Hakkınızda neler konuşulduğunu, neler düşünüldüğünü sürekli kafanıza takıyorsunuz değil mi? Tüm çevresince kabul edilmeyi, onaylanmayı, sevilmeyi herkes ister; ancak bu pek de mümkün değil. Sevginin olduğu yerde nefretin de bulunduğunu kabul etmeli, insanların sizi sevmek zorunda olmadığına kafa yormalı, olduğunuz gibi görünmek dışında hiçbir şey yapmanıza gerek olmadığına inanmalısınız.
Bazen hepimiz başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü, kendi hakkımızda ne düşündüğümüzden daha ön planda tutuyoruz. Bunun neden böyle olduğunu, neden insanların hakkımızda ne düşündüğünü önemsemememiz gerektiğini ve bunu nasıl başarabileceğimizi inceledik.
Antik zamanlardaki atalarımız, yalnızca hayatta kalmakla ilgileniyordu. Geride bırakılmamak, bir hayvana yem olmamak ve bir gruba ait olmak o dönem için en önemli şeydi. Şimdi de hala aynı şeyle uğraşıyoruz aslında, fakat bu biçim değiştirdi. Önceden hayatta kalabilmek için yalnızlaşmamaya çalışırken, şimdi sosyal kaygılarla bunu yapıyoruz. Yani başkalarının bizim hakkında ne düşündüğünü önemsiyoruz çünkü, yalnız kalmamak, insanlar üzerinde olumsuz etki bırakarak tepkilerini çekmemek istiyoruz.
Fakat bunu abarttığımız zaman ortaya çok büyük bir kişilik sorunu çıkıyor. Abartıp abartmadığınızı nasıl anlayabilirsiniz? Şu belirtiler yardımcı olabilir:
**1. İnsanların sizinle ilgili ne düşündüğü ve ne söylediği hakkında endişeleniyor musunuz?
İyi fikirleriniz olmasına rağmen bunları hayata geçirmekten çekiniyor musunuz?
Geçtiğimiz yıllarda arabalara, kıyafetlere, evlere, mücevherlere ve daha fazlasına ulaşmak için çok para yatırıp fazla çabaladınız mı?
İnsanların onayını almak için uğraşıyor musunuz?
Topluluk içinde konuşmaktan çekiniyor musunuz?
Bu sorulara cevabınız evetse, böyle düşünmeyği bırakmalısınız. Öyleyse şimdi biraz da neden başkalarının hakkınızda düşündüklerinden kaygılanmamak için neler yapmanız gerektiğini konuşalım.
İnsanların düşüncelerine kafayı takmak, temelde sizi yaşamak istediğiniz hayattan ve yapmak istediklerinizden alıkoyar. Kabullenilmek ve sevilmek yukarıda da bahsettiğimiz gibi insan doğasının bir parçası olmasına rağmen bunun hakkında endişelenmek, oldukça sık karşılaşılan bir sorun aslında. Neden başkalarının düşüncelerini o kadar da kafanıza takmamanız gerektiğini 10 maddede açıklayalım:
1. Kendi hayatınızı yaşıyorsunuz, onların hayatını değil!
-Öyleyse sizin hayatınız hakkında konuşmak da onların işi değil...
2. Sizden başka kimse sizin için neyin en doğrusu olduğunu bilemez.
3. Birisi için çok doğru olan şey, bir başkası için çok yanlış olabilir
-Politik görüşler de böyle ortaya çıktı.
4. Bunu ne kadar düşünürseniz hayallerinizden de o kadar uzaklaşırsınız
-Hata yapmayı, yargılanmayı, yanlış bulunmayı göze almadan asla büyük bir girişimde bulunamazsınız.
5. Yaptığınız şeylerin sonucunun yalnızca sizi etkilediğini unutmayın.
6. İnsanların düşünceleri (doğal olarak) değişir.
7. Hayat başkalarının ne düşündüğünü kafaya takmak için çok kısa.
8. Kaygı ekerseniz, başarısızlık biçersiniz.
9. İnsanlar bunu sizin düşündüğünüz kadar düşünmüyor.
10. Kabullenilmesi en zor şey: Herkesi mutlu etmek imkansız!
Kaygılanmayı bırakmanızı sağlamak için yapabileceğiniz en etkili şey, düşünce sisteminizi değiştirmek. Şunları deneyin:
1. İşleri bir perspektife oturtun
İnsanlar başkalarının kendileri hakkında ne kadar az şey düşündüklerini bilseler, onların düşüncelerini çok daha az önemsedikleri söylenir ve bu doğru. Herkes kendisini düşünmekle uğraşmaktan epey yorgun zaten, neden bir de sizi düşünüp dursunlar ki?
2. Düşüncelerinizi sorgulayın
Siz başkaları hakkında ne kadar düşünüyorsunuz? Neden başkalarının düşündüklerini böyle önemsiyorsunuz?
3. Mükemmeliyetçiliği atlatın artık
Sorumluluğunuzda olan her şeyi mükemmel yapmak zorunda değilsiniz, her an mükemmel olmak zorunda değil.
4. Kendinizi tanıyın
Nelerden hoşlanıyorsunuz? Gerçekten ne istiyorsunuz? Kariyeriniz ve ilişkilerinizle ilgili şeyleri kendiniz için mi, birilerini etkilemek için mi yapıyorsunuz?
5. Zayıf olabilirsiniz, zayıf olmaya açık olun
Her an mükemmel, her an güçlü hissetmek zorunda değilsiniz. Yapmanız gereken tek şey, zayıf olmaya da kapıları açık tutmalısınız. Güçlü olmak kadar, zayıf olmak da insanca bir durumdur.
6. Yardım için uzanan elleri kabul edin
Başkalarının yardımına ihtiyacınız olduğunda, yardım istemeye açık olun. Bu, birçok problemi çözecek. Yardım istemek sizi zayıf göstermez.
7. Kendinize dost olun
Mükemmellik ve mükemmelleştirme arzusuyla çırpınıp durmayın. Kendinize sevilmek, beğenilmek uğruna acı çektirmeyin.