Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinde 20. yüzyılın büyük İslâm âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 53. yıl dönümü için düzenlenen anma programı yoğun ilgi gördü. Yoğun ilgi nedeniyle bazı vatandaşlar programı ayakta izlemek zorunda kalırken çok sayıda vatandaş da salona giremedi.
Sabri Bahadır Kültür Merkezi'nde düzenlenen anma programına Zaferfen Dersaneleri Genel Müdürü eğitimci-yazar Arif Kapar, 'Üstattın Hayatı ve Önem Verdiği Değerler' konulu bir konferans verdi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, Mevlana Vahidüddin Han'ın Peygamber Yolu Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşması sinevizyon gösterisi ile izletildi.
Daha sonra konferansına başlayan Arif Kapar, Bediüzzaman Said Nursî’nin Hakk'ın rahmetine kavuşuncaya kadar, bütün ömrünü insanları Allah'a iman etmeye ve Kuran ahlakını yaşamaya davet edip, var gücüyle ittihadı İslam'ın gerçekleşmesi için çalıştığını söyleedil. Kapar, “Bediüzzaman Hazretleri I. Dünya Savaşı'nda talebeleriyle milis kuvvet oluşturarak vatanın savunmasına katılmıştır. Gönüllü alay komutanı olarak büyük başarılar gösterdiği I. Dünya Savaşı'nda Rusya'da esir düşmüş, üç yıl süren esaret hayatının sonunda Sibirya'daki esir kampından kurtularak gizlice İstanbul'a gelmiştir." dedi.
Said Nursi'nin 1925 yılında Şeyh Said İsyanı çıktığında, olayla hiçbir ilgisi olmadığı halde, Van'da inzivaya çekildiği olduğu yerden alınarak Burdur'a, oradan da Isparta'nın Barla ilçesine sürgüne götürüldüğünü ifade eden Kapar, “Bediüzzaman yargılandığı dava süresince tutuklu kalmıştır. Daha sonra ise Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararla, Said Nursi Hazretleri'ne 11 ay hapisle birlikte Kastamonu'da mecburi ikamet; 15 talebesine de 6'şar ay hapis cezası verilmiştir." diye konuştu.
Kapar, “Mecburi ikamet için Kastamonu'ya getirilen Bediüzzaman sürgünün ilk bir ayında polis karakolunun üst katında oturmak zorunda bırakılmış, daha sonra ise yine karakolun tam karşısında ve birkaç metre uzaklıkta bulunan bir eve yerleştirilmiştir. Evinin karakola bakan pencerelerini perdeyle kapatmasına dahi müsaade edilmemiştir. Kastamonu sürgünü 8 sene sürmüştür. Polis gözetimi altında mecburi ikamet için Kastamonu'ya getirilen Bediüzzaman Said Nursi, 1943'te Isparta savcısından gelen talimat üzerine yeniden tutuklanmıştır. Ağır hasta olmasına rağmen Ankara'ya oradan da trenle Isparta'ya getirilmiştir. Risale-i Nur ile ilgili davaların Denizli'deki davayla birleştirilmesi üzerine ise Denizli'ye sevk edilmiştir. Denizli hapsi yine tecrit altında başlamış, çok zor şartlar altında geçen yeni hapishane dönemi ve yargılama safhalarında da Bediüzzaman, Risale-i Nur'un yazımına devam etmiştir. Sonrasında ise 1944'te verilen beraat ve tahliye kararına rağmen, dönemin hükümeti Said Nursi'nin Afyon'un Emirdağ ilçesinde zorunlu iskâna tabi tutulmasını emretmiştir."
KARAKOLA BAKAN EVİN PENCERESİNE PERDE BİLE ÇEKTİRMEDİLER
Bediüzzaman burada hükümet binasının karşısında bir odaya yerleştirilerek gözetim altına alındığını ifade eden eğitimci-yazar Arif Kapar, “İnsanlarla görüşür gerekçesiyle camiye gitmesine bile müsaade edilmediği, devamlı takip ve gözleme tabi tutulduğu Emirdağ sürgünü, Denizli Hapishanesi'ndekinden bile çok daha ağır ve zor şartlar altında geçmiştir. Bu dönemde, hukuki yollarla Bediüzzaman'ı etkisiz hale getiremeyen muhalifleri onu zehirleyerek şehit etme yoluna gitmişlerdir. Hayatı boyunca 23 defa denenecek bu teşebbüslerin üçü Emirdağ sürgününde gerçekleşmiştir.1944'te Denizli Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararının Yargıtay tarafından onaylanmasıyla birlikte Bediüzzaman serbest bırakılmıştır. Ancak Risale-i Nur'ların her geçen gün yaygınlaşarak insanlara ulaşması malum çevreleri rahatsız etmeye başlamıştır. Ocak 1948'de Said Nursi ve 15 talebesi evlerinden ve işyerlerinden alınarak Afyon Hapishanesi'ne gönderilmiştir. Ancak tüm bu ağır ve zor şartlara rağmen Bediüzzaman Hazretleri eserlerini yazmaya devam etmiştir.”
Kapar, “Aralık 1948'de Bediüzzaman Said Nursi hakkında 20 ay ağır hapis cezası kararı verilmiş, ancak karar temyiz edilmiş ve Bediüzzaman lehine bozulmuştur. Ancak Yargıtay'ın bu kararına rağmen Afyon Ağır Ceza Mahkemesi yargılamayı uzatarak 20 aylık sürenin cezaevinde geçmesini sağlamıştır. Hak etmediği cezanın süresini tutukluluk haliyle dolduran Said Nursi, Eylül 1949'da serbest bırakılmıştır. Fakat Ankara'dan gelen bir emirle bu sefer de Afyon'da mecburi iskâna tabi tutulmuş ve Emirdağ'a Aralık ayında dönebilmiştir.” diye konuştu.
"Ömrünün yaklaşık 30 yılını hapis ve sürgünde geçiren Bediüzzaman, bu zor şartlar altında tüm ömrünü İttihadı İslam'ı savunarak geçirmiştir." diyen Kapar, "Bediüzzaman Hazretleri'nin ve kendisine sadakatle bağlı Nur talebelerinin büyük fedakârlıklar ve çilelerle yaptıkları çalışmalar neticesinde, Allah'ın izniyle Risale-i Nur'un temsil ettiği sevgi dolu İslam ahlakı Anadolu'da kökleşmiştir. Ve Bediüzzaman'ın ifadesiyle, "kimsenin onu Anadolu'nun bağrından söküp atması" mümkün değildir” şeklinde konuştu.
Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından Vakfıkebir Müftülüğü Vaizi Osman Öztürk tarafından dua edilmesinin ardından sona erdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz