerekli tedbirleri alması kaçınılmaz. Onun için Türkiye savunma ve güvenliğine daha fazla yoğunlaşmak durumunda." diye konuştu. Işık, bölgedeki risklere karşı Türkiye'nin güvenliğini sağlamak ve Türkiye'nin milli çıkarlarını korumak için pek çok adımı attıklarını ve atmaya da devam ettiklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Bunun tabi getirdiği birtakım ihtiyaçlar var. Onun için 2018 bütçesinde savunma ve güvenlik harcamalarımızı arttırmak durumundayız. Kaldı ki sadece Türkiye arttırmıyor. Tüm NATO üyesi ülkeler savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda. Bir taraftan Rusya'nın özellikle Baltıklar üzerinde uyguladığı baskı, bir tarafta genel olarak dünyanın içerisinde bulunduğu konjonktür tüm ülkelerin savunma harcamalarını arttırma ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu açıdan da inşallah bunların hiçbirine gerek kalmaz ama biz tedbiri almak durumundayız. Biz savaş istemeyiz, silaha para yatırmak da aslında çok istemeyiz ama bu bölgede eğer barış istiyorsak her an güvenliğimizi sağlayacak tedbirleri almak zorundayız. Bunun için 2018 bütçesinde savunma ve güvenlik harcamasının artacağını biliyoruz. Ama Allah'a şükürler olsun ki Türkiye'nin gücü ve kuvveti yerinde. Elbette fedakarlık yapmak durumundayız ama fedakarlığımızın boşuna olmadığını da bilmenizi isteriz."

Reklam
Reklam