İSTANBUL (İHA) - 'Tayyip'i Anlamak' kitabının yazarı Süreyya Özyurtkan, "Sayın Başbakan Durkheim felsefesini biliyor. Onun büyük bir filozof olduğuna inanıyorum" dedi. Erdoğan'ı, halkın dertlerini yüklenmesiyle Hz. Ömer'e benzeten Özyurtkan, onun tüm Türkiye için bir lütuf olduğunu söyledi.
'Tayyip'i Anlamak' kitabının yazarı Süreyya Özyurtkan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı anlattığı kitabıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan'ın çocukken, spor yaparken, askerlik ve siyasi hayatına dair fotoğraflarına ve Erdoğan hakkında çıkan gazete haberlerinin kupürlerine kitabında yer veren araştırmacı-yazar Özyurtkan, kitabı hazırlamasındaki nedenleri sıralayarak, "Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın hayatını uzun süreden beri izledik. İstedik ki bağımsızlık davasında mücadele veren Erdoğan'ın siyasi hayatından bir kesit anlatmak için bu kitabı düzenledik. Bu kesit 'Tayyip'i Anlamak' olarak karşımıza çıktı. Çok kısa sürede bir lider olarak ortaya çıkan Sayın Erdoğan, adeta mağdurların koruyucusu, hamisi haline gelmiştir. Çok açık yüreklilikle söylediği bir söz vardır; 'Simit sattım, su sattım' diye. Bunu söyleyen bir kişi bundan onur duyuyor. Mağdurların dertlerine devamlı deva olmak için ortaya çıkan bir kişi. Gerek politik hayatında gerek belediye başkanlığı gerekse başbakanlığı hayatında tamamıyla mağdurlara hitap eden, herkesin derdine koşan bir kişi olarak gördüğüm için bu kitabı yazdım" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ı, İslam tarihinde adaleti ile bilinen halife Hz. Ömer'e benzeten Özyurtkan, "Hz. Ömer, 'Bir derede bir kuzunun bile kaybolması benden sorulur' demiş. Sayın Başbakan da bu özelliğe sahip olduğu için 70 milyonun dertlerini sırtına yüklemiş durumda" dedi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu 34 yıllık avukat olan Özyurtkan, araştırmalarına başlamasındaki etkenlerle ilgili ise "Başbakan Erdoğan ile dönem dönem bazı toplantılarda karşılaştık. Bu toplantılarda dış görünüş itibariyle kendisini tanıdım. Tabiri caizse medyadan ya da okuduğumuz kitaplardan. Medyada gördükten, kitaplarda okuduktan sonra Tayyip Erdoğan'ı muhakkak inceleme ihtiyacı hissettim. Sayın Başbakan'ın medyada çıkan kitaplarını da inceledim, hepsinin hayal olduğunu tespit ettim.
Dedim ki adeta hayatına bir kesit verelim ve onu bir gerçeklerle yüzleştirelim" ifadelerini kullandı.
"O, TÜM TÜRKİYE İÇİN BİR LÜTUF" AK Parti'ye kayıtlı üye olmadığı halde Başbakan Erdoğan'a duyduğu hayranlığı bir kitaba dönüştüren Süreyya Özyurtkan, "Sayın Başbakan bizim Anadolu'ya gelen tabiri caizse bir lütuftur. Onu gördüğüm için AK Partili olmamama rağmen AK Parti'deki bir liderin lider olarak vasıflarını da tespit ettiğim için onun hakkında kitap yazmayı uygun buldum" şeklinde konuştu.
Kitapla ilgili ipuçları veren Özyurtkan, Başbakan Erdoğan'ın Atatürk'ün ardından 50 yıllık dönemde gelen 3 önemli isimden biri olduğunu söyledi. Erdoğan'ın 70 milyonun yükünü sırtına almış bir başbakan olduğunu belirten Özyurtkan, "Vergilerimizi öderken kimse bizim cinsiyetimizi ya da görüşümüzü sormuyor, ama paramızı alıyorlar. Başbakan 24 saat çalışan bir kişi olarak Türkiye'yi sırtına yüklenip muasır medeniyetler seviyesine çıkarmayı düşünen bir kişidir. Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal Atatürk dönemini hariç tuttuğumuz zaman 50 yıllık dönemde Türkiye'de 3 kişi vardır. Birincisi rahmetli Adnan Menderes'tir, biz ona 'demokrasi şehidi' diyoruz. İkincisi rahmetli Turgut Özal ve zamanımızda da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bugün iktidarda bulunması bir lütuftur" diye konuştu.
"ÖLÜYE SES İŞİTTİREMEDİĞİNİZ GİBİ PEŞİN HÜKÜMLÜLERE DE BİR ŞEY ANLATAMAZSINIZ" Kitabının bürokratlara, medyaya, entelektüellere, aydınlara ve tüm Türkiye'ye hitap ettiğini ifade eden Özyurtkan, peşin hükümlülerin de bu kitaptan istifade edeceğini belirterek şöyle devam etti:
"Biliyorsunuz bizim konumuz peşin hükümlüler olmamakla beraber onlar dahi bu hedefin içinde bulunmaktadır. Ölüye ses işittiremediğiniz gibi peşin hükümlülere de bir şey anlatamazsınız. Sayın Başbakan 'Artık Meclis yolu açıldı' diye medyada çıkmıştı. O zaman demiştik ki 'Adalet yerini buldu'. 'Türkiye'de demokratik düzen içerisinde siyasi haklar dağıtılırken herkes adalet, hakkaniyet içerisinde sonuca gidebilecektir ve haklarını alacaktır' demiştik. O zaman piyasada bir sürü kaset, kitap ortaya çıktı. Biz onları tenkit ederek dedi ki 'Türkiye'de bir kişi ortaya çıkıyorsa o kişinin özelliklerini göz önünde bulundurmamız lazım'. Ama bizim aydınlarımız tamamıyla tek taraflı davranarak hedef saptırmaya gitti. Bağımsız, muasır medeniyetler seviyesinde hizmet veren, özellikle Ortadoğu'da, Balkanlar'da bulunan insanlara, Kafkaslar'da bulunan insanlara ve Avrupa'ya hitap eden, görüşmelerde başı devamlı dik duran bir Türk Başbakanı olarak temsil etsin istedik. Ben 50 yıl içerisinde bunları yapan Sayın Başbakanımızı görüyorum. Onun hedefi de budur."
Özyurtkan, Başbakan Erdoğan'ın gelişi ile birlikte yıllardır Türkiye'de bulunan bürokrasinin 'hantal' kadrosunun da ortadan kalktığını söyledi. 2003 Mayıs ayında çıkan "Bor ve Toryum Madenleri Dosyası" kitabının da yazarı olan avukat Özyurtkan, yeraltı zenginliklerinin kullanımı konusuna da değinerek, "Yıllardır bizim elimizden yeraltı zenginliklerimizi aldılar. Yeraltı zenginliklerinin başında bor ve toryum madeni gelir. Bor ve toryum konusunda hazırladığım raporları üst düzey yetkililere sundum. Raporu gören Başbakan Erdoğan, Türkiye'de ilk defa bor enstiteuğunu tespit ettim. Dedim ki adeta hayatına bir kesit vereüsünü kurdu. BORAM (Bor Uygulama ve Araştırma Merkezi) da deniyor. Bor ve toryum dünyada bilinen bir madendir. Bunları da ortaya çıkaran Başbakanımdır" dedi.
"BAŞBAKANIMIZ, BÜYÜK BİR FİLOZOF" Başbakan Erdoğan'ı Türk halkı için bir 'lütuf' olarak nitelendiren Özyurtkan, Erdoğan'ın lider kişiliğinin yanı sıra bir 'filozof' olduğunu da söyledi. Özyurtkan, "Mustafa Kemal Atatürk, Emile Durkheim felsefesini çok iyi biliyordu. Aynı felsefeyi okuyan Sayın Başbakan'dır, o da Durkheim felsefesini biliyor. Felsefeyi bilen kişiler, yönetici olurlar, lider olurlar. Bu bakımdan özellikle Filozofça Konuşmalar kitabını okuduğuna ve büyük bir filozof olduğuna inanıyorum. Mükemmeldir. Filozoftan kastım
alışılagelmiş kişinin dışındadır" diye konuştu.
Durkheim, bilgi anlayışında toplumun görüşünü örnek alıyor. Durkheim, bireysel çıkarlara karşı, topluluk bilincini, dayanışmayı ve toplumsal duyguları savunuyor. Durkheim için, bireyler arasındaki sosyal etkileşim çok önemlidir ve liberalizm, bu etkileşimi engelleyen bir akımdır.
Erdoğan'ın sanatçı yönünün de olduğunu belirten Özyurtkan, "Onun sanatçı bir ruhu da var. Örneğin Bali Adası'na gittiği zaman oturmuş Bali Adası'nın enstrümanını kullanmıştır. Çocukları çok sever. Bilinçli duygusallığı vardır, yoksa hiçbir şekilde vatandaşına karşı art niyeti olmamıştır. Devamlı kapılarını açık tutmuştur. Böyle bir başbakan geldi mi Türkiye'ye?" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan'ın vatandaşlarına karşı tutumundan etkilendiğinin altını çizen Süreyya Özyurtkan, "Kuş gribinden Kars'ta bir vatandaşın çocukları öldüğü zaman Sayın Başbakan'a telefon edildi. Başbakan telefona cevap veriyor, hangi başbakan çıkıp da telefonla o kişiyi aradı? İşte bu vatandaşın başbakanı sevmesi, başbakanın da vatandaşı sevmesinin sonucudur. Çocukları çok sever ve nasihat eder ve herkesin okumasını, gerek teknoloji gerek kültürel gerek siyasi bakımdan ülkenin gelişmesini isteyen bir başbakan" şeklinde konuştu.
Başbakanın gerek Neyzen Tevfik gerekse Şeyh Galip stilinde olduğunu söyleyen Özyurtkan, Erdoğan'ın bu stilleri cımbızla çeker gibi kullanmasını bilen mükemmel bir insan olduğunu kaydetti. Özyurtkan, Başbakan Erdoğan'ın zaman zaman sinirlenmesinin nedenlerini ise şöyle açıkladı:
"Başbakan dolu bir insan. Allah insanlara akıl verdi, araştır dedi, öğüt al dedi. Karşındaki insan aklını kullanmazsa, öğüt kabul etmezse, araştırmazsa Sayın Başbakanım ne yapsın? Ya da herkes görevini yapsa. Sayın Başbakanım 20 saat çalışıyorsa, çevresindekilerin 24 saat çalışması lazım. Bunları hiç kimse yaptı mı? O zaman da başbakanım sinirlenir. Görev bilinci olan kişilerin görevde bulunması lazım. Siz 5 yıl diye gelmediniz, siz Türkiye'yi omzunuza aldınız. Bu bilinçle siz görevinizi yapacaksınız.
Oraya gidenler maaş için değil, hizmet için gitti. Hizmette sınır, zaman olmaz. Başbakanım hizmette zaman ve sınır olmadığını bilen bir lider. O bakımdan sinirleniyor."
'Tayyip'i Anlamak' kitabının geceli gündüzlü 2 aylık çalışmanın sonucunda çıktığını belirten Özyurtkan, "Bunu hazırlayana kadar ben de Tayyip'i anlayamamıştım. Ama araştırmalarım sonunda ben bunu gizlemeyeyim, vatandaşlarım da okusun istedim, o yüzden kaleme aldım" dedi.
Özyurtkan, ayrıca kapağında Erdoğan'ın güldüğü, çınar ağacı ve Türk bayrağının bulunduğu Türkiye haritasından oluşan kitabı Başbakan Erdoğan'a gönderdiğini, Başbakan Erdoğan'ın da kapağı gördüğünde gülümseyeceğini söyledi.
1991 yılında Süleyman Demirel'in başbakanlığı döneminde Vakıflardan Sorumlu Devlet Bakanı Danışmanı olarak Başbakanlık'ta çalışan Özyurtkan'ın, 'Tayyip'i Anlamak' kitabının yanı sıra, Meşhur Matematikçi Gelenbevi İsmail Efendi, Bor ve Toryum Madenleri Dosyası, Patrikhane Dosyası, Müslüman Türk Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Ortadoğu Projesi ve Psikolojik Savaş ve Yahuda Gerçeği ve Tahrifattan Hakikate isimli kitapları da bulunuyor.