Baydemir'in oğlu Kürtçeyi nasıl reddetti?

Osman Baydemir oğlu Mir Zanyar'ın nasıl Kürtçe konuşmayı kestiğini anlattı

Dün arkadaşının dağa çıkma önerisini nasıl reddettiğini anlatmıştı Osman Baydemir. Bugün de ana dilini ve Türkçeyi nasıl öğrendiğini aktardı Radikal'den Ertuğrul Mavioğlu'na...

[**

**](https://www.mynet.com/bdp-lideri-demirtasa-kurtce-tepkisi-110100546473)

OĞLU KÜRTÇEYİ REDDETTİ

Meğer bir acısı da varmış Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in. Oğlunun okula başlamasıyla birlikte Kürtçeyi reddetmesi onu çok üzmüş. "İki ateş arasında Baydemir" başlıklı söyleşinin ikinci bölümünde Mavioğlu, Baydemir'in bu konudaki hüznünü şu sözlerle aktarıyor:

Reklam
Reklam

"Bir insanın çocuğuna kendi dilini öğretememesi çok acı olmalı. Osman Baydemir, 3.5 yaşına kadar evde sürekli Kürtçe sohbet ettiği oğlu Mîr Zanyar’ın kreşe gitmeye başladıktan sonra bu dili konuşmayı nasıl bir anda reddettiğini yüzü gerilerek anlatıyor. Kürt bir babayla oğlu arasında diyalogların bir anda bıçakla kesilir gibi kopmasının ardında ‘anadil’ hoyratlığının yattığına hiç kuşku yok."

"DAYAK YİYE YİYE TÜRKÇEYİ ÖĞRENDİM"

Baydemir okula başladığında Kürtçe dışında bir dil bilmediğini anlatırken, okul yıllarında yaşadığı unutamadığı anısını da paylaştı:

"Bizim zamanımızda birleştirilmiş sınıf uygulaması vardı. O yüzden ağabeyimle aynı sınıftaydık. Öğretmen ağabeyimi tahtaya kaldırdı. Bir cümle verdi. Cümlenin içinde ‘Muzaffer’ ismi geçiyordu. Ağabeyim cümleyi tahtaya yazarken ‘Muzaffer’de tek ‘f’ kullandı.

Öğretmen ‘Osman gel, sen doğrusunu yaz’ dedi bana. Kalktım, ‘Muzaffer’i iki ‘f’ ile yazdım tahtaya. Öğretmen döndü bana ve ‘Emin’e tokat at’ dedi. ‘Atmam’ dedim. ‘Atacaksın’, ‘Atmam’ derken, öğretmen yüzüme bir tokat attı. Aslında birbirimize sürekli vururduk evde. Ama topluluğun önünde, benden bir yaş bile büyük olsa ağabeyime tokat atmam mümkün değil. Çok ayıp bir şeydir. Derken öğretmen sınıftan Yusuf isimli bir arkadaşımızı çağırdı. ‘Yusuf Osman’a tokat at’ dedi. Yusuf bir yapıştırdı bana hırsla. Öğretmen bu kez bana döndü, ‘Yusuf’a tokat at’ dedi. Ben de durur muyum, Yusuf’a vurdum. Sonra birkaç kez daha tekrarladı öğretmen bunu. Çocukluğumda yaşadığım en onur kırıcı davranışlardan biri olarak hafızamda yer etti o gün. Nihayetinde bilmediğimiz bir dil öğrenmeye çalışıyoruz. Kısacası, ortaokul son sınıfa kadar Türkçeye vakıf olamamanın sıkıntısını çok çektim. Tabiri caizse dayak yiye yiye Türkçeyi öğrendim.

Reklam
Reklam