Bige Akdeniz'i kaybettik!

Beyazperde.com'un ilk genel yayın yönetmenlerinden ve kritik yazarlarından Bige Akdeniz, iki seneden fazla zamandır mücadele ettiği kanser hastalığına yenik düştü...

Bu acı haberi yapmak gerçekten zor...
Young New Media zamanından beri Beyazperde.com'a emek vermiş, kah editörlük, kah yazarlık, kah yazı işleri müdürlüğü yapmış olan Bige Akdeniz, kanser hastalığına yenik düştü.
Uzun zamandır tedavi için evine kapanan ve kendisinden haber alınamayan Akdeniz, geçtiğimiz Çarşamba günü hayata veda etti.
Robert Koleji'nde okuduktan sonra New York'ta ekonomi eğitimi gören Akdeniz, 98 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde sinema eğitimi gördü ve 90'ların Türk Sineması'nı konu alan bir tez yazdı. Young New Media ve Mynet şirketleri bünyesinde Beyazperde.com'da yazar, editör ve yazı işleri müdürü görevlerini üstlendi. Bu görevlerinden ayrıldıktan sonra çeşitli belgesellerde görev aldı, bir yandan da güzel sesiyle bazı müzik çalışmaları yaptı.
2009 yılında bacağındaki bir kemikte kanser hücresi bulunması sebebiyle kemik alınarak yerine platin takıldı. Kemoterapi süreci uzun süre devam eden Akdeniz'in hastalığı maalesef ilerlemiş ve bu sebeple kendisini kaybettik.
İş arkadaşları olarak acımız çok fazla... Yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.
Beyazperde.com ekibinden:
**Serdar Kökçeoğlu:** Bige’yle biz bir süre Beyazperde’yi beraber yönettik. Ofis dışında, evlerimizde çalıştığımız için hayatımız Beyazperde olmuştu. Siteyle yatar siteyle kalkardık. İşler üzerine tartışır, didişir sonra içki masalarında dertleşirdik. Sevgililerimizi çekiştirir, yeni keşfettiğimiz grupları paylaşırdık. Çok hassastı, kırılgandı, kesinlikle sanatçı ruhluydu. Kevin ile yaptığı müzik çalışmaları bir başlangıçtı, müzik alanında kendisini ifade etmeyi seviyordu, müzikle ilgili güzel hayalleri vardı. Her hassas ruhlu sanatçı gibi birilerinin kalbinde sonsuza kadar yaşayacaktır…
**Melis Z. Pirlanti:** Beyazperde.com'a ilk adım attığımda Serdar ve Bige'yle tanıştım. Tüm bildiklerimi onlardan öğrendim. Bige ile iş dışında, samimi bir arkadaşlığımız, hatta kardeşliğimiz oldu, birbirimizde kaldık, hayata dair herşeyi ama herşeyi paylaştık. Aşırı kırılgan ve hassas bir ruha sahipti. Çok da sevgi doluydu, sevdiklerini kimselerle paylaşamazdı. Bir süredir görüşemiyorduk, tedavisi iyi gitti sanıyordum. Şoktayım... Fatematem!Umarım gittiğin yerde çok mutlusundur...
**Funda Sularöz:** Bige Akdeniz’i çok az tanıyorum. Ben henüz Beyazperde.com’a başlamadan önce kendisi ayrılmıştı.İsmini o zaman daha stajyerleri olduğum Serdar Kökçeoğlu ve Melis Zararsız’dan bilirdim veBeyazperde’nin kullandığı bir iki şifreden. Basın gösterimlerinde karşılaşmıştım bir de. Konuşmuştuk,sıcaktı, enerjikti. Geçmişte hastalanmış olduğunu biliyordum, sonra da iyi olmuştu. Müziği sevdiğini biliyordum, benim gibi. Genç birinin, güzel şeyler yapabilecek birinin aramızdan ayrılması çok üzücü,kalp kırıcı. Ailesinin, yakınlarının ve Beyazperde.com ailesinin başı sağolsun…
**Ali Ercivan:** Bir iki ufak tefek yazının ardından, 2004 yaz aylarında Beyazperde’nin sürekli kadrosuna girdiğim dönemde sitenin editörüydü Bige. Onun editörlüğündeki ilk yazım, Spielberg’ün Terminal filmi içindi ve yazımı birkaç kez geri döndürüp son halini alana kadar çeşitli düzeltmeler istemişti. Şikayet etmek için değil (çünkü istekleri son derece haklı ve yerindeydi), beni belli bir formasyona sokan başlıca insanlardan olduğunun altını çizmek için söylüyorum bunu. Zaman zaman ona ve sitenin bir yazarı olarak benden beklentilerine karşı ayak diremiş olabilirim. Bazı mevzularda derin fikir ayrılıkları yaşamış da olabiliriz. Ancak benim sinema yazarı olarak şahsi gelişimim kadar, Beyazperde’nin ciddiye alınmasında da Bige’nin payı yadsınamaz. Şimdi bazı yazışmalarımıza tekrar baktığımda, aslında hemen hepsinde ne kadar haklı olduğunu görüyorum Bige. Zamanında fazla inatçı davrandığım olduysa, affet lütfen. Bige’nin hastalığından haberdardım ama iletişimimiz son yıllarda hepten kopmuştu. Onu en son, Beyazperde’den ayrıldıktan bir süre sonra, Beşiktaş’ta karşılaştığımız bir gün görmüştüm. Müzik alanındaki çalışmalarından, planlarından bahsetmişti. Yüzü her zamanki gibi gülüyordu. Yakalandığı alçak hastalığın insana neler ettiğini iyi bilirim. Bu yüzden ben Bige’yi o son gördüğüm haliyle; büyük ve içten gülümsemesiyle zihnimde yaşatmak istiyorum.
**Ayşegül Kesirli:** 2005 yılının Nisan'ında “Before Sunset” filmine yazdığım bir yazıyı e-mail üzerinden kendisiyle paylaşmamla tanıştım Bige Akdeniz’le. Sonrasında o zamanlar Beşiktaş Akaretler’de olan Beyazperde ofisinde buluştuk. Hava çok sıcaktı. Ben heyecanlıydım biraz. Su içtik bol bol. Konuştuk. Ve benim Beyazperde yolculuğum da böyle başladı işte. Zaman geçti, yıllar geçti. Bige’yle tanışmam benim hayat hikayemde yepyeni bir sayfanın açılışıydı. Tam da bu yüzden Bige’nin bende bıraktığı iz bambaşka her zaman. Işıklar içinde yatsın…
**Oktay Ege Kozak:** Benim Beyazperde ile olan bağlantımı kuran Bige idi. Ona attığım e-mailden sonra benden V for Vendetta eleştirisi istemişti. Iki değişik eleştiri yazmıştım ve sitenin standartlarına uyana kadar feedback vermekten çekinmemişti, onun sayesinde halen beyazperde'ye yazıyorum. Halen beyazperdedeyken hep konuşuyorduk San Francisco'ya gelsin diye, buraya gelmeyi çok istiyordu ama ayarlayamadık bir türlü. Kalbim ağlıyor...
Anahtar Kelimeler: