Bayramların vazgeçilmezi olan baklavanın, gerçek olup olmadığı ise kolayca anlaşılabiliyor. Baklavacı Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı M. Nejat Güllü, “Gerçek baklava, çıtırdama sesinden, renginin parlaklığından ve içerisindeki fıstığın dolgunluğundan anlaşılır. Kesinlikle boğazda ya da midede yanma hissi bırakmamalı ve burnunuza tereyağı kokusu gelmeli” dedi.
Geleneksel lezzetlerimizin başında gelen baklava, bayramda en fazla tüketilen ürünler arasında. Piyasada çok fazla hileli baklava üreticisi bulunduğunu ve bu durumun insan sağlığını ciddi derecede tehdit ettiğini belirten Baklavacı Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı M. Nejat Güllü, “Fıstık fiyatının artışından dolayı bezelye, ıspanak ya da boyalı tozlarla baklavaları üretip kilogram fiyatında düşüş yoluna giden baklava üreticileri, insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Bundan dolayı baklava satın alırken, öncelikle güvenilir markalar tercih edilmeli. Kilosu 40 liranın altında olan baklava, kalitesiz malzeme ile üretilen baklavadır” diye konuştu.
Gerçek baklava ve hileli baklavanın nasıl anlaşılacağı konusunda ipucu veren Nejat Güllü “Gerçek baklava, çıtırdama sesinden, renginin parlaklığından ve içerisindeki fıstığın dolgunluğundan anlaşılır. Kesinlikle boğazda ya da midede yanma hissi bırakmamalı ve burnunuza tereyağı kokusu gelmeli. Sağlıksız ve kalitesiz malzemelerle yapılan sahte baklavadan uzak durulmalı” dedi.
“Hileli bakvala hastalığa davet çıkarıyor”
Hijyen kurallarından uzak ortamlarda, doğal malzemeler kullanılmadan üretilen baklavaların tansiyondan, şeker hastalığına hatta bakterilerle bulaşan çok sayıda sağlık problemine neden olduğuna dikkat çeken Nejat Güllü, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, her yıl yaklaşık yarım milyar kişi yiyeceklerden bulaşan hastalıklara yakalanıyor. WHO verilerine göre, sağlıklı ortamlarda hazırlanmayan gıdalardan 200’den fazla hastalık insanlara bulaşabiliyor. Ucuz baklava alırken insanlar sağlıklarını nasıl tehlikeye attıklarını unutmamalı” diye konuştu.
“Osmanlı Saray İçecekleri, su kadar faydalı”
“Eskiden bayramlarda konuklara şerbet ikram edilirdi. Doğal meyve özlerinden yapılan şifa kaynağı şerbetler, yemekler arası geçişte ağızdaki tadı nötralize etmesi ve rahatlatıcı etkisi ile çok fazla tüketilirdi. Günümüzün gazlı içecekleri, her ne kadar damak tadına hitap ediyor olsa da içerdiği zararlı maddelerle tüm vücut sistemini olumsuz etkiliyor” diyen Nejat Güllü, sözlerine şöyle devam etti:
“ŞİPA markası ile piyasaya sürdüğümüz Osmanlı Saray İçecekleri; insan vücudunda oluşturduğu arındırıcı, canlandırıcı, onarıcı etkisiyle, su kadar faydalı ve doğal. Günümüzün bağımlılık yapan gazlı içeceklerine alternatif olarak ürettiğimiz Osmanlı Saray İçecekleri, meyve özlerinin yanı sıra bitki kök ve tohumlarından elde ediliyor. Osmanlı Saray İçecekleri, her hangi bir kimyasal işlemden geçirilmeden ve hiçbir ilave koruyucu madde içermeden üretiliyor. Dolayısıyla sağlıklı yaşamak için bayram sofralarında bağımlılık yapan gazlı içecekler yerine su ve Osmanlı Saray İçecekleri tüketilmesini öneriyoruz”.