ANKARA (ANKA) - TBMM'de bir basın toplantısı yapan Tan, son operasyonlarla ilgili olarak, "Hakim savcıyı dinlemiyor, savcı polise söz geçiremiyor. İtfaiyeye yangına git diyorsun, diyor ki 'boşver.' Böyle bir hale geldik. Kasımpaşa'da tulumbacılar vardı, uzun tumanlarla yangına koşuyorlar, ilk tulumbasını alıp çıkan operasyonu götürüyor. Böyle bir duruma geldik" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Tutuklamalar, Balyoz ve Ergenekon davalarından benim haberim yok, paralel bir yapılanma var, bunlar mahkemeleri ele geçirdiler, ne karar aldılarsa bunlar aldılar" dediğini belirten Tan şöyle devam etti:
"Bu askeri savcılığın aldığı rezalet karar ile ilgili de paralel devlet mi sızdı askeriyenin içine de askeri savcılar ve hakimler böyle bir karar verdi? Paralel yapılanma askeriyenin içinde de var mıdır? Roboski rezaletini nasıl örteceksin, bunun altından nasıl kalkacaksın? Bizim milli ordumuza 'kumpas kuruldu' deniliyor. Bu senin milli ordun hangi milli ordu? Bu ordu, Cizre'de kendi vatandaşına dışkı yediren ordu mu? 12 Eylül zindanlarında Ramazan günü babama zorla dışkı yedirerek, iftarını bozduran ve öldüren ordu mu? 90'lı yıllarda 3 bin Kürt köyünü boşaltan ordu mu?" ifadelerini kullandı. Tan, kimsenin topyekün bir kurumla, Genelkurmay Başkanlığının binası, valinin oturduğu bina ile tapu ve belediye binası ile sorunu ve kavgası olmadığını belirterek, "Ama bu kurumlarına içine alçaklar, hırsızlar, hainler, işbirlikçiler sızmışsa veya ele geçirmişse, bunlarla herkesin sorunu var. Ama devlet ve ordu adına, giydiği üniformayı kullanarak birileri zulüm yapmışsa, katillik yapmışsa, cinayet işlemişse bunun hesabı sorulur. Bunun da kurum kendisi ile bir alakası yoktur."
Toplantının sonunda soruları da cevaplayan Tan, HSYK'nın yapısının değiştirilmesine ilişkin Kanun Tasarısı'nı şu sözlerle değerlendirdi:
"Bu da rezalet. 'Polisi ben atarım, ihaleyi ben veririm, Dışişleri Bakanlığı'nı ben düzenlerim' bunları anladık, Suriye'ye Irak'a silah sokarım, üzerine de pisküvit yazarım, bütün hakimleri de ben atarım.' Hırsızlık ile suçlanan bakanlar, bürokratlar var. Kendi hakimini ve savcısını kendi atarsa ne olacak, kim yargılayacak? Bu iş karakolda biter ama orada da ne olur Allah bilir. O zaman mahkemeyi de kapat sen karar ver. Bence bütün mahkemeleri kapat Başbakan, sen otur evinde canın nasıl istiyorsa istediğin hükümleri de sen ver, canın sağolsun, varlığımız sana armağan olsun.
Hukuk yok, tiyatro var. Hakim savcıyı dinlemiyor, savcı polise söz geçiremiyor. İtfaiyeye yangına git diyorsun, diyor ki 'boşver.' Böyle bir hale geldik. Kasımpaşa'da tulumbacılar vardı, Ayhan Işık'ın bir filmi vardı, uzun donlarla yangına koşuyorlar, ilk tulumbasını alıp çıkan operasyonu götürüyor. Böyle bir duruma geldik."