Baykal, AKP'yi suçladı

ANKARA (ANKA)- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM'nin açılışının 89. yıldönümü dolayısıyla Genel Kurul'da yaptığı konuşmada, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve tutuklanan aydınlara sahip çıktı, AKP iktidarına yönelik suçlamalarda bulundu. Baykal, "Denetimi hem siyaset hem yargı yapacaktır. Yargıyı ve basın, medya kuruluşları gibi siyasal denetim kurumlarını, devlet gücünü kullanarak etkisiz kılmak, yargıyı siyasallaştırmak, yargıda kadrolaşmak, medyayı sindirmek demokratik meşruiyete değil lider hegemonyasına hizmet eder" dedi.

Reklam
Reklam

Baykal, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM'nin açılışının 89. yıldönümü dolayısıyla Genel Kurul'da yaptığı konuşmada, 89 yıldan beri istikrar unsuru olarak varlığını sürdürdüğünü belirterek bu süre zarfında askeri darbelere vurgu yaptı.

Baykal, "Bu dönem içinde iki defa, önce 1960'da 1.5 yıl, sonra 1980'de 3 yıl TBMM'nin askıya alınmış olması, bunu gerçekleştirenlerin en büyük utancı olarak tarihteki yerini almıştır" dedi.

TBMM'nin dünyanın en eski ve en köklü on parlamentosundan biri olduğuna dikkat çeken Baykal şöyle dedi; "TBMM sadece Türkiye'de değil dünyada da en itibarlı, en güvenilir bir barış, istikrar ve meşruiyet kurumu olarak yaşatmak en büyük görevimizdir. TBMM'nin milletimizin şerefini ve onurunu temsil ettiğini hiç bir zaman unutmamalıyız, unutulmasına da izin vermemeliyiz. TBMM bir askeri zaferin eseri değildir; tam tersine, askeri zafer, TBMM'nin eseridir. Bu niteliğiyle de Meclis belki dünyanın tek gazi parlamentosudur. Meclis'ten önce ne bir devlet, ne bir cumhuriyet, ne de bir ordu vardı. Devleti de, cumhuriyeti de, orduyu da TBMM kurmuştur. Ordunun adı, TBMM silahlı kuvvetleridir. Millet meclisi ve onun dayandığı milli irade, bütün siyasi varlığımızın çıkış noktası, yaşam kaynağı olmuştur."
TBMM tarihini anlatan Baykal, bugünlere kolay gelinmediğini altını çizerek, "Basına özgürlük, yargıçlara güvence, üniversitelere özerklik, çalışanlara, işçilere sendika, toplu sözleşme ve grev hakkı TBMM tarafından verilmiştir" dedi

Reklam
Reklam

-TEZKERELER-
Baykal konuşmasında, Meclis'te alınan tarihi kararlara da vurgu yaparak şöyle konuştu:
"TBMM'nin bir diğer tarihi kararı da 1 Mart 2003'deki hükümet tezkeresinin reddedilmesi kararıdır. Bu karar, Türkiye'yi Irak'a yönelik bir askeri harekatın karargahı ve cephesi olmaktan, topraklarını bir yabancı ülke silahlı kuvvetlerinin işgali altına sokma tehlikesinden kurtarmıştır. Türkiye'yi yüzbinlerce müslümanın ölümünden sorumlu bir ülke olmaktan kurtarmıştır. Bugün ABD'nin ' de geldiği bu noktada, TBMM'nin hükümete rağmen nasıl bir ileri görüşlülükle Türkiye'nin ve bölgenin barışına, istikrarına ve uzun dönemli çıkarlarına uygun davrandığı çok daha iyi anlaşılmaktadır."

-LAİKLİK –MÜSLÜMAN VURGUSU-
Deniz Baykal, laiklik ve müslüman vurgusu yaptığı konuşmasında, "Müslüman bir toplumda en geniş din ve ibadet özgürlüğü ile laik bir devlet düzeninin birlikte sürdürülebilmesi pek çok kişinin gözünde Türkiye'yi örnek bir ülke haline getirmektedir. Aslında islamiyet ile laikliğin beraberliği Türkiye'nin modernleşme başarısının temel dayanağıdır. Etnik kimliğimiz ne olursa olsun hepimiz Türk milletinin birer parçası olarak eşitlik ve kardeşlik içinde beraber yaşayacağız" dedi.

Reklam
Reklam

-ERGENEKON TUTUKLULARINI SAVUNDU-
Baykal'da konuşmasında Ergenekon soruşturmasında tutuklanan ve gözaltına alınan aydınlara bir kez sahip çıkarak, milli egemenliğin demokrasiye dönüşebilmesi için gerçekten bağımsız, güçlü bir yargıya ve hukukun üstünlüğü anlayışına ihtiyaç olduğunu savundu.
Baykal şöyle dedi; "İnsan hak ve özgürlüklerinin kağıt üstünde kalmamasına, güçlü ve etkin bir basın ve medya denetimine gereklilik vardır. Yoksa milli egemenlik ve milli irade anlayışı kolayca bir parlamento egemenliğine, parlamento egemenliği de bir parti çoğunluğunun diktasına, parti çoğunluğu da bir liderin keyfi hegemonyasına dönüşebilir. Duvarlarda ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözlerinin yazılı olması gerçekte bir lider hegemonyasının yaşanmakta olduğu gerçeğini maskelemeye yetmez.
Böyle bir durumda da, memleketin dürüst, namuslu insanları, vatansever aydınları, sabaha karşı evleri basılıp neyle suçlandıklarını bile bilmeden aylarca tutuklanabilirler. Herkesin telefonları, bilgisayarları izlenebilir. İnsanlar dizi film senaryoları gibi ucu açık iddianamelerle, gizli tanık ifadeleriyle, işkence altında sağlanan suçlamalarla, sahte haham ifşaatlarıyla emniyette ya da savcılıkta sanıklarla pazarlık yapılarak oluşturulan delillerle yargılanabilirler. Muhalafet eden gazete ve televizyonları susturmak için ekonomik ve mali baskı ve yıldırma yöntemleri acımasızca uygulanabilir."

Reklam
Reklam

-İKTİDARLARIN SEÇİMDEN ÇIKMASI YETMEZ-
29 Mart seçimlerinde birinci parti olarak çıkan AKP iktidarına da gönderme yapan Baykal, iktidarların seçimden çıkmış olmasının demokrasiyi güvence altına alamayacağını söyledi. Baykal, şöyle dedi:
"Denetimi hem siyaset hem yargı yapacaktır. Yargıyı ve basın, medya kuruluşları gibi siyasal denetim kurumlarını, devlet gücünü kullanarak etkisiz kılmak, yargıyı siyasallaştırmak, yargıda kadrolaşmak, medyayı sindirmek demokratik meşruiyete değil lider hegemonyasına hizmet eder. İktidar olanakları ile kendi yakınlarına ihale ayarlamak demokrasilerde yoktur. İktidar olanakları ile devlet bankalarını kullanarak yakınlarına yandaş medya satın almak, demokrasilerde yoktur.Devletin en önemli yönetim birimlerini tarikat, cemaat örgütlenmelerine teslim etmek demokrasilerde yoktur. Polisi, emniyet güçlerini kendi siyasi amaçları için bir yıldırma ve intikam mangası gibi kullanmaya demokrasilerde yer yoktur.Devletin mali yetkilerini şirketlere karşı bir tehdit ve şantaj silahı gibi kullanmaya demokrasilerde yer yoktur." (ANKA)

Reklam
Reklam