İnsanlar bedenlerinde buldukları kusurları düzeltmek için günümüzde estetik operasyonlara başvurabiliyor. Estetik bağımlılığı düzeyine de ulaşan bu durumun ‘Beden Dismorfik Bozukluk’ olduğunu söyleyen Uzman Dr. Psikiyatrist Emre Tan, “Özellikle akran zorbalığına maruz kalanlar 10 kat daha fazla estetik yaptırıyor. Beden Dismorfik Bozukluk ise, 100 insandan 2’sinde görülebiliyor” dedi.
Sosyal medyanın da estetik kaygılarda artış yarattığını söyleyen Tan, “Teşhirin, göstermenin, dış görünümün içeriğin daha önüne geçtiği bir dönemde yaşıyoruz. Kişinin temel arzusuna yüklenen anlamları kışkırtan, daha öne çıkmasını sağlayan imkanlar yaratıldığında kişi bunu kullanmak istiyor. Estetik bağımlılığı olarak bir hastalık kategorisi yok. Bu bir rahatsızlığın, yanlış davranışların, davranış örüntülerinin sonucu oluyor. Beden Dismorfik Bozukluk, kişinin bir takım mikro düzeydeki bedensel durumlarını beğenmemesi, bunu değiştirmek istemesi ve kendi içindeki mutsuzluğu, keyifsizliği, huzursuzluğu bedenindeki kendi algısındaki çarpıklığa bağlaması sonucunda oluşan bir rahatsızlık” dedi.
Estetik bağımlılığı olarak bir hastalık kategorisinin mevcut olmadığını dile getiren Tan, “Bu bir rahatsızlığın, yanlış davranışların, davranış örüntülerinin sonucu oluyor. Vücut Dismorfik Bozukluğu dediğimiz yani kişinin kendi bedeniyle memnuniyetsiz olduğu küçük bir takım mikro düzeydeki bazı bedensel durumlarını beğenmemesi, bunu değiştirmek istemesi ve kendi içindeki mutsuzluğu, keyifsizliği, huzursuzluğu bedenindeki kendi algısındaki çarpıklığa bağlaması sonucunda oluşan bir rahatsızlık. Kişi kendindeki bu durumu değiştirebilmek için plastik cerrahların, medikal estetik uzmanlarının ya da kozmetik bayilerinin kapısını aşındırıyor. Bu bozukluk her yüz insanın 1 ya da 2’sinde görülebiliyor” dedi.
2017 yılına göre, 2018 verilerinde yüzde 10 oranında estetik operasyonlarda artış olduğunu vurgulayan Psikiyatrist Emre Tan, “Bunların büyük bir kısmı çok ciddi büyük ameliyatlar değil, daha çok dolgu gibi teknikler ancak dünyada bir artış olduğu görülebiliyor. Bunlar yapıldıktan sonra da kişinin huzursuzluğu ve mutsuzluğu geçmiyor” dedi.
Beden Dismorfik Bozukluğa sahip olan kişilerin kendi öz saygısı, beden algısı düşük, kendi yeterliliği eksik, değiştirdiği tarafıyla mutlu olmaya çalışarak çok daha büyük bir hezimete uğradığını ifade eden Tan, şöyle konuştu: “Bunun faili olarak o uzmanı da, çevresini de görebilir. Kızgınlığı ve öfkesi artabilir ama bir nevi ritüelin içine giriyor ve kısır döngünün içine giriyor. Bunu düzeltmek için tekrar o uzmana başvurabiliyor. Maalesef bu durum ülkemizde de çok fazla oranda estetik operasyonlar artıyor. Bu operasyonlar merdiven altı da yapılanlar var. Bu duygulardan yola çıkarak biraz daha kar amacıyla yapılan operasyonlar da var. Bu da hastalığın pekişmesine ve ilerlemesine neden oluyor.”
Hastalığın tedavisinin olduğunu ancak öncelikle kişinin kendisinin hasta olduğunu kabul etmesi gerektiğini söyleyen Tan, “Bu bir akıl hastalığı değil ama Vücut Dismorfik Bozuklukta iç görünün olmadığı durumlar da vardır. Kesinlikle değiştirilemez düşünceleri vardır. Burnu, vücudu, gözü, derisi ya da saçının kesinlikle kötü olduğunu, kendisine yakışmadığını kendini çirkin gösterdiğini düşünür ve zihinsel olarak bunlarla uğraşır. Gün içindeki tüm araştırmaları buna yöneliktir” diye konuştu.
2017’de İngiltere’de çocukluk çağında akran zorbalığına, tacizine, ötekileştirmesine, dışlanmasına maruz kalan çocuklarla yapılan çalışmada, akran zorbalığına maruz kalanların 10-12 kat daha fazla estetik operasyona yöneldiğine dikkat çeken Tan, “Çünkü o kişilerde beden algısı, kendilik algısı düşüyor. Bu travmatik etki, yeterliliğe de kişilik yapısına da çok büyük darbe vuruyor. O darbeyi fiziksel unsurlarla görüyorsa onu kapatmak için estetik operasyonlarla uğraşları çok daha fazla oluyor. Karakter ve kişilik özelliği bunun içinde birinci sırada geliyor. Çevre, ikinci sırada önemli” dedi.
Günümüzde sosyal medyanın da estetik operasyonların artmasında etken olduğunu söyleyen Tan, “Sosyal medya, gösterilme, teşhir, sürekli görüntünün ön planda olduğu durumlar norm değer yaratıyor. ‘Güzel olmalısın, ince olmalısın, şu şekilde olmalısın, makyajını şöyle yapmalısın, beden ölçün böyle olmalı’ gibi şeyler ortaya çıkıyor. Özellikle ergenler ve çocuklar bu etkiye çok maruz kalıyor. Estetik operasyona yönelmeler ergenlik döneminde çok daha fazla. Hem çevresel, hem ekonomik, hem kişiye ruhsal sıkıntı yaratan diğer şartların ortadan kaldırılması tedavide ana unsur oluyor” diye konuştu.
Psikiyatrist Uz. Dr. Emre Tan, bir insanın hasta olup olmadığını değerlendirirken sayıya bakmadıklarını ve içeriğin kendileri için daha önemli olduğunu belirterek, “Kişi bunu hayatının merkezine getirir, estetik yaptırmazsa her şeyin çok kötü olacağını düşünür, huzursuz olur, uykusu bozulur, günlük işlevlerini yapamaz ve zihin algısı sürekli bu konuda çalışır. Dikkatini toparlayamaz, ebeveynliğini, işini yapamaz hala gelirse, hasta diyebiliriz” dedi.
(DHA)