Bbp Genel Başkanı Mustafa Destici:

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen demokrasi paketi hakkında...

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen demokrasi paketi hakkında açıklamalarda bulunarak, “Ben bunu ülke ve millet adına yapılan bir demokrasi paketi olarak görmüyorum. Ben bunu üç kesimin uzlaştığı ve yer aldığı bir paket olarak görüyorum. Kendinize göre hesap yaparsanız yarın kazdığınız çukura kendiniz çukura düşürseniz. Bunu söylüyorum iktidar partisine. Kendinize göre demokrasi olmaz, millete göre yapacaksınız” dedi.BBP Partisi Mustafa Destici, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısı kapsamında Çorum’a geldi. İlk olarak BBP Çorum İl Başkanlığını ziyaret eden Destici, Ulu Cami’de cuma namazını kıldı. Cami çıkışı vatandaşlarla bir araya gelen Destici, daha sonra esnaf ziyaretlerinde bulundu. Esnaf ziyaretlerinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Destici, demokrasi paketi, Tunceli isminin değiştirilmesi, Cami-Cemevi Projesi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Demokrasi paketini sert bir dille eleştiren Destici, hükümeti uyardı.Demokrasi paketinin içerisinde siyasi iktidarın, "Kendi iktidarımı nasıl sürdürürüm ya da genişletirim ya da devam ettiririm' hesabının olacağını savunan Destici, pakette PKK ile sürdürülen müzakerelerin bir kısmının ve Avrupa’nın taleplerinin yer alacağını öne sürdü.Hükümetin daraltmış bölge hesabına geçerek aynı oyla daha fazla milletvekili çıkarmanın planlarını yaptığını dile getiren Destici, “Bunu 1991 yılında ANAP yapmıştır. ANAP’ın bugün hali ortadadır. Kendinize göre hesap yaparsanız yarın kazdığınız çukura kendiniz çukura düşürseniz. Bunu söylüyorum iktidar partisine. Kendinize göre demokrasi olmaz, millete göre yapacaksınız” diye konuştu.Pakette Ruhban Okulu’nun açılmasının da bulunacağını dile getiren Destici, “Batı'nın talepleri nedir? Ruhban okulunun açılmasıdır. Bu da muhtemelen olacaktır paketin içerisinde. PKK’nın talepleri nedir? İşte dil, ana dilde eğitim. Dün iktidar partisinin bir milletvekili kükrüyor. Diyor ki, "Türkiye’nin resmi dili Türkçe’dir. Türkçe’den başkasına müsaade etmeyiz.' Bu arada ana dilde eğitimi gündeme getirmiyor. Resmi dili vurguluyor. Düne kadar PKK’nın resmi dil talebi yoktu. Hükümetin de ana dile geçidi yoktu ama bugün görüyoruz ki bu müzakere süreci ile birlikte PKK ana dil talebinin önüne geçmiş, resmi dil talebinde bulunuyor. Bakanların, hükümetin açıklamalarından bunu anlıyoruz: Millet açıktan bir şey göremiyor. Hükümet de ana dilde eğitimi kabul etmiş, resmi dilde direniyor. Şu andaki fotoğraf bu” ifadelerini kullandı.Bu milletin değerlerine, diline, geçmişine uygun olarak birtakım isimlerin yerlerinin değiştirilebileceğini belirten Destici, “Tunceli isminin Dersim yapılmasına biz Büyük Birlik Partisi olarak karşı değiliz, hatta bizim önerimiz şudur: İlin adı Dersim olsun, şehir merkezi Tunceli olarak kalsın. İl sınırları Dersim olarak ama şehir merkezi Kocaeli-İzmit, Mersin-İçel gibi Dersim ismi de kullanılabilir. Bununla birlikte değişmesi gereken bazı şeyler de var. Mesela Ankara’nın Etimesgut. Eski ismi nedir? Ahi Maksut’tur. Onu da Ahi Maksut yap. Onun gibi Anadolu’da pek çok aslına rücu etmesi gereken isimler var. Bunları PKK’nın talepleri olarak gerçekleştirme. İnanarak doğru bildiğin şeyleri yerine getir" dedi.Destici, ülkede Alevi-Sünni çatışması çıkarılmak istendiğini savunarak, "Bakın geçmişte 1980’de derin yapıların tezgahladığı Çorum, Maraş, Sivas, Malatya hadiselerinden büyük acılar yaşadı milletimiz. Milleti birbirine düşürdüler. Bizim Sünnilerin Alevilerle ne problemi olabilir veya Alevi kardeşlerimizin Sünnilerle ne problemi olabilir? Ama milletin uyanması lazım. Yapılmak istenen şu. Türkiye’de İslam dininin yanına yeni, güçlü mezhepler içerisinde çatıştıracak ya da dinler koyma çabası var. Bu bir Avrupa projesidir. Aynen Avrupa’da Katolikler, Ortodokslar, Protestanlar Hristiyanlıkta nasıl bölünmüşlerse Türkiye’yi de Müslümanları da bir şekilde bölme çabaları var. Müslümanların bu oyuna düşmemesi lazım” şeklinde konuştu.Destici, bir gazetecinin, "Cami-Cemevi Projesi'ni nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise, “Biz o projeyi doğru bulmadığımızı ifade ettik. İki yönden doğru bulmuyoruz. Birincisi cemevini, caminin karşıtı ya da denge olarak görmüyoruz çünkü cami bütün Müslümanların ibadethanesidir. Alevi'siyle, Sünni'siyle, Maliki'siyle, Şafi'siyle bütün Müslümanların ibadethanesi camidir. Bunun karşısına başka bir şey koyamazsınız. Cemevi, tekkenin, dergahın karşılığıdır. Eskiden de böyle. Hacı Bektaşi Veli’nin dergahı, tekkesi vardı. Cemevi yoktu. Bütün Anadolu erenlerinin Çorum, Nevşehir, Malatya hepsinin. Biz Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nun değiştirilmesini istiyoruz. Zaten fiilen dergahlar yok mu? Var. Cemaatların, tarikatların. Hem de devasa yapıları var. Fiilen varsa kanunen yasaklamanın anlamı yok. Geçen aylarda Balkanlara yaptığımız ziyaretlerde Kalkandelen’de Alevi-Bektaşi dergahı var. Orayı ziyaret ettim. O bahçenin içerisinde cami var. Orada oturan kardeşlerimiz camiye gelmiyor. Camiye giden kardeşlerimiz de raya gitmiyor. Şimdi camiye gidenlerden şu şikayeti duydum. Görüyor musunuz? Camiye gelmiyorlar. Dergaha gittim, oradakilerden de şu şikayeti duydum. 'Getirdiler buraya camiyi yaptılar gözümüzün önüne. Sanki bizi birbirimizi düşürmek için burada caminin ne işi var.' Bunun fiili örneğinden yola çıkarak doğru olmadığını düşünüyorum. Çorum'da cami ve cemevinin yan yana olduğunu düşünün. Ezan okunuyor birileri camiye giderken, birileri de saz çalıyor, söz söylüyor. Bu camiye gidenleri rahatsız eder mi? Etmez mi?” yanıtını verdi.Gazetecinin, “Bunun örnekleri var. Türkiye’de örneklerinde güzel işlendiği gazetelerde yer aldı” demesi üzerine Destici, "Nerede var kardeşim? Bunun bir örneği yok. Olumlu şekilde işleyen örneği yok. Herkes kendi dergahında, tekkesinde, cemevinde dilediğini yapsın ama caminin karşısına bir şey koyulmaz. Ne başka bir cemaatin dergahının, tekkesinin ne de cemevinin. Cami tüm Müslüman kardeşlerimizin ortak ibadetgahıdır. Alevi kardeşlerimizin hepsi bir değil ki. 5 vakit namaz kılan, cumaya giden oruç tutan Alevile rde var. Bu tarafta, 'Allah’ı Peygamberi tanımayan Hz. Ali bizim Ali'miz' diyen Aleviler de var. Kim nasıl düşünüyorsa, inanıyorsa öyle yaşasın. Bunları kaşımayalım. Herkes birbirinin inancına saygılı olsun. Ne yapılabilir. Cemevleri ile ilgili düzenleme yapılsın. İhtiyaçları giderilsin. Devlet kurumları eliyle bu yapılabilir. Bir huzursuzluk oluşturacağından dolayı doğru bulmuyorum. Uygulamaya bakılır, uygulamada onların dediği yapılırsa biz de mutlu oluruz” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: