Adı sürekli PKK'nın öldürdüğü örgüt mensupları arasında geçen Baki Karer konuştu. İsveç'te yaşayan ve kimliğini değiştiren Karer, Abdullah Öcalan'dan iç infazların hesabının sorulmasını istedi.
PKK'nın kuruluşunda bulunup Merkez Komite üyeliğine kadar yükselmiş bir isim Baki Karer. Adı Kürt aydınlarının Meclis'e sunduğu örgüt içi infaz listelerinde dahi 'öldürüldü' olarak geçiyor. Ama kuruluşuna şahit olduğu PKK'nın iç yüzünü anladıktan yaklaşık 10 yıl sonra "Silah kullanmanın bir felaketle sonuçlanacağı daha o günden belliydi" diyerek ayrıldığını söylüyor. Karer,Öcalan'ın örgüt içerisinde nasıl sivrildiğini anlatırken örgütün derin kanadı olarak bilinen Kesire Öcalan ve Pilot Necati'nin (Necati Kaya) rolünü açıklıyor.
ÇATIŞMALARDAKİ ROLÜ GİZLENDİ
Bugün gazetesinden Serbest Özden'in haberine göre; 1980 darbesine kadar Kürt toplumunda en geniş tabana sahip örgüt PKK değildi.Daha çok Özgürlük Yolu ve DDKD egemendi.O dönem koşullarında örgütler arası çatışmalarda Öcalan'ın da dahil olduğu Gladyo'nun payı vardır. Örneğin KUK'la başlatılan çatışmaları,Öcalan'ın bizzat yürüttüğü hasır altı ediliyor. O dönem ülke içinde Çetin Güngör'ün ve dışarıda Kemal Pir'in çabalarıyla çatışmalar durdurulmuştu. Çok daha sonraları açığa çıktı ki,Öcalan, 1978'in ortasından itibaren devraldığı Mardin-Urfa bölge sekreterliğini kullanarak, Suriye Muhaberatı koruması altında sınıra gelerek çatışmaları yeniden başlatmıştır. Aslında Kemal Pir'i PKK'dan ayrılma noktasına getiren olay da budur. Tüm bunlara rağmen, bir dizi entrikalarla çatışma sorumluluğu Kemal Pir'in üzerine atılmaya çalışılmıştır.
İNFAZIN GEREKÇESİ OLMAZ
Örgüt içinde veya dışında katlettikleri insanlar için hiçbir gerekçe sunamazlar. Katletmenin hiç bir haklı gerekçesi olamaz. Muhalefet eden her insanı katlettiler. Birçoğunu Bekaa'da ve Lolan'da katlettiler, katletme fırsatını bulamadıklarını da ya Güneydoğu Anadolu'ya gönderip ihbar ederek ya da derin devletle kurdukları direkt telefon bağlantılarıyla öldürttüler. Bu yöntemlerle 15 bin 'faili meçhul' cinayet işlediklerini söylüyorlar. PKK'da kitlesel işkencelerin ve infazların en fazla yoğunlaştığı dönemi anlamak için, Yalçın Küçük'ün PKK'daki faaliyetleri irdelenmeli ve 2000'e Doğru dergisinin yayın politikasına bakılmalı.
Milyarları ceplerine attılar
Bugün Diyarbakır sokaklarında kuru kalabalığı yönlendirmeye çalışanların banka hesaplarına, ikinci ve üçüncü dereceden akrabalarının ihalelerden elde ettikleri kazançlara bakılırsa, bahsettiğimiz derinlik daha iyi anlaşılır. 'Silah emniyettir' diyenlerin 'ticaret' ilişkilerine bakılması gerekir. Olayları yönlendiriciler içinde öyleleri var ki, sırf Avrupa'ya yapılan insan kaçakçılığından milyarları cebine indiriyor. 'Muhatap Öcalan'dır', 'Önderimiz Öcalan'dır' diye durmaksızın konuşanların ve havayı bulandırmaya çalışanların, aşiret ve yakın akrabalarının yaşam tarzlarına bakılmalı. Kürtçü geçinen belediyelerin ihaleleri takip edilirse, ilişkiler ağının derinliği kendiliğinden açığa çıkar. Derin devlet ve ilişki ağları bitirildiği noktada, PKK kalmayacaktır.
Çatışmaları yeniden başlattı
Ben ve birçok arkadaşım, 73- 74'lerden itibaren bu mücadelenin içinde yer aldık, 1983'te ayrıldım. Muhalefet edeni katlettiler. Haki Karar, Öcalan'ı eleştiren mektubu yazdıktan sonra öldürüldü. Öcalan, derin devletten aldığı destekle bu kavgada üstün geldi. Özellikle 80'li ve 90'lı yıllarda egemen kılınan sis perdesi yeni yeni aralanmaya başlamıştır. Gladyo örgütlenmesinin İstanbul ayağına bitişik Kürt ayağı, yani Apoculuk bitirildiği oranda bu sis perdesi ortadan kalkacak. Son günlerde bu yönde yürütülen gayretler, sonuçta bahsettiğim sisli ortamı sonlandıracaktır.
KUZEY IRAK'TA AYRILDIK
Ben, PKK'dan 1983'te ayrıldım. Eğer Mehmet Karasungur, Öcalan'ın isteği ile derin devlet tarafından öldürülmeseydi, Mehmet Karasungur, Resul Altınok, Çetin Güngör ve ben bir grup olarak ortaya çıkacaktık. Çıkış bildirimizi hazırlamış, Mehmet Karasungur'un Celal Talabani'nin yanından dönmesini bekliyorduk. Ayrılma İsveç'te değil, Kuzey Irak'ta olmuştu.
Binlerce insan şikeli savaşta öldü
Kırıkkale yapımı silahların numaraları silinerek PKK'ya teslim edildiğini belirten Karer, bunun herkes tarafından bilindiğini söyledi.
Özellikle iç infazlar, faili meçhuller, Öcalan'ın derin devletle belgelenmiş ilişkileri halka iyi anlatılabilinirse, bunların arkasına takılmış kitle ikna edilir. Bu halk kaybolançocuklarınınhesabını soracak düzeye gelecektir. 'Şikeli savaş' diyenleri haklı çıkartacak o kadar neden var ki ortada, hangi birini anlatayımya da nereden başlayayımbilmiyorum. Mesela numaraları silinmişKırıkkale yapımı kamyonlar dolusu silahın PKK'ya aktarılmasını kim inkâr edebilir? Dinamitlerin kaçakçılar aracılığıylaKandil'e aktarılması keşfedilen yeni bir şey değil.
YERLERİNİ BİLDİRDİ
Özellikle 90'lı yıllarda Kürt halkına karşı baskıların yoğunlaştırılmasının tek nedeni, PKK'- ya güç kazandırmaktı. Öcalan'ın imha etmek istediği bazı grupların yerini telefonla veye telsizle bildirip imha ettirdiğini herkes bilir .Öcalan, derin devletten aldığı destekle bu kavgada üstün konuma gelmiştir. Şu anda 'Bizim paraya ihtiyacımız yok,muazzam meblağlara ulaşan bir servetin sahipleriyiz' diyen bir Öcalan ve ekibi mevcuttur. Halk adın amücadele yürüten hiçbir gücün, gönüllülerden toplanan paralarla 'muazzam meblağlara' ulaştığı görülmemiştir.
İNFAZCILARLA ÇÖZÜLME
Birkaç tetikçinin yargılanması ve cezalandırılmasının bizi sonuç almaya götüreceğinden kuşkuluyum. Nasıl ki JİTEM olayı, görevlendirilmiş tetikçilerin yargılanması ile çözümlenemezse, Apoculuk olayı da salt birkaç infazcının yargılanmasıyla çözümlenemez. Bu nedenle derin devlet yargılamalarına AbdullahÖcalan dahil edilmeli. Bu türbir yargılanma süreci başlatıldığında, JİTEM ve Hizbullah'ın da Apoculuk atına bindirildiği görülecektir.