Baykal: Namuslu profesörler cezaevinde

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon davası kapsamında toplumun en saygıdeğer insanlarının büyük acılar çekmek üzere gözaltına alındıklarını belirterek, "Mehmet Haberal can derdinde, bu memleketin dürüst, namuslu dekanları, profesörleri cezaevlerinde acı çekiyorlar. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Çok acı bir manzara" dedi.

Askerden Saylan'a ziyaret

CHP lideri Deniz Baykal, partisinin il başkanları ve belediye başkanları toplantısında Ergenekon davasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP olarak başından beri Ergenekon davasının hukuki değil siyasi bir dava olduğuna dair hüküm verdiklerini belirten Baykal, bu davanın içinde hukuki bir dava aramak isteyenlerin giderek hayal kırıklığına uğradığını kaydetti. Bu çevrelerin de giderek Ergenekon davasının siyasal niteliğini görme noktasına, aşamasına geldiğine işaret eden Baykal, davanın uzun süredir devam ettiğini, ortada iki iddianame olduğunu, üçüncü iddianamenin de hazırlandığını kaydetti. Davanın 1 yılı aşkın süredir devam ettiğini, gözaltına almaların devam ettiğini anlatan Baykal, "Bir yandan yargılama, bir yandan iddianame hazırlığı, bir yandan gözaltı almaları, her biri iç içe geçmiş durumda. Karmaşık bir süreç. İddianame ciddi bir olaydır. Başı, sonu, kapsamı bellidir. Kimler, niçin suçlanıyor bellidir. Suçlamanın hukuki dayanakları, maddi temelleri bellidir. Böyle olduğu zaman iddianame olur.

Reklam
Reklam

Bizim burada gördüğümüz bu nitelikte bir iddianame midir? Ne başı belli ne sonu belli. Ne hukuki dayanağı belli, ne maddi olayı belli. Bir haham çıkmış iddia ortaya atmış, o iddialara dayalı olarak MİT Başbakanlık'ı uyarmış. Böyle ciddiyetsiz iş olur mu? Sonradan anlaşılıyor ki işkence altında ifade alınmış. Bu ne biçim iş? Böyle hukuk olur mu, böyle adalet olur mu? Bu şartlar altında gidiyor. Gerçekten üzüntü verici bir tablo" diye konuştu.
Askerden Saylan'a ziyaret
"ÇİÇEK GÖNDEREREK BU GİDİŞ ÖNLENEMEZ" Baykal, Ergenekon davası kapsamındaki son gözaltılara da değinerek, çok acı bir manzara yaşandığını ifade etti. TBMM Başkanı Köksal Toptan, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, ceza profesörü İzzet Ergenç ve TÜSİAD'ın açıklamalarını da örnek gösteren Baykal, gelinen noktada herkesin 'Bu iş yanlış' dediğini söyledi.

Davanın siyasallaştığının artık herkes tarafından kabul edildiğine dikkat çeken CHP lideri Baykal, şunları söyledi:
"Şimdi bu davanın etrafında toplumun en saygıdeğer insanları o nedenle, bu nedenle teker teker büyük acıları çekmek üzere gözaltına alınıyorlar, haksızlıklara maruz bırakılıyorlar. Türkiye de bunu seyrediyor. Şimdi yavaş yavaş insanlar 'Bu kadar da olmaz' demeye başladılar. 'Bu kadar da olmaz' değil, hiç olmaz, hiç. Yanlış sadece falan kişi, filan kişi alındığı için değil ta başından beri yapılan yanlış. Yanlış. Hukukta yok böyle bir şey. Sami Selçuk değerli bir hukukçu. İlk iddianame ortaya çıkınca 'Böyle iddianame ben hayatımda görmedim' dedi. Şimdi yani Türkiye'de Yargıtay Onursal Başkanı'nın böyle söylediği iddianameyle bu memleketin dürüst, namuslu evlatlarına bu acıları çektirmenin kabul edilebilir bir tarafı var mı? Bunu söyledi. Arkasından bütün memleketin hukukçuları konuştular. Barolar Birliği konuştu. 75 Baro Başkanı, içerisinde AK Parti'lisi var, sağcısı, solcusu çıktı ve 'Böyle bir şey olmaz' dedi.

Reklam
Reklam

Askerden Saylan'a ziyaret

Dün gördüm gazetede Sami Selçuk 'Bu Ergenekon davası A'dan Z'ye kadar siyasallaştı' diyor. Evet. CHP baştan beri söylüyor. Şimdi artık A'dan Z'ye kadar siyasallaştığını bu memleketin dürüst, ciddi hukukçuları da söylüyor. Ceza Kanunu'nu hazırlayan profesör, Başbakan'ın belediye başkanlığı döneminde hukuk danışmanlığını yapan ceza profesörü diyor ki 'Yapılanlar uygun değil. Ben olsam öyle yapmazdım' diyor. TÜSİAD bile mahcup mahcup şikayet etme noktasına geliyor. TÜSİAD bile şikayetçi olmaya başlamış. En ihtiyatlı, en hoşgörülü olmaya hazır, en büyük baskılara maruz kalmış bu kuruluşlar bile yavaş yavaş 'Biz de uygun görmüyoruz' deme noktasına geliyorlar. Meclis Başkanı Köksal Toptan 'yanlış' diyor. Bu neyi gösteriyor. Bu yanlış. Ne oldu peki? Yanlış olduğunu söyledi herkes. Ne oldu? Gene o insanlar orada, gene Mehmet Haberal can derdinde, gene bu memleketin dürüst, namuslu dekanları, profesörleri cezaevlerinde acı çekiyorlar. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Çok acı bir manzara. Bu tabloyu inanıyorum ki aydınlığa kavuşturacak tek güç milletin kendisidir. Ne çiçek göndererek ne sempati demeçleri vererek bu gidişi önlemek mümkün değildir. Bu gidişi önleyecek olan milletin iradesidir, milletin kendisidir. Valiler oyuncak olmuş yer yer. Namuslu, dürüst, işini düzgün yapan devletin valileri var. Hepsine saygılar sunuyorum. Ama ne yazık ki çürüme başlamış AK Parti militanları olarak valiler kullanılıyor. Kimsenin sesi çıkmıyor. Hukukta var mı böyle bir şey, adalette var mı böyle bir şey. Bu gidiş iyi bir gidiş mi?"

Reklam
Reklam

TELEFON DİNLEMELERİ
Baykal, bazı hakim ve savcıların telefonlarının dinlenmesine ilişkin mahkeme kararını da eleştirdi. "Bu dönemde adalet kavramı hiç görülmemiş şekilde ayaklar altına alınmış, içi boşaltılmıştır" diyen Baykal, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
"Yargının bağımsızlığından söz etmek mümkün mü? Yargıtay Başkanı feryat ediyor. Yargı bağımsızlığı bugün hedef olmaktan çıkmıştır. Yargı hedeftir, siyasallaştırılmak istenmektedir, her türlü hazırlıklar yapılmaktadır. Maalesef Türkiye'nin adaletin, yargının çok güç günler geçirmekte olduğuna tanık oluyoruz. Telefon dinleme çok yaygın hale gelmiştir. 70 milyonun dinlenmesine imkan sağlayacak bir zemin hazırlanmıştır.

Askerden Saylan'a ziyaret

Şu anda bir kentimizde 25 tane hakim ve savcımız dinlenmektedir. Bu ne demektir; hakim ve savcı niye dinlenir. Herhalde bir şaibesi var. Dinleme neyi ortaya koyar. Dinlemeyi gerektiren bir kuşku verici manzaranın bulunduğunu ortaya koyar. 20 hakim ve savcı bir kentte şaibeli konumdadır. Onlar hakim ve savcılık yapıyorlar ama birilerinin gözünde şüphelilerdir. Bunların dinleme kararını kim aldırmıştır. Kim bunların dinleme kararını aldırmıştır? Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu. Kime bağlıdır? Adalet Bakanı'na bağlıdır. Ne oldu kuvvetler ayrımı, yargı bağımsızlığı? Bunlar gerçekten çok ağır verici manzaralar, üzüntü verici tablolar."

Reklam
Reklam