Batı'da Doğulu Olmak adlı kitap Fide Yayınlarından Nisan ayında çıkan yeni kitaplar listesine eklendi.
Kitabın yazarı Mehmet Doğan. Kitap 188 sayfa ve 18 bölümden oluşuyor.
Yazar önsözünde:
"Batı'da Doğulu olmak... Ya da bir arada yaşamak mümkün mü?"
Doğu-Batı ayrımı ne kadar anlamlı? Bu ayrım coğrafik bir ayrım mı? Yoksa bir dünya görüşü mü, yaşam biçimi mi, ezen-ezilen, sömüren-sömürülen bir paradigma mı?
Bu sorulara hangi eksenden bakıyoruz? Doğum yeri Doğu olan acaba ne kadar Doğulu, tersinden sorduğumuzda Batı'da doğan ne kadar Batılı?
Doğulu kalarak Batı'da yaşamak nasıl bir şey? ‘Ne kadar Doğulu' kalarak Batı'da yaşayabilirsiniz? Batı'ya göre "öteki" kimdir? Avrupa'nın batı yakasında ve Almanya özelinde yaşadığım 30 yıllık Avrupa maceram hep bu soruların sağlamasını yapmakla geçti. Gün geldi yaşanmışlıklar karşısında unutmayı, ertelemeyi tercih ettim. Gün geldi değerler, alışkanlıklar ve gelenekselleşmiş duygulardan sıyrılmaya çalıştım. Ama bir insan ömründe tam otuz yıl ne kadar önemliyse, yukarıdaki sorular ve cevaplar da o kadar önemli oldu benim için!" diyor.
Yaklaşık yarım asır önce başlayan Avrupa/Almanya'ya göç süreci, beraberinde yığınla acıyı, sıkıntıyı, fedakârlığı yüklendiği kadar; göz aydınlıklarına, umutlara, yeni bilinçlere de tanıklık ediyordu. Farklı mekanlarda, farklı zamanlarda, farklı koşullarda olsalar da yeryüzüne ayak basmış her insanın vazgeçilmez yazgısı olan yaşama tutunma savaşını göç ederek sürdüren insanlardı bir anlamda Avrupalı Türk göçmenler. Farklıydılar bu yüzden, Batı toplumlarından... Hem marjinal, hem de yabancıydılar çünkü! Uçlardaydılar birçok açıdan ve bu uçlarda oluşun hem cennetini hem de cehennemini idrak edebiliyorlardı yaşamın her karesinde.
Edward Said, şöyle diyordu: "Kişi gerçek bir göçmen ya da sürgün olmasa bile, öyleymiş gibi düşünmesi, her türlü engele rağmen hayal kurup sorgulaması ve merkezi otoritelerden uzaklaşıp daima uçlara çekilmesi mümkündür hâlâ. Bu uçlarda, alışılmış ve rahat olanın ötesine hiçbir zaman geçmemiş kafaların göremediği şeyler görür insan."
Uzun yıllar Avrupa/Almanya'da yaşamış doğulu bir göçmenin kaleme aldığı "Batı'da Doğulu Olmak" kitabı, hayata yerleşik bakanların göremediği birçok konuyu, olguyu, tespiti oldukça sade ve sürükleyici bir anlatımla gözler önüne seriyor. 30 yıl önce Almanya'ya göç eden Mehmet Doğan, bu ülkeyi sadece geçici bir geçim kapısı görmeyip Batı'da bir doğulu olarak yaşamanın varoluşsal sorunlarına kafa yoran, E. Said'in ifadesiyle "her türlü engele rağmen hayal kurup sorgulamayı" sürdüren bir entelektüel.
"Türkiye'den Avrupa'ya göç edenlerin Avrupa'daki varlığı, ilk dönemlerde her ne kadar ekonomik olsa da, Batılı devletler ve toplumlar dolayımında göç ve göçmenlik, "içtenlikle" kabul edilse de süreç içerisinde farklı değerler dünyasının karşı karşıya gelmesi, tarihten devralınan kültürel ve dinsel sorunları gündeme tekrardan getirdi. Sadece Türkiye'den göç edenler değil, hangi ulustan olursa olsun, bütün Müslüman göçmenleri ilgilendiren bir sorunsaldan söz ediyorum." diyen yazar, kitabın genelinde "bir arada yaşamak mümkün mü?" sorusuna da yanıtlar arıyor.
Yazar "30 yıldır Batı gurbetinde yaşayan biri olarak gözlemlerimi yansıtmaya çalışacağım. Babam Avrupa'ya göç eden birinci kuşaktan ve altmış beş yaşında emekli oldu. Ben Avrupa'da yaşıyorum. Avrupa Birliği vatandaşıyım! Oy kullanıyorum. Seçme ve seçilme hakkına sahibim. Üç çocuğum burada doğdu ve üniversite eğitimlerini halen burada sürdürüyor . Muhtemelen onların çocukları da bu ülkede yaşamaya devam edecekler.Yeni vatan, yeni topraklar ve yeni yurdumuz Almanya oldu!
Tıpkı binlerce yıl önce Cebel-i Tarık Boğazı'nı geçen ve muhteşem Endülüs Medeniyetinin kurucusu Tarık bin Ziyad'ın dediği gibi; gemileri yakılan bir topluluğuz artık, geri dönüşümüz imkansız. Önceki vatanımıza geri dönecek gemilerimiz de yok artık, çünkü yaktık kendi ellerimizle gemilerimizi!" benzetmesiyle Avrupa'ya işci göçü ile başlamış dünün vasıfsız fabrikada çalışan misafir işcileri bugün için politikacı, akademisyen, işveren gibi toplumun üst kültür/ekonomik katmanlarını oluşturan milyonlarca bir nufus ve nufuz potansiyelinin yeni durumuna işaret ediyor.."Nazizm yaşandı. Komünizm yaşandı. Kapitalizm yaşandı. Emperyalizm yaşandı. Küreselleşme de yaşanacak. İnsanlık bu vartayı da atlatacak. Ve bir gün, küreselleşmeyle gelen her neyse, o da tarih olacak. Geriye kalan, insanlık değerleri olacak. Ve tarihe ne kattığımız sorulacak. Kötülük tohumları mı? İyilik tohumları mı? Batı'nın bugünden cevabını bulması gereken soru bu. Doğu'nun kendi içindeki uçlarıyla barışmak... İki ucu birbirine bağlamak... Tek çıkış yolu bu." tespitiyle sona eren kitabın, konuyla ilgili yeni açılımlar sağlayacak ipuçları barındırdığını söylemek mümkün.Yazar Batıda Doğulu Olmak kitabını "Anadoludan Avrupaya.. Avrupa Hayali.. Yüzleşme.. Avrupanın Yumuşak Karnı.. Birarada Yaşama Kültürü.. Doğuya Bakış.. Berlin Duvarının Yıkılışı.. Alman Milliyetçiliğiyle Karşılaşma.. Alman Dış Politikasındaki Değişim.. Göçmenler, Entegrasyon, Asimilasyon.. 11 Eylül ve Sonrası.. Euro İslam.. Aynanın Öteki Yüzü.. gibi onsekiz bölümde irdelemiş.