Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gündeme gelen idam talebine ilişkin olarak, "Türk adaleti hesap soracak. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. İdam bir sefer ölümdür ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için" dedi.
Başbakan, Diyarbakır'daki bombalı saldırıyı gerçekleştiren PKK'yı kınarken, "PKK'nın Kürt sorunu diye bir sorunu yok. Olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu var" ifadesini kullandı.
"15 Temmuz sabahı dostlarımız şaşkın, beklemiyorlardı. Birbirlerini kutlarken bir şaşkınlık. Başladılar, darbeyi kınama yerine, darbecilerin nerede hata yaptıklarını anlatmaya başladılar" diyen Yıldırım, "Sonunda da bir dahaki sefer darbede başarısız olmamak için '10 altın kural' açıkladılar. 10 değil, 100 bin kuralınız olsa da millet var karşınızda. Yağma yok, FETÖ gelecek hesap verecek. Şehitlerimizin kanını döken herkesten hesap sorulacak" diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimindeki yayınlarından dolayı medya kurumlarına teşekkür ederek, "Türkiye'nin geleceğinin aydınlanmasında büyük emek gösterdiler. Bütün yazılı, görsel medya kuruluşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum" dedi.
AKP'nin kuruluşundan itibaren yaşanan zorlukları anlatan Başbakan Yıldırım, "Şer odakları, vesayet odakları hiç pes etmedi. 'Bu partiyi kapatalım iş bitsin' dediler. Oradan da yırttık" diye konuştu.
Binali Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Bugün grup toplantımızı şereflendiren hanımefendilere, gençlerimize, bütün misafirlerimize "hoş gelsiniz, sefa getirdiniz" diyoruz. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını cenab-ı mevlamdan niyaz ediyoruz.
Konuşmamın başında kan döken terör örgütlerini bir kez daha lanetliyorum. Dün PKK tarafından şehit edilen şehitlerimiz, önceki gün Şırnak'ta şet oan Naci Adıyaman kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bütün teşkilatlarımıza, özellikle de Şırnak teşkilatımızın başı sağ olsun.
"PKK'nın Kürt sorunu diye bir sorunu yok"
Değerli kardeşlerim, dün Diyarbakır'da trafik denetleme görevini yapan polis kardeşlerimize, memurlarımıza bir bomba yüklü kamyonla saldırdılar. Saldırıda polislerimiz şehit oldu, sivil vatandaşlarımız hayatını kaybetti. İki sözünün biri bölge insanının sorunları bizim sorunlarımız diyen PKK terör örgütü ve onun uzantıları bir kez daha kan dökmekten geri durmadılar. Şjunu açıklıkla ifade etmek istiyorum; PKK'nın Kürt sorunu diye bir sorunu yok. Olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu var. Bizim görevimiz de değerli kardeşlerim, bu sorunu ortadan kaldırmak. Bu eli kanlı terör örgütünü aramızdan uzaklaştırmak. Bölgenin sorununu bölgenin insanıyla halletmek. Aracıya tefeye ihtiyaç yok, bunlar ne yerli ne milli. Bunların üst aklı dışarıda. Aynen FETÖ terör örgütü gibi. Bunların ikisi de yukarıda birleşiyor. Biri sağ eliyle biri sol eliyle oynatıyor ama akıl aynı akıl. Milletimiz bunu iyice bilmelidir, oyunun adını doğru koymamız lazım. Burada Türkiye'nin geleceği yok, kardeşliğş yok, burada ülkemizin toprak bütünlüğü yok, üniter devlet yapımız yok, tey bayrak, tek devlet, tek millet prensibi yok. Ne var? Irak'tan Suriye'den Türkiye'den toprak kopararak bölgeyi istikrarsızlaştırmak var. Gerek 15 Temmuz'dan önce gerek 15 Temmuz'dan sonra bu terör örgütleri bir araya geldiler, "Bu süreci nasıl hızlandırırız, Türkiye'de iç karışıklığı nasıl hızlandırırız" diye plan yaptılar. 15 Temmuz oldu, 15 Temmuz öncesi her şeyi mükemmel bir şekilde yaptıklarını, artık bu işin dönüşü olmadığına karar verdiler. Plan, Tayyip Erdoğan'ı halletmek, insanları birbirine düşürmek, iç karışıklığı körüklemek. Daha sonra da kurtarıcı gibi gelip, birilerinin yanında yer alarak o kardeş kavgasını artık sonu gelmez bir duruma dönüştürmek, hesap buydu. Ama 15 Temmuz gecesi onların hesabının üzerinde bir hesap olduğunu hesap edemediler. O hesap Hakk'ın hesabı, halkın hesabıdır. 15 Temmuz milletle onların seçtiği hükümetin ne kadar beraber olduğunu, ne kadar kenetlendiğini bir kez daha dünyaya gösterdi.
"İdam bir sefer ölümdür, ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için"
15 Temmuz sabahı dostlarımız şaşkın, beklemiyorlardı. Birbirlerini kutlarken bir şaşkınlık. Başladılar, darbeyi kınama yerine, darbecilerin nerede hata yaptıklarını anlatmaya başladılar. Sonunda da bir dahaki sefer darbede başarısız olmamak için '10 altın kural' açıkladılar. 10 değil, 100 bin kuralınız olsa da millet var karşınızda. Yağma yok, FETÖ gelecek hesap verecek. Şehitlerimizin kanını döken herkesten hesap sorulacak. Hesabı sorarken intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz, Türk adaleti hesap soracak. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. İdam bir sefer ölümdür ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için.
FETÖ darbe girişiminden sonra kanlı yüzünü gösteren PKK terör örgütü başındaki baronlar bu kanın hesabını verecekler. Türkiye düşmanlarının kurdukları her türlü tezgah bozulacak. Kiralık ruhlar, katiller en ağır şekilde adalette hesabını vermeye başladılar. Bu ülke için can veren şehitlerin, vatanımızdır, ülkemizdir, ay yıldızlı bayrağımızdır. Şehitlerimizin emanetine gözümüz gibi bakacağız.
Geçtiğimiz hafta yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. AKP Genel Merkezi'nin düzenlediği toplantıda şehit ve gazilerimizi daha yakından tanımak ve onlar için hazırlanan projeleri değerlendirdik. Kahramanlarımızın yakınlarıyla görüşerek değerli düzenlemeleri yaptık. Çankaya Köşkü'nde Türkiye ihracatçılar Meclisi'nin üyelerini kabul ettik. Daha hızlı büyüyen Türkiye için neler yaptık, neler yapacağız bunları konuştuk. İşsizlik ve iş gücüne katılımla ilgili istatistikler yayınlandı. İş gücüne katılım oranı %52.5'le rekor seviyeye ulaştı. 28 milyon vatandaşımız şu anda iş sahibi oldu. Bu şunu gösteriyor. Terör gelmiş, darbe girişimi olmuş, ekonomimiz bundan zerre kadar etkilenmiyor. Ekonomik göstergelerimiz 15 Temmuz öncesinden daha iyi duruma geldi. Merkez Bankamız Nisan ayından beri bir kuruş piyasaya verme ihtiyacı duymadı. Merkez Bankamızın rezervi 126 milyon dolara çıktı. "Türkiyede darbe olacak, ekonomide istikrar bozulacak" diyorlardı ya. Bunların hepsi koca bir yalan. Giren para miktarı, çıkan para miktarından 1 milyon dolar daha fazla. Yatırım yapılacak ülke hala Türkiye. Değerli kardeşlerim, 10 Ağustos akşamı, 27 gün boyunca coşkuyla devam eden demokrasi nöbetlerimizin finalini Beştepe'de Cumhurbaşkanımızın huzurunda gerçekleştirdik. 10 Ağustos'un bizler için ayrı bir önemi var. 2014'te Recep Tayyip Erdoğan doğrudan seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu.
Geçtiğimiz hafta dostlarımızın yurt dışından ziyaretleri ardı ardına devam etti. Katar Cumhurbaşkanı, İran Dışişleri Bakanı ülkemize geldi, darbe konusunda dayanışma duygularını bizzat gelerek ifade ettiler. İstanbul Sanayi Odası bütün üyeleri, 500 civarında sanayicimiz İstanbul'da bir araya gelerek Türk ekonomisine güvenlerini ortaya koydular. Ekonomiyi daha canlandırmak, üretimi artırmak için çok önemli teşvik tedbirlerini hazırladık. Özetlemek gerekirse yatırımcının önünü açacak turkuaz kart. Çek sistemindeki düzenlemeler. İş adamlarımıza ihracatçılarımıza hususi pasaport verilmesi. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) yasalaştı, buna göre artık vatandaş geleceğe yatırım yapacak ve tasarruflarımızı artıracağız. 10 yıl içerisinde vatandaş, devletin de katkısıyla beraber 90 milyar liralık bir tasarruf sağlayacak. Bir anlamda geleceğini garantiye alacak. Paraya erişimi kolaylaştırmak, yatırımları artırmak için Kalkınma Bankası ve EXİMBANK'ın sermayesini güçlendiriyoruz. "Taşınmaz malların rehni kanunu" var, esnaflarımız bina gibi taşınmazlarının yanında ellerinde ne kadar taşınabilir malları varsa teminat olarak gösterecek, krediye erişim kolaylaşacak. Yıllardan beri konuşuluyor, ümit ederim ki en kısa zamanda yasalaşırız, KOMİlerimiz rahat bir nefes alır.
"Medya, Türkiye'nin geleceğinin aydınlanmasında büyük emek gösterdi"
Kurumlar vergisinde önemli reformlar yapıyoruz. İş adamlarımıza sesleniyorum, Türkiye için üretmeye, Türkiye'ye güvenmeye devam edin. Önünüzdeki engelleri tek tek kaldırıyoruz.
Geçen hafta tüm medya organlarının temsilcileriye bir araya geldik. Şu hakkı teslim etmek lazım, 15 Temmuz'da en büyük görevlerden birini medya yaptı. Ülkenin birliği, beraberliği için çok büyük canlarını ortaya koydular ve darbecilere direndiler. Türkiye'nin geleceğinin aydınlanmasında büyük emek gösterdiler. Bütün yazılı, görsel medya kuruluşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Tabii en büyük teşekkür, o karanlık gecede gazi meclisi aydınlatan milletvekillerimizedir. Bombaların altında "Egemenlik kayıtsız şartsız milletimizdir" diye bağıran partilerimizin milletvekillerine teşekkür ediyorum.
"AK Parti'yi kapatalım, dediler, ama biz oradan da yırttık"
111. AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantımızı yaptık. 15 yıllık demokrasi yolcuğumuzun sergisini açtık. Pazar günü partimizin 15. yıl dönümü programını gerçekleştirdik. Genel merkezimizde sade bir anma toplantısıyla 15. yıl dönümümüzde bütün kurucu kadrolarımızı bir araya getirdik. Kurucu ilkelerimizi yeniden hatırladık, gelecekte ülkemize yapacaklarımızı o gün o meydanda paylaştık. Kuruluş yıl dönümümüzde bir kez daha gördük ki, ilk günkü kadar heyecanımız, azmimiz, kararlılığımız var. Hamd olsun, geride bıraktığımız 15 yılda Türkiye'ye olan sevdamız azalmadı, artmaya devam etti. Ülkemize sadece eserler kazandırmadık, canlar verdik, kanımızı verdik. Gerekirse vermeye devam edeceğiz. 15 yıl boyunca bir yandan Türkiye'yi kalkınma yarışında ön saflara taşıdık, yanı sıra da hem hizmet yaptık, icraat yaptık, büyük eserler kazandırdık, bir yandan da vesayet odaklarıyla mücadele ettik. O kadar her şey güllük gülistanlık değildi. 2002 seçimlerinde "tek başına, iş başına" diye vatandaşa seslendik, vatandaş da sesimize kulak verdi AKP'yi iktidara getirdi.
Geldik, "Bismillah" dedik, oturduk. Birtakım adamlar peydah oldu. "Hayrola?" "Biz sizin ortaklarınızız" dediler. Bizde ortak olmaz! Birini def ediyoruz, biri geliyor. Bu ne biçim iş kardeşim, sizinle mi uğraşacağız millete hizmet mi edeceğiz. Baktık laf anlamıyorlar, biz de gereğini yaptık. Bir icat çıkardılar, bizim memlekette buna tilki fıstığı derler. Hiç olmayan bir şey, dünyada eşi benzeri olmayan bir iş. Lan, 1924'ten beri Cumhurbaşkanı seçiyor meclis, bir şey yok. Ne olacak? 367. Ben sana 367'yi gösterdim. Vatandaşlarımız gereğini düşündü, o zaman dedi ki "Ben bu işi alıyorum, kendim yapacağım" Yaptı mı? Yaptığı işi bitirdi. Tabii bunlar durmuyor. Şer odakları, vesayet odakları pes etmiyor. Bu partiyi kapatalım iş bitsin dediler. Oradan da yırttık.
Her seferinde güçlenerek çıktık. Biz sırtımızı vesayet odaklarına değil milletimize dayadık. O da güzel.
O da bitti, ondan sonra dedik "Tamam, her şeyi hallettik. İşimize daha çok zaman ayıracağız" Bu sefer baktık yargı tarafında hareket başladı. Neyse, orada da bir vesayet doğdu. Onu da ortadan kaldıralım diye bu sefer yargı reformunu gündeme getirdik. Hatırlayın HSYK'nın yeniden yapılandırılması. Milletin önüne götürdük, millet de yol verdi. Milletimiz "Hadi yine geldiniz, sürekli sizinle uğraşamam bir daha gelmeyin" dediler. Yargı vesayetini bitirdik zannediyoruz, tatarı gitti beteri geldi. Bu sefer de bu FETÖ'nün adamları diğer vesayet odaklarını aradan çıkarınca bunlar kafalarını kaldırdılar. "Biz de buradayız" dediler. Siz buradaysanız biz de buradayız. Sonra MİT operasyonu, Gezi operasyonu, 17-25 Aralık, sonra yeni bir iş çıktı bize. Bu sefer bu FETO terör örgütüyle artık mücadele kaçınılmaz hale geldi. Bu mücadeleyi en kararlı şekilde 17 Aralık ile birlikte dile getiren ve bu tehlikeye dikkat çeken Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Daha çok çalışacağız. Ondan sonra sürprizlerimiz de olacak inşallah. Hepinize tekrar hoşgeldiniz diyorum. Sağolun, Allah'a emanet olun.