Baykal, seçim startı verdi

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 2006 yılının seçim yılı olacağını öne sürdü.

AK Parti iktidarının Cumhurbaşkanlığı'nı elde etmesi halinde Cumhuriyet'in kazanımlarının tehlikeye gireceğini iddia eden Baykal, "Bunları önlemek için gayret gösteriyoruz. Bunu yaparken de orduya, darbeye davetiye çıkarmıyoruz. Bir başka kurumdan medet ummuyoruz. Çare millettir halktır, toplumdur, Türkiye'dir" dedi.
Baykal, partisinin 31. Olağan Kurultayı'nda yaptığı yaklaşık 2.5 saatlik konuşmasında, seçim startı verdi. Kurultay bittikten sonra toplanan ilk Merkez Yönetim Kurulu'nun (MYK) CHP'nin seçim çalışmalarını başlatacağı toplantı olacağını söyledi. CHP olarak 2006 yılını seçim yılı olarak gördüklerini ifade eden Baykal, hükümete seslenerek, "Yapmamak senin işin. Yapmazsan sen yapmazsın. Yapmamanın bedelini de sana ödettiririz. Türkiye 2006 yılında seçim olacak varsayımı ile CHP çalışmalarını başlatacak. Türkiye'nin doğrusunu, ihtiyacı olan budur. Aleniyet ve şeffaflık ortada 2006 yılı seçim yılı. Biz toplumu bu anlayış doğrultusunda harekete geçiririz" dedi.

Reklam
Reklam

Bu seçimin Türkiye için tarihi bir seçim olacağını belirten Baykal, artık hiçbir şeyin aynı olmayacağını savundu. Bugünkü iktidarın Cumhurbaşkanlığı'nı elde etmiş olarak Türkiye'yi yönetme olanağı bulması halinde Türkiye'nin büyük tehlikelerle karşı karşıya geleceğini öne süren Baykal, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunları önlemek için gayret gösteriyoruz. Bunu yaparken de orduya, darbeye davetiye çıkarmıyoruz. Bir başka kurumdan medet ummuyoruz. Çare millettir. Kadın erkek insanlarımız, vatandaşlarımızdır, çare halk; çare toplum, çare Türkiye'dir. Bir başkasının kurtaracağı ülkeden kimseye hayır gelmez. Cumhuriyet demokrasiyi doğurdu şimdi artık demokrasi Cumhuriyet'in sahip çıkması gerekir. Şimdi gün o gün. Şimdi gün demokrasinin Cumhuriyet'e sahip çıkacağı gündür. Demokrasinin hayırlı evlat olduğunu kanıtlaması gerekir. Cumhuriyet'e sahip çıktığını, içine sindirdiğinin kanıtı, önümüzdeki ilk seçimde ortaya koyması gerekir. Ben bunun olmaması için hiç kuşku duymuyorum. Türkiye'de insanların ezici çoğunluğu, laik demokratik bir Cumhuriyet içinde yaşamını sürdürmek istiyor. Türkiye'nin geldiği noktayı herkes içine sindirdi. Kimse bizim cumhuriyetin dengesini bozma arayışında değildir."

Reklam
Reklam

Cumhuriyet'e sahip çıkmak gerektiğini topluma anlatmaları halinde, hiç kuşkusuz halkın ayağa kalkışıyla Cumhuriyet'e karşı tüm güçlerin silineceğini ifade eden Baykal, "Bunun yapılması gereken zaman işte bu zamandır. Daha sonra geç olur, sıkıntılı olur" diye konuştu.

80 yıllık kazanımı tehlikeye atmanın hiçbir anlamı olmadığını dile getiren Baykal, bunun bir parti işi olmadığını söyledi. Cumhuriyet'in kendisine sahip çıkacak olanları beklediklerini dile getiren Baykal, "Cumhuriyet, Cumhuriyet dostlarını çağırıyor, 'Elimi uzattım, tutun' diyor. Biz de hep beraber tutacağız, tutmak zorundayız" ifadesini kullandı.
Baykal, halka "Türkiye'yi kurda kuşa yem etmeyin, Türkiye'nin kazanımlarını, Cumhuriyet'in kazanımlarını tehlikeye atmayın" diye seslendi.

AİHM 'TÜRKİYE'YE SUÇSUZ' DEDİ, ANCAK BUNA EN ÇOK TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLER ÜZÜLDÜ

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin üniversiteleri ve yargıyı ele geçirme çabasında olduğunu savunarak, "Üniversiteler, Türkiye'nin geleceğidir. YÖK kavgası ideolojik bir kavgadır. YÖK kavgası, Türkiye'nin geleceği kavgasıdır" dedi.

Reklam
Reklam

Baykal, partisinin 31. Olağan Genel Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, hükümete, "Türkiye'yi rotasından çıkaracak anlayışlara girmeyin. Sakın ha Cumhuriyet'le uğraşmayın. Yaparsanız karşısında bizi bulursunuz. Türkiye'yi bulursunuz karşınızda" diye seslendi.

Bugünkü iktidarın Türkiye'deki Anayasal düzeni saptırmaya hazır bir noktada olduğunu savunan Baykal, hükümetin Türkiye'yi ele geçirmeye çalıştığını öne sürdü. Hükümetin amacının iktidar olma değil bir ideolojik arayışının mevzileşme çalışması olduğunu iddia eden Baykal, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türban kararına da değinerek, şunları kaydetti:

"AİHM, 'Türkiye'ye suçsuz, yaptığı doğrudur' dedi. Buna en çok Türkiye'yi yönetenler üzüldü. Olay zaten buradan başlıyor. Türkiye'yi yönetenler Avrupa'nın Türkiye'yi mahkum etmemesine üzülüyorlar. Açmaz bu. Türkiye'nin çelişkisi bu. Göstermelik bir savunma yaptı hükümet. Tarihin en kısa savunmasını yaptı. O savunmaya rağmen Avrupa 'Türkiye'nin kusuru yok' dedi. Şimdi bu karar Başbakanı çok kızdırdı. Dışişleri Bakanı'nı kızdırdı. Çünkü eşi dava açtı. O güler yüzlü, tatlı dilli Dışişleri Bakanımız birden bire celallendi ve parmaklarını kaldıra kaldıra Avrupa'ya meydan okudu.

Reklam
Reklam

Dışişleri Bakanım sen Türk Askeri'nin başına çuval geçirilirken bu şiddeti bu celali neden göstermedin? Arkasından Başbakan 'Bunların aldığı bu karar doğru değil, bunlar din ulemasına sorulmalıdır' dedi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ın nasıl tehlikeli kafa karışıklı içinde olduğunu göstergesidir. Laik, demokratik bir Cumhuriyet olmanın ne demek olduğunu bilmiyor. çok rahat İslam ulemasına, din ulemasına sorulacağını söylüyor. Bunu sormaya başlarsak bunun gerisi gelmeyecek mi. Arkasından mahkemeye sen kadına mirası eşit vermeyeceğini din ulemasına sor demeyecek misin? Boşanma davasında, hırsızlıkta din ulemasına sorulmasını istemeyecekler mi? Bunun sonu var mı? Hangi din ulamasına soracağız, İran'daki din ulemasına mı soracağız? Türkiye'de kime soracağız? Başbakana mı, Beyaz hocaya mı soracağız? Diyanet İşleri Başkanı'na mı soracağız? Bu ulema dediği nerede? İslamiyet'te ulema diye bir sınıf mı var? Müslümanlık'ta aracı yok. Sadece Kur'an-ı Kerim var ve peygamber var. Peki sen ne arıyorsun Tayyip Erdoğan orada? Çekil sen aradan."

Reklam
Reklam

Siyasetçinin siyasetçiliğini bileceğini ve Allah'ın işine karışmayacağını ifade eden Baykal, AB konusunda da konuştu. Türkiye tam üye olma konumundan çıkarıldığını söyleyen Baykal, "AB üyeliğini aldık diye 17 Aralık'ta bayram yaptılar. Ne bayramı yapıyorsun kardeşim? 3 Ekim'de raporda senin AB'ye girebilmen için Kıbrıs'ta taviz vermelisin, Güney Kıbrıs'ı tanıyacaksın, uçaklarını, gemilerini Türk limanlarında kabul edeceksin. Bunları yaptığın zaman tam üyelik garanti mi? Hayır. Ucu açık müzakereler. En az müzakereler 15 yıl sürer. Peki ben benden istenen her şeyi yaparsam bile 2. sınıf üyeliği alacak mıyım? Hayır. Türkiye AB'ye tam üye olmayı hak ediyor. AB sosyal sorunlarla uğraşıyor. Nüfusu azalıyor. Böyle bir topluma Türkiye ilaçtır. Dinamik, genç, hırslı bir toplum. Daha iyi yaşamak için her türlü fedakarlığı yapabilecek toplum. Üretken, tahammüllü, çalışkan bir toplum" dedi.

Bu iktidarın niyetinin, kimliğinin ortaya çıktığını söyleyen Baykal, "Üniversiteleri ve yargıyı ele geçirme çabasındalar. Üniversiteler Türkiye'nin geleceğidir. YÖK kavgası ideolojik bir kavgadır. Tamamen ülkenin geleceğini ideolojik yönlendirme arayışıyla ortaya çıkmıştır. YÖK'ü değiştirerek üniversitelerin üst yönetimi, rektörler, dekanlar değiştirilecek. Arayış budur. Onun için dönüp dönüp tekrar 'YÖK' diyorlar. YÖK kavgası Türkiye'nin geleceği kavgasıdır. Türban konusu çıktığı zaman bekleyin gelecekte bu işi çözeceğiz diyorlar. Ne ile çözeceksin? İç hukuk, dış hukuk ortada" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Hükümetin yargıyı da kontrol altına almak istediğini ifade eden Baykal, "Buna karşı toplumu uyarmak, böyle bir ihtimalin ortaya çıkmaması için Türkiye'nin demokratik güçlerinin duyarlılığını sağlamak öncelikle bizim, hepimizin görevidir. Biz Türkiye'ye bunu anlatmaya çalışıyoruz" açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin yeni parlamento tarafından yapılması gerektiğini savunan Baykal, seçimlerin 4 yılda bir yapılmasının fiili bir zorunluluk olduğunu kaydetti.