Baykal'dan Erdoğan'a "istifa" çağrısı

ANKARA(ANKA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "watergate" skandalına benzettiği Genel Sekreter Önder Sav'ın dinlenmesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakan Erdoğan hakkında gensoru önergesi vereceklerini söyledi. Hükümettin, henüz bir açıklama gelmediğini ifade eden Baykal, dinlemenin "güvenlik güçleri" tarafından yapıldığını savundu ve hükümeti istifaya çağırdı.

Deniz Baykal Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı öncesinde bir basın toplantısı düzenledi. CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın dinlendiğine ilişkin iddiaları değerlendiren Baykal, "Anamuhalefet partisinin genel merkezinde Genel Sekreterin odası devletin güvenlik güçleri tarafından dinlendi ve derhal bir dinci gazeteye servis yapıldı. Cuma günkü görüşme, pazartesi günü sabah gazete manşetinde yer aldı" dedi.

Reklam
Reklam

Çok farklı şekillerde dinleme yapılabileceğini anlatan Baykal, Sav'ın dinlenmesinde "ortam dinlenmesinin" söz konusu olduğunu söyledi. Baykal, şunları söyledi:
"CHP Genel Sekreterinin odasındaki iki kişi arasında yaşanan görüşme, kelime kelime, iki gün sonra gazete manşetine yansıtılmıştır. Bu olay önce devletin güvenlik güçlerinin, anamuhalefet partisinin genel sekreterinin, Anayasal, yasal haklarını bir kenara bırakarak çalışma ortamında dinlediği böylece ortaya çıkmıştır. Bu dinlemenin bir dinci gazeteye servis edildiği, dinci gazete ile dinlemeyi gerçekleştiren devlet içindeki bu yapılanma arasında çok yakın bir bağlantının bulunduğu suçüstü konumunda ortaya çıkmıştır. Bu olağanüstü vahim bir olaydır. Türkiye'de devletin çürümesi metamorfozu, dönüşümü, nitelik değişimi çok açık bir biçimde bu olayla gözükmüştür. Türkiye'de artık bildiğimiz devlet olmaktan çıkmıştır. Türkiye'de hukuk bildiğimiz hukuk olmaktan çıkmıştır. İnsan hak ve özgürlükleri bugünkü iktidar döneminde hiçbir anlam ve değer taşımıyor."

Reklam
Reklam

-İKTİDARDAN TIK YOK-
Şu saate kadar bu olay karşısında hiçbir resmi tepkinin ortaya çıkmadığını söyleyen Baykal,
Şu "İktidardan tık yoktur. Sanki dünyanın en olağan tablosu yaşanmıştır. Bu olay karşısında hiçbir rahatsızlık, ilgi, soruşturma, araştırma, konunun üzerine gidileceğine dair topluma güven veren bir yaklaşım kesinlikle söz konusu olmamıştır" dedi.

-BAŞBAKAN İSTİFA ETMELİ-

"Devlet, devlet olmaktan çıkmaya başladı. Hukuk, hukuk olmaktan çıkmaya başladı" diyen Baykal, iktidara da istifa çağrısında bulundu. Baykal şunları söyledi:
"Dünyanın herhangi bir demokrasisinde böyle bir olay yaşansa ertesi günü, iktidarın, sorumlu bakanın, başbakanın derhal yerinden ayrılması kaçınılmaz olur. Bunun hesabı derhal iktidardan sorulur. Ama Türkiye'de sanki en olağan haklarını kullanıyorlarmış gibi bir yaklaşım içindeler. Devletin güvenlik güçlerinin eline verilen o teknolojik araçlar Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü savunmak için, vatandaşın hak ve özgürlüklerine güvence olmak için, vatandaşın huzuru için kullanılmak üzere onların eline verilmiştir. Öyle anlaşılıyor ki hiç umursamadan, bu olanaklar, devlet içinde yerleşmiş belli çetelerin aracılığıyla bir kısım vatandaşlara karşı sistematik olarak kullanılmaktadır."

Reklam
Reklam

-DİNLEMENİN ARKASINDA KİMLER VAR?

"Bu dinlemenin arkasında kimler var?" diye soran Deniz Baykal, dinlemenin "gayrimeşru" olduğunu söyledi. Baykal, dinlemenin arkasında bulunanların da meşruiyetinin olmadığını vurguladı. Baykal şunları söyledi:
"Türkiye'de devletin güvenlik güçleri ne hale gelmiş? Devletin istihbarat örgütleri ne hale gelmiş? İçişleri Bakanlığı ne hale gelmiş? İktidar ne hale gelmiş? Şu manzaraya bir bakınız. Bu böyle gitmez, gidemez, gitmemelidir. Bu vahim bir manzaradır. Bütün toplumun bu konuya dikkatini çekiyorum. Derhal herkes aklını başına almalıdır.
Hükümet nerenin hükümetidir. Başbakan nerenin başbakanıdır? Kimlerin başbakanıdır? Başbakan bu uygulamaları yapanların başbakanıdır, haklarına tecavüz edilen insanların başbakanı değil midir? Başbakan kendisini şimdiden toplumun dışına çekmeye başlamış değil midir bu manzarayla."

-RÜŞVETİN BELGESİ, MAHKUMİYET İLAMI-

Baykal, Başbakanın yakın dostu Remzi Gür'ün eski CHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'a, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde rüşvet teklif etmekten mahkum edilmesini de değerlendirdi. "Rüşvetin artık mahkumiyet belgesi var" diyen Baykal, şunları söyledi:
"Rüşvetin belgesi olur mu diyorlardı. İlamı var ilamı. Mahkeme ilamı var. Ne rüşveti? Cumhurbaşkanı seçimi için rüşvet. Bir kişinin Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamak için rüşvet teklif edildiği ilamla netlik kazanmıştır. Bunu yapan kim? Bunu yapan kişi Başbakanın yakın dostu. Sorulması gereken soru şu. Rüşvet teklif eden zat, acaba bu rüşveti kendi sorumluluğu ile sınırlı kalarak planlayıp uygulamıştır, yoksa bu rüşvet teklifini yaparken onun arkasında bu girişimini sahiplenen destekleyen, bilen başkaları var mıdır? Soru budur."

Reklam
Reklam

-MEŞRUİYET TARTIŞILIR-

Saşbakan'ın "ruh" kadar yakını diye nitelediği Gür'ün rüşvet teklifini AKP Grup Başkan Vekili'nin odasından yapıldığını, Grup Başkanvekili'inin de dinlediğini ve mahkemede ifade verdiği hatırlatan Baykal, "Başbakanın acaba bilgisi yok mu? Bu girişimler, sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamak için rüşvet teklif etmek dahil yapılan bu çalışmalar, Başbakanın bilgisi onayı olmadan mı yapılmıştır. Başbakan, 30 yıl önce rüşvet verdiğini söylüyor. Sen bırak otuz yıl önceyi daha dün vermişsin. Mahkeme kararıyla sabit. Böyle bir olay demokratik bir ülkede nasıl olabilir? Bu iş ciddi bir demokratik ülkede olsa yer yerinden oynar. Başbakanın bu kadar yakınındaki bir insanın rüşveti vermiş olması, Başbakanın sorgulanmasına hesap vermesine sorumluluğu üstlenmesine işi götürmez mi? Başbakanın bilgisi onayı ve desteği ile bu yöntemlerle sonuç alınmaya çalışılmıştır. Bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde rüşvet teklif edenler, acaba seçimde neler yaparlar ya da neler yapmazlar? Bu yöntemlerle siyaset olur mu? Bu yöntemlerle elde edilen sonuçların meşruiyeti, hukukiliği, demokratikliği insanların vicdanına sığar mı?"

Reklam
Reklam