İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Adayı Aziz Kocaoğlu, CNN Türk Televizyonu’nda Enver Aysever’in sunduğu “Aykırı Sorular” programına katıldı.Kocaoğlu, Aysever’in AK Parti Adayı Binali Yıldırım’ın metro eleştirilerini hatırlatması üzerine, Üçyol-F.Altay metrosunun tamamlandığını, 25 Mart’ta İlahiyat Fakültesi’ne kadar olan bölümü açacaklarını ve 30 Nisan’da da kalan bölümü devreye alacaklarını hatırlatarak, “Binali Bey laf olsun diye söylüyor. Hızlı trenin açılışını 5 defa ertelediler. Şunu iddia ediyorum. Binali Bey’den daha iyi ekonomi, finans yönetimini, daha iyi iş yapmasını bilirim. Bu konuda son derece iddialıyım. Ama en önemlisi, yaptığım işin hesabını santimine, gramına kadar veririm” diye konuştu.“BİZE İFTİRA YAKIŞMAZ DA YAPIŞMAZ DA”Atatürkçülük, bayrak, laiklik ve cumhuriyet politikası yapmadığını kaydeden Aziz Kocaoğlu şöyle devam etti:“Benim Atatürkçülüğümü, laikliğimi kim tartışacak? Cumhuriyetçiliğimi kim tartışacak? Malumu ilan etmenin bir anlamı yoktur. Zaman kaybıdır. Ben iş yapıyorum, proje konuşuyorum. O zaman muhalefet ne diyecek? İşte ‘namussuz’ demeye, ‘hırsız’ demeye kalktılar, aldılar cevaplarını. Beceriksiz, kadrosu yok diyorlar. Niye beceriksiz oluyorum? Merkezi hükümet İzmir’e 12 yılda 5 milyar 300 milyon TL yatırım yapmış, küçücük İzmir Büyükşehir Belediyesi ise 6 milyar 300 milyon yatırım yapmış. Nasıl beceriksizlik bu? Her insana iftira yakışmaz. Bize de iftira ne yakışır, ne yapışır. Yaşantımız belli, aldığımız verdiğimiz, algımız 10 yıllık belediye başkanlığı sürecinde yapılan işlerde, hiçbir şaibe yok. Rüşvet kimden alınır. Çalışan işçiden mi alınır? Kırsaldaki vatandaştan mı alınır? Rüşvet iş yapan, inşaat yapan, ihaleye giren adamdan alınır. Bunlardan birine ilişkin bir ima da bulunulsa, 10 dakika sonra bütün iş alemi duyar. Zaten davada bütün bilirkişi raporları lehimize geliyor. Dava henüz bitmedi ama bir haysiyeti de kalmadı.”“31’İNDE O DA BİTER”Kocaoğlu, Aysever’in Gezi olayları ve “Vali krizi” konusundaki sorularını ise şöyle yanıtladı:“Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen Gezi eylemlerine iki oğlumla birlikte katıldım. Milletvekillerimiz, Baro Başkanımız ve sendika temsilcileri, hepimiz oraya demokratik haklarını kullanan çocuklara bir şey olmasın diye gittik. Bu arada ben Emniyetin, Valiliğin polislere sivil elbise giydirip, eline sopayı verip, belinde de beylik tabancası ile insanları tahrik edeceğini, insanları yerlerde sürükleyeceğini kestiremedim. Vali Bey devletin valisi değil. Hükümetin Valisi de değil. AKP adayının valisi. Aday 30’unda giderse, o da 31’inde gider diye düşünüyorum. Binali Bey kazansın diye gelmiş. Tapeleri çıktı. Bir Vali, liman yolsuzluğu operasyonunda Emniyet Müdürü’nün elinden telefonu alıp da diğer şube müdürüne ‘savcıyı dinleme, oyala, operasyon yapma’ der mi? Bir vali bunu derse siz o valiye ne dersiniz? Belediye başkanı olarak, o valiye saygı duyar mısınız? Ben duymuyorum. Bergama’da miting yapmak için müracaat ettik. İlçe Seçim Kurulu önce izin veriyor. Sonra diyorlar ki bu ‘İlçe Seçim Kurulu’nun görevi değil, kaymakamlığın görevi’. Kaymakam diyor ki, ‘hayır seçim kurulunun’. Bu boşlukta bizim 26 Şubat’ta yaptığımız müracaatı suya düşürüp aynı gün ve tarihte daha sonra müracaat eden AKP’ye miting için izin veriyorlar. Bunu da vali yapıyor.”“ŞOV YAPMAYI BECEREMİYORUM”İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Adayı Aziz Kocaoğlu, Urla’da yaşanan gerginlik ile ilgili soru üzerine de şunları söyledi:“Öyle bir gerilim yok. Bir gün sonra ben oradaydım, bütün çarşıyı dolaştım. Orada seçim bürolarına da gittik, geçmiş olsun da dedik. Diyarbakır’a neden gittiğimin altında yatan neden budur işte! Kimse kimseyi tanımıyor, kimse kimseyi bilmiyor. Kimse kimsenin hassasiyetlerini öğrenmek istemiyor. Herkes kendine göre bir dünyada yaşıyor. Eğer biz birbirimizi tanırsak, Urla’nın kırmızı çizgilerini orada yaşayan insanlar, Kürt kökenli, Türk kökenli, Çerkez, her kimse bilirse, orada problem çıkmaz. Öbürünün de hassasiyetini Urlalı bilirse problem çıkmaz. Ama Türkiye’de 12 senede AKP iktidarı döneminde toplum ayrıştırıldı, ötekileştirildi. Ben ne AKP iktidarının, ne de dış güçlerin yapacağı barışın kalıcı olduğuna inanmıyorum. Ben 76 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının birbirini tanıyarak, birbirini severek, birbirinin kırmızı çizgilerini, birbirinin geleneklerini göreneklerini bilerek, organik bağ kurulmasıyla kalıcı barışa ulaşılabileceğini düşünüyorum. Diyarbakır’a bunun için gittim; şov için gitmedim. Bir hedef için gittim. Siyasi şov yapmaya ihtiyacım yok. Zaten en beceremediğim iş de o. Şov yapmasını becerebilseydim, çok daha farklı olurdu.”“TARTAN’IN KENDİSİ MESELE”Enver Aysever’in “Konak adayıyla” ilgili sorusuna da net yanıtlar veren Başkan Kocaoğlu, “Sema Hanım, ‘Atatürkçüyüm’ diyenlerden binlerce misli daha Atatürkçüdür, vatanseverdir. Manisa’da işkence gören çocukların davasından bu tarafa kişiliğiyle, tutarlılığıyla, ilericiliğiyle, insan hakları savunuculuğuyla, iki dönem Baro Başkanlığını kazanmasıyla İzmir’de kimsenin karşı çıkmadığı ve karşı çıkmayacağı, herkesin kabullendiği, sevdiği saydığı bir isimdir. Konak’ta Hakan Tartan diye bir mesele yoktur. Hakan Tartan’ın kendisi meseledir. Onu da 30 Mart’ta Konaklı çözecektir. Konak Belediye Başkanı’nın yüzde 50’nin üzerinde, yüzde 60 oyla Sema Pekdaş olma olasılığı, yüzde 99,99’dur” dedi.İZMİRLİ RENCİDE EDİLMEK İSTEMİYORAziz Kocaoğlu’nun çok konuşulan AK Parti İzmir mitingiyle ilgili yorumu ise şöyle oldu:“Mitingin kalabalık olması ayrı bir konudur. Belli kitle partileri bu tür kalabalıkları toplayıp miting yapabilir. Ama İzmir’de bu mitingin yapılması, yoğun bir mitingin yapılması ayrı bir anlam taşımaktadır. Çalışılmış, toparlanmış, Türkiye’nin her tarafından ciddi bir kalabalık getirilmiş. İçlerinde yerlisi de var. AKP nereden baksanız bu seçimde yüzde 25 civarında oy alacak. Yüzde 25 oy ciddi bir oy. Zaten oy verenlerin hepsi gelse, alanı bugünkü kalabalıktan misli misli fazlasını toplar. Önemli olan o değil. Esas problem şu: Siyaset bir tahammül sanatı. İzmirlinin bütün samimiyetimle söylüyorum ne Sayın Başbakanla, ne AKP ile ne de bakanlarla problemi var. İzmirlinin kimseyle problemi yok. İzmirli rencide edilmek istemiyor. ‘Faşist İzmir’ dediniz, en hafifinden ‘Gavur İzmir’ demeyi ima ettiniz, ‘eli yüzü sümüklü çocuk’ dediniz, Binali Bey ‘bu kentin milletvekili olmaktan hicap duyuyorum’ dedi, şimdi geldiniz ‘İzmir AKP’ye muhtaç, İzmir Binali Yıldırım’a muhtaç’ diyorsunuz.. Bu sıfatları bir kente, bir kentliye yükleyip de bu kentten sizi sevmesini bekliyorsanız, bu abesle iştigaldir. İzmirli dayatmalara, abanın altından sopa gösterip de ‘bana oy ver, sana hizmet edeceğim’ söylemlerine inanmaz. ‘Hayır sen hizmet et, ondan sonra düşünürüm’ diyor şimdi İzmirli. ‘Dayatmalara, aba altından sopa göstermelere karşı kendi gücümle kalkınırım, kendi göbeğimi kendim keserim ama özgürlüğüme, yaşam biçimime ve sizin dayatmalarınıza kanmam, inanmam; beni istediğiniz şekilde yönlendiremezsiniz’ diyor.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz