Başka ana babalar yanmasın

Halit Yozgat’ın annesi Ayşe ile babası İsmail Yozgat suçluların yakalanmasından memnun olduklarını belirtip “Bunların arkasındakiler de bulunup cezalandırılsın” dedi.

İsmail Yozgat, cinayet sırasında kafede olan “Küçük Adolf” lakaplı ajanı da tanıdıklarını söyledi.

ALMANYA’da neo-Naziler tarafından sahibi olduğu internet salonunda katledilen Türk genci Halit Yozgat’nın annesi Ayşe ile babası İsmail Yozgat suçluların yakalanmasından memnun olduklarını belirttiler.

2006 yılında 21 yaşındayken öldürülen Halit’in acısını hâlâ yaşadıklarını belirten aile, “Her gün fotoğrafına bakıp ağlıyoruz” dedi. İsmail Yozgat, cinayet sırasında dükkanda olan Alman basınında “Küçük Adolf” diye anılan Alman istihbarat mensubuyla ilgili de şunları aktardı: “Bu kişi her gelişinde, iki saat kadar internete girerdi. Her gelişinde ben ona Türk çayı ikram ederdim. O gün nedense 15 dakika kalıp çıkıyor anlamıyorum. Olaydan sonra beni 9 saat kadar sorguladılar. Suçluları bizim çevremizden aradılar. Onlara kimseyle bizim düşmanlığmız olmadığını, uyumlu bir aile olduğumuzu söyledik, soruşturma yapanlar bize o zaman pek inanmadılar.”

Reklam
Reklam

Yozgat ailesi Türk merciilerinden de yardım beklediklerini belirtip “Türkiye bizler sahip çıkmalı. Bu canilerin cezalandırılması için bize destek çıkmalı” diye konuştular

Kimseyi inandıramadık

Olayla ilgisi olabilecek kişilerin resimleri arasında bu ajanın da resmi vardı. Hemen tanıdım. Yakalanıp içeri atıldı. Ancak bir gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Bu adam ya biliyor ya görüyor veya organize ediyordu. Alman devletine güveniyorum. Olayı bütün ayrıntılarıyla çözeceklerine inanıyorum. Bu cinayetlerin arkasında kimler varsa hepsi adalet önüne çıkarılmalı” dedi.

Oğlu öldürüldüğünde dünyanın başına yıkıldığını anne Ayşe Yozgat ise şöyle dedi: “Oğlumun neo-Naziler tarafından öldürüldüğünü binlerce kez haykırdık. Başka bir ihtimal asla düşünmedik. Ancak sesimizi duyuramadık. Altı yıldır da uyumuyorum. Onu hiçbir şey getiremez. Biz başka analar babalar ağlamasın, yüreği yanmasın istiyoruz. Katillerin hepsi ceza alsın o zaman rahatlayacağız.”

O evi de onlar mı kundakladı

Reklam
Reklam

2008 yılında Ludwigshafen kentinde bir evde çıkan yangında dördü kadın, beşi çocuk dokuz Türk hayatını kaybetmişti. Ancak soruşturmada bir sonuca varılamamış, ancak sağcı terör de olmadığı belirtilerek dosya kapanmıştı. Şimdi yangının da dönerci cinayetlerinin faillerinin mensubu olduğu “Nasyonal Sosyalist Yeraltı” Grubu tarafından çıkarılmış olabileceği şüphesiyle dosya yeniden açılıyor.

İntihardan 3 saat önce

Alman Bild gazetesi, sekiz Türk, bir Yunan’ı öldüren Neo-Nazi çetesinin iki erkek üyesi Uwe Böhnhardt (34) ve Uwe Mundlos’un (38) intihar etmeden üç saat önce düzenledikleri banka soygununda çekilmiş görüntülerini yayınladı.

Davutoğlu’ndan Neo-Nazi yorumu

RABAT’tan dönüşte gazetecilere konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Almanya’da 2000-2006 yılları arasında 8 Türk’ü öldüren neo-Nazi terör örgütü mensuplarının yakalanmasına ilişkin, “İşlenen cinayetler adi bir cinayet vakası olarak görülemez” dedi ve şöyle devam etti: “Aksine örgütlü bir siyasal çete davası ve devlet içinde de uzantıları olan örgütlü bir yapı olarak görülmesi iktiza eder. Bu da Almanya’yı bu meseleyi çok ciddiye alarak ve sonuna kadar giderek, çözüme kavuşturulması zorunluluğu ile karşı karşıya bırakır. Çünkü Almaya içinde ırkçılık en asli suçlardandır. Eğer bu tür bir şeye müsaade edilirse bunun gelecekteki sonuçları çok olumsuz olur. Almanya toplumu açısından da eminim Almanya hükümeti ve resmi yetkilileri bu işin aydınlığa kavuşturulması için olağanüstü çaba sarf edeceklerdir. Biz de bu meselenin takipçisi olacağız. Artık bu mesele sıradan bir suç niteliğini geçmiştir.”
Claudia Roth: Kurbandan şüphelenmek en büyük skandal

Reklam
Reklam

ALMAN Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, 2000 yılından bu yana 8 Türk ile 1 Yunan’ın öldürülmesi konularında bir iç hesaplaşmadan şüphe edilmiş olmasının ve Anayasayı Koruma Dairesinin bir muhbirinin cinayetlere karışmış olduğu şeklindeki iddiaların, demokratik bir hukuk devleti için bir skandal olduğunu söyledi.

“Soruşturmalarda kurbanların kendilerinden şüphe edilmiş olması en büyük skandal” diyen Roth, Anayasayı Koruma Dairesi adına muhbirlik yaptığı ve cinayetler sırasında olay yerlerinin yakınında bulunduğu iddia edilen kişinin daha sonra görevinden alınmış ve kendisine başka bir yerde yeniden iş verilmiş olduğu şeklindeki iddiaların da araştırılması gerektiğini kaydetti.

Anahtar Kelimeler: