Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Almanya’daki afiş kampanyası ve İsrail’in 5 Eylül'de Bi'r es-Seba Camii'nde yapacağı içki festivaline tepki gösterdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, 2012 Çin Kültür Yılı münasebetiyle 31 Ağustos-7 Eylül tarihleri arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Çin Devlet Din İşleri Başkanlığı ve Çin İslam Cemiyetince ortaklaşa düzenleyeceği programın açılışı gerçekleştirildi. Ali Emiri Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın yanı sıra Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Çin Din İşleri Başkanı Wang Zuaan, Çin İslam Cemiyeti Başkanı Hilalundin Chen Guangyuan ile davetliler katıldı.
Burada bir konuma yapan Bozdağ, Türkiye ile Çin’in iki kadim dost ülke olduğunu belirterek, “Aramızdaki ilişkiler yeni değil, yüz yıllara dayanmaktadır. Aramızda köprüler güçlüdür. Sadece İpek Yolu’nun doğusunda ve batısında yer almış olmak, İpek Yolu’ndan malların ve hizmetlerin değiş tokuşunu yapmak değil, aynı zamanda bu yol vasıtasıyla büyük bir medeniyet paylaşımı, büyük bir kültür paylaşımı ve büyük bir değişimi dönüşümü karşılıklı etkileşimi birlikte yaşadık. İslam, hem Çin medeniyetinin bir parçası hem Türkiye’nin anlayışının, kültürünün ve medeniyetinin özüdür” dedi.
Bozdağ, Çin’de yaşayan Müslümanlar ve soydaşların Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin daha da güçlü olması anlamında çok önemli bir köprü olduğunu dile getirdi. İslam ile Müslümanlığı yanlış yerde konumlandırma gayretlerinin gözlendiğini belirten Bozdağ, “Özellikle ayrımcılık, ırkçılık İslamafobya ve diğer insanları bir arada yaşama kültüründen vazgeçirmeye insanların bir birbirinin hasmı olarak birbirinin karşını dikilmeye zorlayan aşırılıklara ve yanlış akımlara karşı dünyanın her yerinde beraber olmak lazım, birlikte hareket etmek lazım. Biz Türkiye olarak bu noktada tavrımızı her misliyle ortaya koyduk ve ortaya koymaya da devam ediyoruz. Ama şunu da yapmamak lazım ama ırkçılıkla, aşırılıkla İslamafobya ile mücadeleyi İslam ve Müslüman’la mücadele gibi algılamamak lazım. Ama maalesef bazı yerlerde bu maalesef İslam ve Müslüman’la mücadele gibi algılanmaktadır” dedi.
Almanya’daki “Kayıp Aranıyor” afiş kampanyasına tepki gösteren Bozdağ, “Toplumun huzur ve barışı için bunlar tehdit olabilir bize düşen bir vazife varsa bizde yapalım düşüncesi ile Müslüman toplulukların temsilcileri de buraya katılıyor ama maalesef içişleri bakanlığı önümüzdeki günlerde başlatacağı bir kampanya da ‘Kayıp Aranıyor’ başlığı adı altında bir resim yayınlıyor. Başı örtülü bir hanımefendiyi böyle koyuyor bu resme ve altında da şu ifade yer alıyor, ‘Arkadaşım Fatma kendisini özlüyor. Çünkü son zamanlarda kendisini tanıyamıyor. Gün geçtikçe daha çok kendi içine kapanıyor ve her geçen gün daha çok radikalleşiyor. Kendimi dini fanatiklere ve terör örgütlerine tamamıyla katılıp kaybetmekten korkuyorum. Sen de benim gibi düşünüyorsan radikalleşmeyle ilgili danışma merkezi ile irtibata geç’ diye öylesi bir afişi Almanya insan hakları, demokrasi, hukuk devleti hoşgörü pek çok konuda başkalarına laf bırakmayan bir ülkede hem de içişleri bakanlığının inisiyatifi ile yürütülen bir kampanyada başı örtülü olmayı terörle neredeyse eş anlamlı gören suçlu olarak takdim eden radikalleşme olarak takdim eden toplum için potansiyel bir tehlike gibi gösteren bir yaklaşımdır. Fevkalade çirkin bir yaklaşımdır” şeklinde konuştu.
Bunun din ve vicdan özgürlüğüne açık bir saldırı olduğunun altını çizen Bozdağ, şunları söyledi:
“Bu insan haklarının tartışmasız ihlalidir. Bu evrensel hukukun açık bir şekilde çiğnenmesidir. Almanya’da güzel gelişmeler de oluyor. Bir bakıyorsunuz Hamburg eyaletinde İslam resmi din kabul edildi. Sünnet yasağı ortaya çıktığı zaman Sayın Merkel adımlar attı ve güzel gelişmeler oldu. Ve bu adımlarla yasayı ortadan kaldırıcı gelişmeler oldu. Ancak Sayın Merkel’in hükümetinde İçişleri Bakanlığı yapan bir sayın bakanın denetimi altında faaliyete bulunan güvenlik işbirliği inisiyatifinin bu yaklaşımı fevkalade yanlıştır, fevkalade tehlikelidir, fevkalade çirkindir, gayrimeşrudur. Hayri hukuki, gayri insanıdır. Buradan kınıyorum. Umarım ki Alman yetkilileri bu konuda biraz daha tedbir alırlar.”
Bozdağ, İsrail’in 5 Eylül'de Bi'r es-Seba Camii'nde yapacağı içki festivaline de tepki gösterdi. Bozdağ, “Yani dünyanın hiçbir dininin mabedinde bu dinin müntesiplerinin kabul etmeyeceği edemeyeceği şeyleri yapmak o dine ve o dinin müntesiplerine saygısızlıktır. Aynı zamanda bu bir saldırıdır, provokasyondur, tahriktir. Böyle bir şey olabilir mi? Camiinin bahçesinde şarap festivali düzenleyeceksiniz ve bunu da nasıl takdim edecekler bilmiyorum ama dünyanın gözü önünde yapacaksınız. Olacak şey değil. Eğer bir Sinagog’da Yahudilerin kabul etmeyeceği edemeyeceği bir iş yapılmak istense veya bir kilisede Hıristiyanların kabul etmeyeceği edemeyeceği ve onların lanetlediği bir iş yapılmak istense Hıristiyan dostlarımız, Yahudi dostlarımız bunun karşısında tavır koymazlar mı? Ebetteki koyarlar” dedi.
“Her dine ve her dinin müntesibine saygının insan haklarının gereği olduğunu din ve vicdan özgülüğüne zarar verdiğinin altını açık açık çiziyorum” diyen Bozdağ, İsrail hükümetinin bu noktada yapılmak istenen tahrik edici yanlışlığın önüne geçmesini ve bu işin yapılmasına izin vermemesini umduğunu söyledi. Bozdağ, “Yine umarım ki Almanya Başbakanı Sayın Merkel tıpkı yargıçları temsil alan aşırı düşüncelerin adalet yerine mahkeme kararına dönüşmesine itiraz edip sağduyudan yana tavır alıp bu kararı düzeltici adımlar attığı gibi içişleri bakanlığının inisiyatifinde yürüyen İslam ve Müslümanlarla mücadele konseptine de dur der ve bu kampanyanın yapılmasına engel olur” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz