İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınlarının, Man Adası'na para transferi yaptıklarına ilişkin iddiaları nedeniyle açtıkları tazminat davasında toplam 197 bin lira tazminat ödemeye mahkum edilmesine ilişkin, "Niye bu tazminat? Hangi gerekçeyle? Beni korkutmak için. Ben o davayı mutlaka kazanacağım. Nerede? Türkiye’de olmasa dahi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazanacağım o davayı. O davanın bütün belgeleri doğru, savcının yazısı var." dedi.
Kılıçdaroğlu, Beylikdüzü Belediyesi Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi'nde servis taşımacıları esnafıyla bir araya geldiği toplantının ardından, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin "FETÖ elebaşının usulüne uygun istenmediğiyle ilgili partinizin yaptığı bir inceleme ve rapor olacaktı. O rapor elinize ulaştı mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Akverdi'nin birazdan geleceğini ve raporla ilgili bilgi sunacağını, aynı bilgilerin Muharrem İnce'ye de iletileceğini, raporu henüz görmediği için bir yorum yapma şansının olmadığını söyledi.
Gündemdeki Kandil operasyonuna ilişkin görüşü sorulan Kılıçdaroğlu, "Teröre karşıyız. Terör, nereden, kimden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun bir insanlık suçudur ve teröre karşı mücadele de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en doğal hakkıdır. Nerede bir terör varsa ve bu terör Türkiye'yi rahatsız ediyorsa, Türkiye'ye yönelik bir terör eylemi varsa, bu teröre karşı mücadele etmek de güvenlik güçlerimizin, ordumuzun görevidir. Biz ordumuzun bu konuda, üzerine düşen görevi yerine getirdiğine inanıyoruz." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınlarının, Man Adası iddialarına ilişkin açtığı tazminat davasında 197 bin lira tazminata mahkum edilmesi kararıyla ilgili soruya da şu yanıtı verdi:
"Normal değil mi? Yargı kimin elinde? 18 milyon dolar gerçek mi? Gerçek. Man Adası’nda para hareketi oldu mu? Oldu. Man Adası’ndaki şirketin kuruluş sermayesi 1 sterlin mi? 1 sterlin. Neresi yanlış bunun? Kendisi de itiraf etti zaten. Niye bu tazminat? Hangi gerekçeyle? Beni korkutmak için. Ben o davayı mutlaka kazanacağım. Nerede? Türkiye’de olmasa dahi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazanacağım o davayı. O davanın bütün belgeleri doğru, savcının yazısı var. Soruyor Halk Bankası’na, 'bunlar size mi ait?', 'evet, bize ait' diyor. MASAK'a soruyor 'bunlar size mi ait?', 'evet, doğru.' Nedir bu tazminat? Beni korkutmak için.
Talimat alan yargıç, parayla beni korkutacağını sanıyor. Biz parayla, pulla korkmayız, biz namuslu adamlarız. Nerede bu ülkenin çıkarları aleyhine bir eylem varsa, işlem varsa biz onunla mücadele ederiz. Siyasete ahlakı egemen kılacağız. Bakın diyor ki 'dolar getirin, dolar getirin, vatandaş dolar bozdursun.' Beyefendi, siz bu 18 milyon doları ne yaptınız? Nerede bu 18 milyon dolar? Bozdurdunuz mu? Ne yaptınız? 'İşletmeyi sattık.' Hangi işletmeyi sattın? Sermayesi 1 sterlin olan şirket 18 milyon dolarlık ne aldı? Bunların yanıtı yok. O kararı veren hakim de hakim değil. Hakim olması da zaten mümkün değil."
Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, telefon dinleme iddialarıyla ilgili "Gerçekse halkın içine çıkan namerttir." sözlerinin sorulması üzerine, "Adalet yürüyüşünde sadece benim değil, pek çok arkadaşımın telefonu dinlendi." ifadesini kullandı.
Bunu, Türkiye'deki medyadan öğrenmediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "Almanya’daki gazetelerin telefon dinleme ile ilgili bir olayı aydınlatmaları, açığa çıkarmalarından sonra, Türkiye’de de aynı yazılımın kullanıldığını ve bizim telefonlarımızın dinlendiği gerçeğini ortaya çıkardılar." dedi.
Bu konuda hem suç duyurusunda bulunduklarını hem de Almanya Büyükelçiliği’ne başvurduklarını aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Alman hükümetinin izni olmadan dinlemeyi öngören bu yazılımın Türkiye’ye satılması mümkün değildi. Soruyoruz Alman Büyükelçiliği’ne, 'bu dinlemeyle ilgili yazılımı siz kime sattınız?' Bana satmadılar, size satmadılar, herhangi bir firmaya da satmadılar. Alman hükümetinin izni ile ancak bu yazılım satılabiliyor. Herhalde o da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'dir. O zaman hükümetin, yönetiminde olan kurumlardan hangisi bu yazılımı aldı? İçişleri Bakanı buna bir cevap versin bakalım. Sokağa çıkarmış, çıkmazmış, namertmiş, mertmiş bunları bıraksın. Adam gibi benim sorularıma cevap versin. Suç duyurusunda bulunduk. Alman hükümetine kendisi bilgi edinme çerçevesinde başvursun. Desin ki 'ben İçişleri Bakanı olarak bu yazılımı satın almadım. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bu yazılımı satın almadı, adalet yürüyüşünde de yüzlerce, binlerce kişi dinlenmedi. Kılıçdaroğlu dahil.' desin. Biz de gerçeği öğrenelim."