'Anneni neden üzüyorsun, anneni neden ağlatıyorsun' dedim. Hasan da 'Sen karışma' dedi. Bunun üzerine üst kata çıktım, sehpanın üzerinde ahşap saplı çekici gördüm. Çekici alarak alt kata indim, herhangi bir söylemde bulunmadan çekiçle kafasına 4-5 defa vurdum. İlk vurmuş olduğum çekiç darbesinde herhangi bir tepki ve karşılık vermedi. Kendisine duyduğum sinirden dolayı tekrar çekiçle vurdum. Çekici aldığım yere bıraktım ve kahvenin kapı iç kısmındaki anahtarı aldım, kahveyi dışarıdan kilitleyerek uzaklaştım. Anahtarı da hatırlamadığım boş bir araziye attım" dedi.
Olay, 4 Ocak'ta Çankaya ilçesi Göktürk Mahallesi Seyran Caddesi'nde meydana geldi. Hasan Hüseyin Akkuş, caddedeki kıraathanenin alt katında kanepenin üzerinde hareketsiz bulundu. İhbarla bölgeye gelen polis ve sağlık ekipleri, Akkuş'un hayatını kaybettiğini tespit etti. Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar oluşan Akkuş'un öldürüldüğü şüphesiyle çalışma başlattı. Olayla ilgili gözaltına alınan 5 şüpheliden cinayeti itiraf eden Volkan Aydın ve C.A., gözaltına aldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Volkan Aydın hakkında 'kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 'iş yeri dokunulmazlığını ihlal' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis, C.A. hakkında ise 'kasten öldürmeye azmettirme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 'iş yeri dokunulmazlığını ihlale azmettirme' suçundan da 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. İddianame, Ankara 33'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Volkan Aydın, iddianamedeki ifadesinde; Hasan Hüseyin Akkuş'u 5-6 aydır tanıdığını, samimiyetinin bulunmadığını ve kendisini kahvehanenin işletmecisi olarak bildiğini söyledi. Olay günü saat 15.00 civarında uyandığını ve arkadaşı C.A.'yı aradığını belirten Aydın, "Nerede olduğunu sordum, 'Kahvedeyim' dedi. 'Kumar varsa geleyim' dedim. O da bana 'Gelme, git eve uyu, biz de çıkıyoruz zaten' dedi. Saat 21.30 sıralarında kahveye gittim. Gittiğimde kahvenin kapısı kapalıydı ancak kilitli değildi. Sonra kahvenin alt katının ışıklarının yandığını fark ettim ve alt kata indiğimde Hasan Hüseyin Akkuş, merdivenin alt tarafında kanepenin üzerinde uyuyordu. İlk başta uyandırmaya çalıştım, o da kafasını kaldırır gibi yaptı, 'Uyanmıyorum, sen git' dedi ve tekrar uyumaya başladı. Ben de tekrar Hasan'a dokunarak, 'Anneni neden üzüyorsun, anneni neden ağlatıyorsun' dedim. Hasan da 'Sen karışma' dedi.
Bunun üzerine üst kata çıktım, sehpanın üzerinde ahşap saplı çekici gördüm. Çekici alarak alt kata indim, herhangi bir söylemde bulunmadan çekiçle kafasına 4-5 defa vurdum. İlk vurmuş olduğum çekiç darbesinde herhangi bir tepki ve karşılık vermedi. Kendisine duyduğum sinirden dolayı tekrar çekiçle vurdum. Çekici aldığım yere bıraktım ve kahvenin kapı iç kısmındaki anahtarı aldım, kahveyi dışarıdan kilitleyerek uzaklaştım. Anahtarı da hatırlamadığım boş bir araziye attım" dedi.
C.A. ise Hasan Hüseyin Akkuş'un ailevi nedenlerden evine gitmediğini, kahvehanede yatıp kalktığını anlatarak, ölümüyle bilgisi olmadığını savundu. C.A., olaydan 1 gün önce çıkan tartışmada Akkuş' yumruk atan Volkan Aydın ile de samimiyetinin olmadığını öne sürdü.
Soruşturmayı derinleştiren savcılık, C.A.'nın olaydan birkaç saat önce sanık Aydın ile 188 saniyelik telefon konuşması yaptığını da tespit etti.
(DHA)