Bbp Genel Başkanı Destici Mısır’daki Katliama Tepki Gösterdi

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Mısır’da 200 kişinin ölümüne neden olan katliama tepki göstererek, “Birleşmiş...

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Mısır’da 200 kişinin ölümüne neden olan katliama tepki göstererek, “Birleşmiş Milletler acilen toplantıya çağrılmalı” dedi.Destici, İçkale Otel'de düzenlenen iftar programında bir konuşma yaptı. Bu mübarek aylarda İslam Dünyası'nın kan ve göz yaşı içersinde büyük zulümler ve katliamlarla karşı karşıya kaldığını söyleyen Destici, "Doğu Türkistan’daki Uygur, kardeşlerimiz bu mübarek Ramazan ayında Çin zülmüne maruz kalıyorlar. Kerkük’te, Musul'daki Türkmen kardeşlerimiz her gün onlarca kişi hayatlarını kaybediyorlar. Suriye de Müslümanlar birbirlerini öldürmeye devam ediyor" dedi. Mısır'da 200 kişinin ölümüne neden olan olayın kendilerini büyük üzüntü ve acıya boğduyunu belirten Destici, şunları söyledi:"Sırf kendi iradelerine, kendi milli iradelerine, kendi seçtiklerine sahip çıkmak için sokaklara dökülen ve asla teröre ve şiddete bulaşmayan yüz binlerce insana erkek, kadın, genç, ihtiyar çocuk demeden darbeciler tarafından onların talimatıyla askerler ve polis tarafından ateş açılarak katliama maruz kalmaları hepimizin yüreğini dağladı. Dünyanın her tarafında, yeryüzün neresinde olursa olsun hilesiz, entrikasız seçimler ile iş başına gelmiş hiç bir iktidarı hangi etnik kökene sahip olursa olsun, hangi inanca, hangi meshebi anlayışa, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, sandık dışı yollarla değiştirilmesini, hele ki askeri darbeler ile değiştirilmesini bu zamana kadar kabul etmedik bundan sonrada hiç kabul etmeyeceğiz. Türkiye’de de namlusunu millete durmuş tanka selam vermedik, Mısırda’da durmadık, Suriye’de de durmayacağımızı defalarca söyledik. Batı, emperyalist güçler burada da ikiyüzlülüğünü, çifte standartlığını bir kere daha ortaya koyuyor. Bal gibi Mısır’daki yaşanan olayı darbe olduğunu bilmesine rağmen maalesef darbe diyemediler. En ufak hadiseleri abartarak Türkiye ve İslam Coğrafyalarının başka köşelerinde olsun işlerine geldiği zaman gece gündüz demeden yayın yapan uluslar arası ajanslar Mısırdaki darbeyi görmezden geldikleri gibi bu katliamı da görmezden geldiler. Mısır'daki darbeye darbe diyemeyenler, maalesef iki gündür süren katliamlara da bir türlü katliam diyemediler. Onların katliam ve darbe dememesi orada yapılanların darbe olmadığı anlamına gelmediği gibi katliamların da katliam olmadığı anlamına gelmeyecektir. Mısırda milli iradeden yana olanların yanında olduğunu söyledik. Bugün de aynı düşüncede ve kararlılıktayız. Mısırlı kardeşlerimiz her şeye ve Batının ikiyüzlülüğüne rağmen, batının bu darbeyi görmemesine rağmen haklı mücadelelerine devam etiler ve devam etmeye çalışıyorlar. Her türlü yokluğa rağmen, aşırı güç kullanımına rağmen bu inandıkları davadan ve bu demokrasi sevdasından vazgeçmediler. Tabi Mısırlı kardeşlerimizin ısrarlı tutumu batıyı ve işbirlikçisi Mısır da bulunan darbecileri endişelendirdi. Demokrasiye, milli iradeye ve seçtiklerine sahip çıkan Mısırlıları dağıtmanın yolu şiddetten geçtiğini akıllarına getirdiler ve büyük bir şiddet uygulamaya başladılar. Bu şiddet uygulanması katliama dönüştü. Kendi seçtiklerine inandıkları için, milli iradeye sahip çıktıkları için meydanları dolduran protesto eylemleri yapan ve asla şiddete ve teröre bulaşmayan bu insanların üzerine darbeci yöneticilerin emri ile ateşler açıldı. İlk belirlemelere göre yüzlerce Mısırlı hayatını kaybederken, binlercesi de yaralandı. BM, insani kuruluşlar, uluslar arası örgütler acaba ne iş yapıyor. Müslümanlar işin içine girdiği zaman, İslam Coğrafyası her hangi bir zulüm ile karşı karşıya kaldığı zaman bular neden hiç ortalıkta gözükmüyorlar? Acaba Bosna da Sreblenista da Hollanda da Birleşmiş Milletler gözetimindeki 8 Bin tane Boşnak Müslüman, Boşnak Müslüman değil de acaba Hristiyan, Sırp olsaydı da bu katliama, soykırıma ve kıyıma müsaade edecekler miydi? Göz yumacaklar mıydı? Bunu da görmezden gelecekler miydi? Bunun cevabı net olarak verilmesi lazım. Bugün Mısır da yaşananları acaba destekledikleri, piyon ve maşa olarak kullandıkları darbeciler değil de Mursi Hükümeti bu olayları yapmış olsaydı, sivil vatandaşların üzerine ateş açmış olsaydı acaba batı aynı duyarsızlığı, aynı gözü kapalılığı yine gösterebilecekler miydi? Biz bunların cevaplarını net olarak biliyoruz. Eğer bunlar olsaydı Dünya Mısır’ın başına çökmüştü, kıyamet kopmuştu. Kendi inisiyatifinde kendi maşaları bu tür insanlık dışı uygulamalar yaptığında maalesef bunların hem vicdanları, hem ahlakları hem adalet duyguları hem de insan hakları görüşleri yok oluyor ve tatile çıkıyor. BM acilen toplantıya çağrılmalı. Mısırdaki katliamın bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz. Bizim çağrımız batıya ve dünyadaki tüm ülkelere. Mısır’daki darbeyi lanetleyin. Mısır’daki darbeye karşı olduğunu ve Mısır halkının yanında olduğunuzu net bir şekilde söyleyin. Birleşmiş Milletler acil olarak toplanmalı ve karar almalı. Mısır’daki gidişata bir an önce son verilmeli. Mısır da bütün insanların özgürce, barış içinde yaşayabileceği, özgür seçimlerin yapılabileceği ve bu seçimden çıkanların hükümet edeceği bir sonuç oluşturulmalı. Mısır da hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu mübarek Ramazan ayında İslam topraklarında yaşanan gözyaşı ve kanın durmasını temenni ediyorum.Darbecilere şunu söylemek istiyorum. Gün olur hesap döner. Mutlaka herkes hesabını bir gün verir. Onun için herkes hesap vereceği günü aklından çıkartmadan hareket etmeli. Hele günlük hevesler içerisinde, batıya uşaklık etmek için kendi insanlarını öldürtmekten vazgeçsinler. Bu yaptıklarının büyük bir günah, büyük bir ayıp ve insanlık dışı uygulama olduğunu akıllarına getirsinler. Yaptıkları hatadan bir an önce dönmelerini büyük Türk Milleti adına, demokrasi ve insan hakları adına bekliyoruz ve talep ediyoruz."MECLİS’TE UZLAŞMA KOMİSYONU KURULDU, PARTİLER BURADA TOP ÇEVİRİYOR’Yeni anayasa çalışmalarına değinen Destici, 2011 seçimlerinden önce Meclis'te bulunan iktidar, ana muhalefet ve muhalefet partilerinin yeni anayasa vaadinde bulunduklarını anımsattı.Milletin yeni anayasa yapma yetkisi vermesine rağmen iktidarın bunun değerlendiremediğini belirten Destici, partilerinanayasa konusunda uzlaşmasını istedi. Destici, "Mecliste iki yıla yakın zamandır Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Burada da top çevirmeye devam ediyorlar. Biz Büyük Birlik Partisi olarak sivil, demokratik bir anayasadan yanayız. Milletimiz şunu çok iyi bilsin ki iktidar, ana muhalefet, mecliste bulunan muhalefet partileri yeni bir anayasa istemiyorlar. Meclis başkanının yeni anayasa turlarını da beyhude olduğunu düşünüyorum. Kılık, kıyafet yönetmeliğinde anlaşamayanlar, bir araya gelemeyenler, Türkiye’yi sivil demokratik bir anayasaya kavuşturamazlar. Eğe sivil, demokratik bir anayasaya geçmek istiyorsak, Meclisimizi demokratikleştirmemiz lazım. Oraya giren milletvekillerinin demokratik bir şekilde girmesi lazım. Tercihli bir sistem ile girmeleri lazım.Siyasi partiler yasasını ve seçim kanunu demokratikleştirmezseniz, demokratik bir anayasa yapamazsınız. Önümüzdeki günlerde göreceğiz, Türkiye demokratik sivil bir anayasaya kavuşamayacak. Önümüzdeki seçimleri anti demokratik bir seçim kanunu ile siyasi partiler yasasıyla gireceğiz. Siyasi partilerdeki organlar, parti genel başkanının iki dudağı arasından, meclise gelen milletvekilleri o partinin lideri tarafından belirleniyorsa, böyle bir Meclis'te bizim demokratik sivil bir anayasa yapmalarını beklememiz hayal olur. Mecliste 550 tane sandalye var. Ama meclisteki irade 4 kişinin elinde. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve terörist başı Abdullah Öcalan. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu 4 kişinin iradesi ve ipoteği altında. Bu 4 kişi hangi kararı alırsa milletvekilleri de bu karara uymak zorunda. El kaldırıp indirmek zorunda. Çünkü meclis demokratik bir sistem ile demokratik bir seçim yasası ile seçilmiyor" diye konuştu.Seçim barajının düşürülmesini isteyen Destici konuşmasını şöyle sürdürdü: "Önümüzde yerel seçimler var. Seçime 15 ila 20 siyasi parti seçime girmeyi hak edecek. Ama hazine seçime üç parti giriyormuş gibi bu yardımları üç siyasi partiye verecek. Böyle adaletsiz seçim sistemi, siyasi partiler yasası olur mu? Yine aynı şekil de önümüzdeki genel seçimler de dünyanın ve Avrupa’nın hiçbir yerinde olmayan yüzde 10’luk seçim barajıyla seçime gireceğiz. Bu yüzden milletin iradesi sandığa tam olarak yansımayacak. Biz şunu söylüyoruz, sandık her şeyin başıdır. Demokrasilerde sandık olmadan hiçbir şey olmaz. Her şey sandıkta başlar ve sandıkta biter. Herkes şunu da iyi bilmesi lazım ki, sandığa giden yollarında demokratikleşmesi lazım. Oradaki dikenlerden temizlenmesi lazım. Milli iradenin tam olarak eksiksiz tecellisine imkan sağlanması lazım. Bunun Meclis’te bulunan siyasi partiler yapabilir mi? Yapabilirler. Neden yapmıyorlar? Çünkü kendi menfaatlerini düşünüyorlar. Şahsi ve parti menfaatlerini ülke ve millet menfaatinin önüne koyuyorlar. Ülkenin ve milletinin menfaatini kendi ve parti menfaatlerinin önüne koymuyorlar, partilerini ve kendilerini düşünüyorlar. Türkiye’yi demokratik bir anayasaya kavuşturacak tek siyasi hareket Büyük Birlik Partisidir. Çünkü Büyük Birlik Partisi 20 yıllık mazisinde göstermiştir ki, hiçbir zaman kendi menfaatini, parti menfaatini, millet ve ülke menfaati önüne koymamıştır. Hep milletim ve ülkem demiştir. Kendisi kaybetse bile bu duruşundan vazgeçmemiştir. Aynı duruşu Türk siyasetinde tek temsilcisi Büyük Birlik Partisidir."

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: