Koronavirüs pandemisinin tüm dünyada etkili olmasından önce en sevilen aktivitelerin başında seyahat etmek geliyordu. Bir süre kısıtlamalarla birlikte seyahat etme yasaklanmıştı. Ülkelerin normalleşme adımlarını atmasıyla beraber seyahatler yeniden başladı. İşte sorumuz bu seyahatlerle alakalı olacak. Bir yerden başka bir yere uçak yolculuğu yaptığınızda gidiş-dönüş uçuşları arasındaki saat farkına hiç dikkat ettiniz mi? Londra’dan New York’a uçakla yapılan bir yolculuk yaklaşık 8 saat sürerken; New York’tan Londra’ya gerçekleştirilen uçuş 7 saatten kısa tutuyor. İşte bu durumun altında bilimsel bir gerçeklik var. Hazırsanız bu gerçekliği açıklıyoruz.
Birçok kişi doğudan yapılan seyahatlerin daha kısa sürmesini Dünya’nın batıdan doğuya doğru dönüşüne bağlar. Ancak bilimsel olarak bu bilgi doğru değildir. NASA’dan Robert Frost bir röportajında bu durumun dünyanın dönüşüyle alakalı olmadığını vurgulamıştır. Başka bir ifadeyle dünyanın dönüş yönü uçuşun hızını etkilemez. Bu duruma bir örnek daha verecek olursak; doğudan batıya doğru yürüdüğümüzde dünyanın dönüşü hareketimizi hızlandırmaz.
Doğu yönlü uçuşların daha hızlı olmasının temel nedeni aslında jet akımlardır. Jet akım, atmosferde yüksek rakımlarda bulunan hızlı akan dar hava akımlarını ifade eder. Bu akımlar aslında güneşin yaydığı radyasyondan ve dünyanın dengeleyici kuvvetinden kaynaklanan atmosferik ısınma nedeniyle oluşur. Bu faktörler birleşik nedenli jet akımlarına neden olur.
En belirgin jet akımları, ekvatorun 60 ° ve 30 ° kuzey ve güneyinde yer alan kutupsal akıntı ve astropikal akıntılardır. Kutupsal akıntı daha güçlü olan akıntıdır ve astropikal akıntılara göre daha hızlı rüzgarlara neden olur. Transatlantik ve Pasifik Okyanus'u üzerinden uçan çoğu havayolu, uçuş rotasını planlarken kutup akışını kullanır.
Jet akışları saatte 130 ile 225 kilometre hıza ulaşabilir. Hatta kimi durumlarda 442 kilometreya kadar çıkabilir. Bu güçlü rüzgarlar bazı hallerde hava yolculuğu için avantaj ve dezavantajları beraberinde getirir. Ticari havacılıkta ilk kez jet akımları 1952'deki Tokyo-Honolulu seferi sırasında kullanıldı. Jet akımlarıyla beraber uçmak, yolculuğu 25.000 fitin biraz altında uçarak 18 saatten 11,5 saate düşürdü. Havayolları, jet akımlarının değerini hemen fark etti ve rotaları planlarken bu akımları dahil etmeye başladı. Jet akımları hem uçuş sürelerini önemli ölçüde kısaltabilir hem de yakıt tasarrufu sağlar.
Jet akımları uçuşları hızlandırabilirken aynı zamanda önemli bir dezavantajı da vardır; açık hava türbülansına maruz kalmak bu olumsuz durumların başında gelir. Açık hava türbülansı, bulutsuz bir gökyüzünde meydana gelen ve uçağın sarsılmasına neden olan ani ve şiddetli türbülanslardır. Yavaş bir jet akımı, hızlı bir jet akımı ile etkileşime girdiğinde meydana gelir. Diğer türbülansların aksine, açık hava türbülansının çıplak gözle veya uçak radarıyla tespit edilmesi de imkansızdır. Diğer bir olumsuzluk ise “jet lag” olarak isimlendirilen uçuş sonrası sersemliğin daha çok yaşanmasıdır. Doğudan batıya doğru yapılan uçuşlarda yolcular bu sersemlik durumunu daha şiddetli ve uzun süreli yaşarlar.