Bbp Genel Başkanı Destici'nin Bayram Mesajı

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye’yi idare edenlerin harice karşı daha duyarlı olmaları gerektiğini vurgulayarak, "Savaş davulları çalıp, söylemlerini oluşturanlar, ortaya çıkacak faturanın sonucunu ve akıbetini de kamuoyuna sunmalı, aziz milletimizle paylaşmalıdırlar" dedi.

Kurban Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Allah'ın yeryüzündeki ve gökyüzündeki varlıklarına maddi ve manevi ihsanlarının, nimetlerinin sayılamayacak kadar çok olduğunu vurgulayarak, "Bizleri, eşref-i mahlukat olarak yaratması, sıhhat, zindelik ve afiyet vermesi, vatan, bayrak ve ekmel olarak seçtiği İslam'ın bayraktarlığını yapma şerefine nail olan Müslüman Türk milletinden meydana getirerek hususen ve hassaten iman şerefine erdirmesi bu ihsanlarının başlıcalarıdır" dedi.

Yüce yaratıcının ihsan ettiği nimetlerinden birisinin de bayramlar olduğunu ifade eden Destici, "Muhabbet ve esenliğin bol olduğu bayramlar, birlik ve dayanışma ruhunun uyandırıldığı özel günlerdir. Birlikteliğimizin gönüllerde makes bulduğu, muhabbetlerimizin sevgi ve saygıya gark olduğu, 'yardımlaşma, dayanışma, kaynaşma ve kucaklaşma'nın tüm içtenliği ile oluştuğu bayramlar, biz Müslümanlar için çok önemli fırsatlardandır. Bu fırsatı mübarek olarak telakki edip bihakkın iyi değerlendirmeliyiz" ifadelerini kullandı.

Mübarek Kurban Bayramı'nda, kurban kesemeyen, fakr-u zaruret içerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan gam ve kasavet dolu milyonlarca insan olduğunun unutulmamasını isteyen Destici, asırlarca 'insanlığa insanlık nedir öğretme' şerefine nail olmuş Müslüman Türk milleti olarak, bayramları bir ganimet bilip yardımlaşma ve kardeşliğin önemini bir kere daha vurgulamaları gerektiğini belirtti. Küresel ve bölgesel güçlerin, Türk milletinin milli kimlik şuurunu tarumar etmeye yönelik amansız çalışmalarının bilincinde olarak, bir büyük birliğin gerçekleşmesinin ancak ve ancak varlığı da yokluğu da paylaşmaktan geçtiğini vurgulayan Destici mesajında şunları kaydetti:

"Bu aziz milleti bölüp-parçalamak için küresel güçlerin fütursuz entrikalarının tetikçisi haline gelmiş, gözlerinde ve yüreklerinde kin, husumet ve kavgadan başka bir şey olmayan 'güruhlara karşı' kutsallarımıza daha sıkı sarılmak zorundayız. Söylemlerinde, nefret ve düşmanlık kokan, askerimize, polisimize, görev yapan doktor, imam, öğretmen, hemşirelerimize, hatta kendi şehirlerinde yaşamlarını idame ettirmeye çalışan Müslüman Kürt kardeşlerimize hoyratça saldırılar gerçekleştirip katleden eli kanlı katillere; hoşgörünün de, sabrın da bir sınırı olduğu gerçeğini yüksek bir irade ve kararlılıkla anlatmalıyız. Terörle topyekün kararlı bir mücadele ortaya koyarken bölgedeki kardeşlerimizi de muhabbet ve samimiyetle kucaklamalıyız. Mübarek Kurban Bayramı'na girerken, her gün onlarca Müslüman kanının akıtıldığını, kadın, çocuk demeden Müslümanların yerlerinden, yurtlarından, topraklarından mecburi göçe zorlandığını ve başka ülkelerde mülteci durumuna düşürülmüş Suriyeli, Doğu Türkistanlı, Arakanlı, Filistinli, Kafkasyalı ve Irak ile Afganistanlı kardeşlerimiz olduğunu asla unutmamalıyız. Ülkemizi yönetenler, bilhassa Suriye konusunda oldukça dikkatli olmalı. Beşar Esad öncesi ve sonrasını genişçe ve dikkatlice değerlendirmeliyiz. ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi'nde hedeflediği 5 temel esastan olan 'Ortadoğu'nun kontrolüne ele geçirmek' amacı, 'Bütün Ortadoğu'da İsrail'den daha etkin ve daha güçlü, halkı Müslüman bir ülke bırakmamak' şiarları yüzünden bilhassa Batı’ya güvenmemeliyiz. Şunun çok iyi bilincinde olmalıyız ki, ‘Büyük Ortadoğu Projesi' adına bölgede din ve mezhep çatışmaları körüklenmektedir. Ortadoğu'yu ateş sarmalına çeviren şer güçler, Türkiye hakkında asla iyi düşünmemektedirler. Türkiye’yi idare edenlerin harice karşı daha duyarlı olmalarının tam vaktidir. Savaş davulları çalıp, söylemlerini oluşturanlar, ortaya çıkacak faturanın sonucunu ve akıbetini de kamuoyuna sunmalı, aziz milletimizle paylaşmalıdırlar. Bu nedenle Suriyeli Müslüman kardeşlerimize karşı atılacak yanlış bir adımın, İslam dünyasının önemli bir kısmı ile ülkemiz arasında büyük düşmanlığa yol açacağı aşikardır. Özellikle etrafında irili, ufaklı Müslüman ülkeleri ve toplulukları toparlayabilecek ihtimali ve kudreti bulunan Türkiye’ye tarihin yüklediği ve Müslümanların ümitle bekledikleri ‘İttihad-ı İslamın’ yapılacak yanlış bir hamle ile çok büyük bir yara alacağı açık bir gerçektir."