Baykal: "Silivri bir AKP Guantanamo'su olmamalıdır"

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ABD Başkanı Barack Obama'nın ilk olarak Guantanamo Hapishanesi'ni kapatacağını söylediğini hatırlatarak, "Silivri bir AK Parti Guantanamo'su olmamalıdır" dedi.

Baykal, TBMM'deki grup toplantısında güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ergenekon soruşturmasına ilişkin de konuşan Baykal, son olarak Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek'in tutuklandığını ve hükümete karşı tutarlı bir muhalefet sergileyen televizyon kanalının arandığını söyledi. Özbek'in de Ergenekon'un kasası-finansörü olduğunun iddia edildiğini belirten Baykal, daha önce de ATO Başkanı Sinan Aygün'ün aynı gerekçeyle gözaltına alındığını kaydetti. Baykal, "Bir işadamından finansör bulamadılar; anlaşılıyor ki işçiden finansör bulacaklar, sendikacıdan finansör bulacaklar" dedi. Topluma mal olmuş bu kişilerin itibarlarının zedelendiğini anlatan Baykal, bazı kişilerin de 11 ay ne ile suçlandıklarını bile bilmeden tutuklu kaldıklarını dile getirdi. Vedat Yenerer'in 11 ay sonra neyle suçlandığı söylenmeden serbest bırakıldığını kaydeden Baykal, Yenerer'in bir tas çorba ve bir battaniye isteğinin yerine getirilmediğini söylediğini anlattı. Baykal, "Bize yakışır mı? Yani bir insan suçlu olabilir, mahkum da olabilir. Ama ona bir tas çorbayı çok gören bir adalet anlayışı Türkiye'ye yakışır mı?" diye konuştu.

Reklam
Reklam

ABD Başkanı Barack Obama'nın ilk olarak Guantanamo Hapishanesi'ni kapatacağını söylediğini belirten Baykal, "Silivri bir AK Parti Guantanamo'su olmamalıdır" dedi. Yaşanan olayların bazı temel gerçekleri ortaya çıkardığını ve bunlardan birinin de Ergenekon soruşturmasında 'soruşturmaların gizliliğin ihlal edildiği' olduğunu belirten Baykal, "Kimse inkar edemez ki bu Ergenekon soruşturması gizliliğin ihlali açıkça çiğnenerek yürütülmektedir. Soruşturmanın gizliliği bir suç değil midir? Gizliliği gözetmeyen bir sorgulamayı adil kabul etmek mümkün mü? Bunu bir teferruat, usul konusu olarak geçiştirmek mümkün mü?" dedi. Baykal, bu sürecin çok özel olduğunu ifade ederek, "Oraya kimse giremez. Ameliyathane gibi bir yer orası. Ama Türkiye'de bu Ergenekon öyle mi geçti?" şeklinde konuştu.

Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 2007 yılında 'Dikkat edin bu davada daha çok şeyler çıkacak' dediğini belirten Baykal, "Bu ne bilgi, bu ne kültür, bu ne sezgi, bu ne vukuf" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın da 2007 yılında 'bu davanın arkasında neler olduğunu göreceksiniz' dediğini gazete yazarlarının kimlerin tutuklanacağını yazdıklarını ve bunun aynen gerçekleştiğini kaydeden Baykal, "Daha sanık neyle suçlanmadan, ekranlarda, gazete manşetlerinde o suçlamayla ilgili yalanlar, iddialar böyle bir süreç" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"DAVANIN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLİYOR"

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in bir soru önergesine verdiği yanıtta, 2008'in ilk 3 ayında 472 ihlal iddiası ile ihbar yapıldığını açıkladığını kaydeden Baykal, "Bu suçu kim işlemiştir. Yani gizliliğin ihlalinin sorumlusu kimdir. Bu ihlal açıktır ki, davayı yürütenlerin sorumluluğu altında gelişen bir ihlaldir. Bu kadar ağır ihlallere rağmen bir tek savcılık mensubu, güvenlik mensubu hakkında soruşturma yapıldığına dair bilgi var mı? Bu konuda açılmış bir dava var mı?" dedi.

Artık Başbakan'ın da Adalet Bakanı'nın da Genelkurmay'ın da bu konuda feryat ettiğini ifade eden Baykal, "Kim ediyor? Genelkurmay ediyor, ne ediyor? Gizlilik ihlal edildiği diye şikayet ediyor. Ne oluyor, ihlal edenlerden hesap soran var mı?. Bu ihlalleri yapanlar davayı yürütmeye devam ediyor" diye konuştu.
Bu davayı temelinden tahrip edecek bir temel gerçeğin de, bu davanın soruşturma sürecinin aleni, çeşitli etkilere açık olarak yürütüldüğünü ve bu durum karşısında gereken hukuki yaptırımların yürürlüğe konulmaması olduğunu savunan Baykal, "Bu bir linç adaletidir, linç adaleti. Bu temel bir olay, bu net bir şekilde ortaya çıkmıştır" dedi.
Baykal, Ergenekon soruşturmasının savcı tarafından değil, Emniyet tarafından yürütüldüğünü de iddia etti. Emniyet güçlerinin Emniyet Genel Müdürlüğü'nden değil, sadece savcıdan talimat alması gerektiğini ifade eden Baykal, "Bu davaya dahil olan herkes çıktığı zaman ilan ediyor ki; bu soruşturma savcılardan çok emniyetçilerden, polisin götürdüğü bir soruşturmadır" şeklinde konuştu. Emniyet güçlerinin adli kolluk konumunda olması ve sadece savcılardan talimat alması gerektiğini belirten Baykal, "Eğer bir soruşturma savcıların verdiği talimatla değil, polislerden gelen telkinler doğrultusunda sürüyor ise bu davaya bir temel ciddi darbe de oradan gelmiş demektir" dedi. Yalçın Küçük'ün çıktıktan sonra, "Emniyetle muhatap oldum, ifadeleri onlar alıyorlar, sanıkları onlar çağırıyorlar, hatta pazarlık ediyorlar, şöyle dersen böyle yaparız falan diyorlar' dediğini ileri süren Baykal, "Boş konuşmuyorum, bilerek konuşuyorum, böyle teklifi almış sanıkları biliyorum. Yani savcılar ya da onlarla işbirliği içindeki emniyet güçleri sanıkları istedikleri ifadeye vermeye zorlamak durumunda ise bu soruşturmanın hukuka uygun bir yargılama olduğunu söyleyebilir miyiz?" diye konuştu.

Reklam
Reklam