Başına gelmek ne demek? Başına gelmek TDK sözlük anlamı nedir?

Atasözleri ve deyimler, belirli durumları çarpıcı bir şekilde ifade eden kalıplaşmış sözlerdir. Birleşik fiiller de yeni bir anlam kazanarak kalıplaşmış bir ifade sunarlar. Ancak bu sözler geçmiş zamanlarda ortaya çıktığı için günümüzde bazılarını anlamak zordur. Bazıları ise ilk duyulduğu andan itibaren anlamını ortaya serer. Kalıplaşmış ifadelerden biri olan Başına gelmek ne demektir? Başına gelmek, TDK sözlük anlamı nedir?

Atasözleri ve deyimler genellikle ortaya çıktığı dönemin popüler inanışlarını ve bilgilerini içeren ifadelerdir. Birleşik fiiller ise belirli kelimelerle birlikte kullanılarak yeni bir anlam sunarlar. Bu fiiller tıpkı atasözleri ve deyimler gibi bazı şeyleri ifade etmeyi kolaylaştırırlar. Bu sözlerden biri olan Başına gelmek, TDK sözlükte ne anlama gelir? Başına gelmek ne demek?

Başına gelmek Ne Demek? Başına gelmek TDK sözlük anlamı nedir?

  • Başına gelmek TDK sözlüğe göre 2 farklı anlama sahiptir.

Başına gelmek TDK sözlük anlamı şu şekildedir:

Reklam
Reklam
  1. beklenmedik, şaşırtıcı bir olay veya durumla karşılaşmak
  2. bir görevi üstlenmek, yüklenmek

    Başına gelmek Cümle İçerisinde Kullanımı

    "Onu dinledikten sonra olanaklı olduğunca ilişkimizi gizleyerek Mine'nin başına gelenleri anlatıyorum." - Ahmet Ümit

Başına gelmek ile Kurulan Atasözleri, Deyimler ve Birleşik Fiiller

baş ağır gerek, kulak sağır baş ağrıtmak baş (veya başını) alamamak
baş bağlamak baş bulmak baş (veya başı) çekmek
baş çevirtmek baş dille tartılır baş döndürmek
baş edebilmek baş edememek baş eğmek
baş eldeyken baş etmek baş gelmek
baş göstermek baş göz etmek baş göz olmak
baş kes, yaş kesme baş kesmek baş kırılır (veya yarılır) fes (veya börk) içinde, kol kırılır yen (veya kürk) içinde
baş koşmak baş koymak baş olan boş olmaz
baş ol da istersen soğan başı ol baş olmak baş sağlığı, dünya varlığı
baş sallamak baş tutamamak baş tutmak
baş üstünde tutmak baş üstünde yeri var baş vermek
baş yakmak baş yapmak baş yastığı baş derdini bilmez
baş yemek başa çıkmak başa çıkmak
başa gelen (dert) çekilir başa gelmek başa gelmeyince bilinmez
başa güreşmek başa vermek başı ağrımak
başı bağlanmak başı belada olmak başı belaya girmek (veya uğramak)
başı çatlamak başı dara düşmek başı daralmak
başı darda kalmak başı derde girmek başı dönmek
başı göğe ermek (veya değmek) başı hoş olmamak başı için
başı kazan gibi olmak başı nâra yanmak başı sağ olsuna gitmek
başı sıkılmak (veya sıkışmak) başı sıkıya gelmek başı taşa değmek
başı tutmak başı üstünde yeri olmak başı yastığa düşmek
başı yastık yüzü görmemek başı yerine gelmek başı zapt olunmamak
başım gözüm üstüne başımla beraber başın başı, başın da başı var
başına balta kesilmek (veya olmak) başına bela açmak başına bela almak
başına bela olmak (veya kesilmek) başına bir hâl gelmek başına dünyanın belasını sarmak
başına çalmak başına çalsın! başına çıkarmak
başına çıkmak başına çorap örmek başına dert açmak
başına dert olmak (veya kesilmek) başına devlet (veya talih) kuşu konmak başına dikilmek
başına dikmek başına dolamak başına ekşimek
başına gaile açmak başına geçirmek başına geçmek
başına geçmek başına gelen başmakçıdır başına (...) gelmek
başına güneş geçmek başına iş açmak başına iş çıkarmak
başına iş çıkmak başına kâhya kesilmek başına kakmak (veya kakınç etmek)
başına kalmak başına kan çıkmak başına karalar bağlamak
başına oturmak başına sarmak başına taç etmek
başına taş düşmek (veya yağmak) başına yıkmak başına vur, ağzından lokmasını al
başına vurmak başında beklemek (veya durmak) başında değirmen çevirmek
...-nın başında gelmek (veya yer almak) başında kavak yeli (veya yelleri) esmek başında olmak
başında paralansın başında torbası eksik başından almak
başından aşağı kaynar sular dökülmek başından atmak başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak)
başından geçmek başından kalkmak başından korkmak
başından savmak başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinden eksik etmez başını ağrıtmak
başını alıp gitmek başını ateşlere yakmak başını bağlamak
başını beklemek başını belaya sokmak başını bir yere sokmak
başını bir yere bağlamak başını boş bırakmak başını çatmak
başını çıkarmak başını derde sokmak başını dik tutmak
başını dinlemek başını döndürmek başını duman almak
başını ezmek başını gözünü yarmak başını istemek
başını kaldırmamak (veya kaldıramamak) başını kaşımaya (veya kaşıyacak) vakti olmamak başını koltuğunun altına almak
başını kurtarmak başını nâra yakmak başını ortaya koymak
başını taştan taşa vurmak başını toplamak başını uçurmak
başını vermek başını yakmak başını yemek
başının altında başının altından çıkmak başının çaresine bakmak
başının derdine düşmek başının etini yemek başının gözünün sadakası
başta (veya başında) bulunmak (veya olmak) başta taşımak baştan aşmak
baştan çıkarmak baştan çıkmak baştan kara etmek
baştan kara gitmek
Anahtar Kelimeler: