TNT kanalındaki 90+1 programına konuk olan Öztürk, Beşiktaş'ın maçlarını Türk Telekom Arena'da oynama istediğinden, Felipe Melo'nun takım arkadaşı Albert Riera ile yaşadığı tartışmaya kadar birçok konuda tartışılacak sözler sarfetti.
[
* MYNETSPOR'U FACEBOOK'TAN TAKİP EDİN](http://www.facebook.com/spormynet)
CANLI MAÇ SONUÇLARI İÇİN TIKLAYIN
İşte Adnan Öztürk'ün açıklamasından satır başları:
BEŞİKTAŞ ARENA'YA GELECEK Mİ?
- Bize Beşiktaş'tan bir talep gelmedi. Gelmemesini ümit ediyorum. Biz stadı yapan mimarın eserine saygısızlık yapmak istemiyorum bir yere taşındığınızda bile yadırgıyorsunuz. Biz henüz Ali Sami Yen'deki o sıcaklığı TT Arena'da yaşayamadık. Yönetici olarak da bunun giderilmesi için çabalıyoruz. Bununla ilgili projeler hazırladık. Eğer bu konu yönetim kuruluna gelirse benim oyum net olarak "Hayır"dır. Olimpiyat Stadı'na gidip 2 sene oynadıysak onlar da oynamalı. Ünal Aysal başkan gerçekten demokrat birisidir. Bu zamana kadar 'hayır benim dediğim olacak' dediğini duymadık.
- "Avrupa'ya 5 yıl gitmesek ne olur?" diyen birisini desteklememiz doğru değil. Sayın Spor Bakanı her seferinde futbolun özerkliğinden bahsetti.
- Siz Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu'nda herhangi bir yol haritası duydunuz mu? Ata Aksu'nun fikirleriyle bizim fikirlerimiz birebir örtüştüğü için onu desteklemek istedik. Ama Ata Aksu da çekilme kararı verdi. Dolayısıyla Demirören seçildi. Hayırlı olsun dedik. Kimseyle kişisel hıncımız yok.
"EMENİKE TRANSFERİ HAKKINDA YORUM YAPMIYORUM"
- Yiğit Gökoğlan transferinde Fatih Terim'den habersiz olarak girişimlerde bulunduğum yalan. Çünkü bu benim yöneticilik anlayışıma ters. Ben zaten daha önce bir söylemde bulunmuştum. Dünyanın en pahalı Amatör futbolunu seyrediyoruz. Çünkü futbolu amatörler yönetiyor. Ben de futbol konusunda amatörüm.
- Başka bir takımda transfer görüşmesi yapmak etik ya da etik değil demeden önce yasak olduğunu söylemek lazım. Takımından izin almadan futbolcuyla görüşme hakkınız yok. Galatasaray kulübü bunu en yakından Shaqiri transferinde de gördü. Bayern, Basel ile anlaştıktan sonra Shaqiri ile görüşüp sonuca vardı.
- Yiğit Gökoğlan transferinde tabiki izinler alındı. Zaten bu transfer transfer döneminin içerisinde oldu. İzinler alındıktan sonra görüşüldü kendisiyle. Fatih Terim'in çok istediği bir isimdi ve Abdurrahim Albayrak da çok uğraştı. Bizim de gelecekte çok fazla şey beklediğimiz bir isim.
- Emenike transferi hakkında yorum yapmak istemiyorum. Zira biz 3-4 Temmuz'dan bu yana takım ismi vermekten de kaçınıyoruz. Bahsedilen transfer hukuğa yansımış bir olay. Dolayısıyla yorum yapmanın yanlış olacağını düşünüyorum..
- Muslera için mali bir tartışma olmadı ama Melo için olmuş olabilir. Transferlerden önce tartışmalar olabilir ama bu tartışmalar 3 dakikayı bulmamıştır. Çünkü şirketlerin yönetim kurulunda böyle önemli kararlar alırken tartışmalar yaşanır. Zira bahsedilen milyon eurolar çok büyük paralar. Melo'nun maliyetinin ben de çok olduğunu düşünmüştüm ama o performansı ile maliyetini karşıladı. Galatasaray'ın geçen sezonki durumu düşünüldüğünde çok önemli bir gelişim yaşadık. Bu dönemde sadece Melo değil, diğer transferler ve Fatih Terim de çok iyi işler yaptı. Ancak maliyeti tabii ki tartışılacaktır. Tartışılmalıdır.
RİBERY ENTERESAN BİR ÇOCUKTU
- Ribery'i bulan değilim ama Ribery transferinde yetkiliydim. Rahmetli Özhan Canaydın dönemindeydi. Şirketimizin sponsor olduğu takımlardan birinde Metz'de oynuyordu. Sezon sonunda almayı düşünüyorduk ama sonrasında erkenci davranıp devre arasında transfer ettik. Şirketimin sponsor olduğu takımlardan biri olduğu için yakından tanıyorduk. Ribery'nin transferi 2 saat içinde bitti.
- Ribery'nin elimizden kaçması tamamen kurumsal bir hata. 10 milyon euro getirmesi halinde serbest kalacaktı ama 90 gün boyunca parası ödenmediği için gitti. Ribery enteresan bir çocuktu, başarılı olacağı çok belliydi.
- Transferlere şöyle karışıyoruz; bizden bir yardım istenirse ve bize bir görev verilirse devreye giriyoruz. Şimdi de Fatih Terim birini ister ve bize görev düşerse elimizden geleni yapıyoruz.
"FATİH HOCA İLE ARAMIZ GAYET İYİ"
- Fatih Hoca ile aramız gayet iyi. Dediğim gibi futbol konusunda amatör bir yöneticiyim. Fatih Terim ve Ali Dürüst ile hiç bir tartışma yaşamadık. Ancak bu konu reyting almış olacak ki bu kadar işlendi. Fakat gerçekte biz hala görüşüyoruz, Galatasaray'ın geleceğini konuşuyor ve tartışıyoruz. Aramızda her hangi bir sorun yok.
- Biz halka açık bir şirketiz ve bu şirketin kar etmesi gerekiyor. Zaten kar etmeyen şirketler batmaya mahkumdur. Siz bir şirketi yönetiyorsanız, başarılı olmak istiyorsunuz zarar etmemelisiniz. Borçlu olmakla kar etmek de farklı şeyler. Borçlu olabilirsiniz, ancak kar edebilirsiniz. Fakat Türkiye'deki futbol şirketleri zarar ediyor. Ben de bir gün Fatih Hocaya "Bu işte bir sıkıntı var. Galatasaray'da futbolun patronu sizsiniz. Ama yönetim kurulunda ben varım. Aslında sizin orada olmanız lazım" dedim. Kendisi de şaşırdı ama bana katıldı. Ben bunu Ünal Aysal başkana da ilettim, umarım en kısa zamanda gereği yapılır.
- Avrupa'da kafa golü yemeyen tek takım olduğumuzu bilmiyordum. Ama amatör bir futbol seyircisi olarak bu başarıda ana sebebin Muslera ve önünde oynayan oyuncularımız olduğunu söyleyebilirim.
- Ben üniversitelere gidip panellere katılmayı çok seviyorum. Bu panellerinden birinde bir profesör, Galatasaray yönetim kurulunda sorun olmaması gerektiğini sertçe söyleyerek bu sorunları halledin diye konuştu. Profesör medyaya sert çıkın da bu haberleri yazmasınlar deyince, ben de medyaya kızmayın "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, içerden servis eden birileri vardır" dedim. Muhakkak ki başkan dahil 16-17 kişinin olduğu yönetim kurulunda bazı tartışmalar sıkıntılar olacaktır. Egoları yüksek olan insanlar içinde. Ancak bu tartışmaların büyümemesi ve dışarıya sızmaması gerekir.
"TUTUKLAMALARIN KALKMASI İÇİN..."
- Kulübüm adına defalarca kez Kulüpler Birliği Toplantısı'na katılmış biri olarak çok net olarak söylüyorum; o toplantılarda nasıl davrandıysam dışarıda da öyle davrandım. Bu yüzden bu toplantılarla ilgili Galatasarayı suçlayacak tek bir şeyi kabul etmem. Biz Galatasaray'dan kimse içeride olmamasına rağmen, olayın insani yanını düşünerek spor idarecilerinin tutuklamalarının kalkmasını istedik. Hatta İlhan Cavcav Galatasaray Üniversitesi'nde kaliteli hukukçular olduğuna vurgu yaptı ve biz bu konuda liderlik bile yapabileceğimizi söyledik. Biz Aziz Yıldırım ya da A, B, C diye isimlere bakmadan, olayın insani boyutuna bakıyoruz. Biz evrensel hukuku uygulamamız gerektiğini söyledik hep. Şike için 25 sene hapis cezası konuşuluyor. Futbol ciddi bir iş ancak bu kadar da ciddi değil. Ben Galatasaray camiasından tepki almayı bile göze aldım. Ancak sportif cezalar için konu farklı. Türk takımlarının Avrupa'ya gitmesini engelleyecek her türlü karara karşıyız.
- Alınmaması gereken riskler var. Bizim bir deklarasyonumuzla Mehmet Ali Aydınlar'ın federasyonu ligleri ertelediyse amenna. Biz de TFF'nin sürekli tavır değiştirdiğini eleştirdik.
- Bazı kulüpler öne çıkmak istemiyor olabilir. 18 takımın 8 tanesi iddianamede yer alıyor. Bir ara önemli kulüplerin yöneticilierinin olduğu toplantıda bir öneri getirdik. UEFA yetkilileriyle görüşüp adı geçen kulüpleri hukuki süreç tamamlanana kadar Avrupa kupalarına göndermeyelim dedi. Bu sert bir dille reddedildi. 18 takımın hepsini aynı kefeye koymak doğru olmuyor. Haksızlık oluyor.
-Sanki Galatasaray ortamı germeye çalışıyor, tansiyonu arttırmaya çalışıyor gibi bir imaj yaratıldı. G.Saray bunla suçlanmaya çalışıyor.
"SPORUN BİRİNCİ ŞARTI AHLAK..."
-Sporun birinci şartı ahlak.Bu da dürüstlükle başlıyor. Biz önce kendi aramızda dürüst olalım. Şimdi sürekli Galatasaray'ı bu işlerin içine çalışacaksınız o zaman G.Saray'da buna cevap verecek. Herkesten saygı bekleriz ama saygısızlık yapana da cevabını veririz dedik.
-Cemal Nalga olayından sonra bahsi geçen kulübün açılış sitesinin "takipçisiyiz" diye açıldığını gördük. Biz bu günleri de gördük. Bu şike dosyası çıktığı gün Galatasaray'ın bütün yayın organlarına talimat verdi "bu konunun üstüne gitmeyeceğiz" diye.
"G.SARAY'DA YALI ÇOCUKLARI VAR"
- "Yalı çocukları" derken kimseyi hedef almadım çünkü çok var bunlardan. Türk futbolu etik anlamda bitmiştir. Ekonomik anlamda da iflas etmiştir.
- Türk futbolu bu hale geldiyse birileri kabahatli. Yöneticiler kabahatli. Şimdi yöneticiler suçluysa ikiye ayırmak istedim. Futbolu yönetmenin ciddi bir iş olduğu aşikar. Spor kulübünde yönetici olmak sırf hobi olsun diye yapılacak bir iş değil. Galatasaray'da da "yalı çocukları" var. Onların da yöneticilik yapmalarına karşıyım.
- Fatih Terim Florya'da bu aileyi oluşturduğu için süratle başarıyı yakaladı. Melo olayının tamamını bilmeden yönetim kurulu koltuğundan "bunu asarım, bunu keserim" demek olmaz. Olaylar nasıl çözülebilir, ortada bir terbiyesizlik var mı, Galatasaray'ın değerlerine zarar verebilecek bir şey var mı?" bunları ailenin reisi bilir. Fatih Terim'i kimse G.Saray'ın değerlerini bilmemekle suçlamayaz.
- Benim yöneticilik yaptığım şirketlerde o şirketin yazılı veya yazısız kurallarına saygısızlık yapan mevkiisi ne yaparsa yapsın kendisini kapıda bulur. Ama bu benim yönettiğim şirketlerde geçerlidir.
"YENİ BİR MESLEK ÇIKTI..."
- Amerika'yı yeniden kefşetmeye gerek yok. Futbolun kendi içinde kuralları var. Uygulamakla yükümlü otoriteler var. Ben bu zamana kadar bu işin saha içi, saha dışı olduğunu duymadım. Şikenin bi tarafında az var, çok var demek doğru değil.
- Bu dünyada bir ilk olucak. Demek ki biz futbolda yeni bir meslek sahipleri bulmamız lazım. Saha içi şike uzmanı, saha dışı şike uzmanı. Bunu saptayabilecek bir uzmanlık alanı var mı bilmiyorum. Böyle bir kural yok, yeni bir icat. Bu UEFA ve FIFA tarafından nasıl kabul edilir görücez.
- Etik Kurulu'nun "şike sahaya yansımamıştır" diyeceğine "Türkiye'de şike yoktur" demesini daha samimi bulurum.
'TAKIMI KÜME DÜŞÜR' DEDİM
- Cemal Nalga olayında ben şirketteydim. Seçim ekibim bana haber verdi. Ben orada 'sakin olun. G.Saray'ın utancı üzerine politika yapmam' dedim. Şirkete gidip Adnan Polat'ı aradım. Üzgün olduğunu söyledi. Sağlam olmasını söyledim. 'Benim sana tavsiyem kimseyi bizi cezalandırmasına izin vermeve hiç beklemeden sen takımı kendin küme düşür' dedim. Oktay Mahmuti ile yeniden anlaşacağız.
- Biz konuşurken tansiyon tırmanmasın diye dikkatli davranırken Galatasaray'ı hedef açıklamalar yapılırsa bizde konuşuruz. Herkes kendi kulübüyle ilgilensin. Kamera önünde dürüst olmamız lazım. Benim fanatizmim sıfır. Bunu kamera önünde de, arkasında da söylerim. Kendi işine baksın derken herkes kendi problemleriyle ilgilensin demek istedim.
"HERKES TAKDİR ETMELİ..."
- Kadıköy'de oynanacak maça gitmeyeceğim. Geçen maça da gitmek istiyordum başkan izin vermedi. Herhalde bu maçı da beraber seyredeceğiz. Kişisel kimseyle problemim yok.
- Tribüne oynamaya ihtiyacım yok. G.Saray taraftarının bu olaylar içindeki duruşunu herkesin takdir etmesi gerek. G.Saray centilmen ligde ikinci. Bizim stadımız bir kere bile kapanmadı. Tribünlerimizde küfür, olay olmuyor. G.Saray taraftarı bu kadar yoğun ve asabi ortamda ne şikeyle ilgili ne de rakiplerle ilgili hakaretlerde bulunmadı.
"FORMASINI GİYMEM AMA..."
- Fenerbahçe mitingini izlerken genç bir arkadaşımız oğluyla çıkmıştı. Hayali olarak da "muhteşem altyapı tesislerinde torunum antrenman yaptıktan sonra Şampiyonlar Ligi'ni nasıl kazandınız?" diye sorsun istiyorum demişti. Benim de hayalim bu. Bizler yaşlandığımız zaman yapmak istediğim o muhteşem tesislerle övünmek istiyoruz. Bu konuda aynı hayalleri paylaşıyorum.
- Ben şimdi kamera önünde "Fenerbahçe'yi alkışlarım" derim herkes centilmen söyler. Kamera arkasında da "alkışlamam" derim. Ben dürüstü oluyorum. Alkışlamam ama ne küfür ederim ne de hakaret ederim. Alkışlamamak aşırı uç değildir ama küfür etmek aşırıdır. Ben ikisini de yapmam.
- Avrupa'da başarılı olmuş her Türk takımını alkışlarım. Maçına bile gidip aynı heyecanı yaşarım. Formasını giymem o kadar değil ama her türlü desteklerim.
"TFF'DEN RİCAM VAR"
- Fatih hocam ekibiyle hesaplar yapıyor ama önümüzdeki 6 haftayı kazasız belasız tamamlayalım. TFF büyük iş düşüyor. Takımların onayını almadan yapılan bir play-off var. Heyecan arttırılsın diye yapıldı bunu anlayışla karşıladık. TFF'den ricam tüm futbol camiasının göstereceği performans, Türkiye'de kaybolan futbolun marka değerine ciddi katkısı olacaktır. Ben herkesin bu 6 haftaya odaklanmasını rica ediyorum. Futbola odaklanması için de herkesin gerekeni titizlikle yapmasını bekliyorum.
- Türk futbolunu Avrupa ve Dünya'dan kopartmak Türk futboluna kötü damgalar vurmak kabul edilebilir bir durum değil. Başından beri bunun altını çizdik. Gerekirse her gün çizmeye devam ederiz.