"Bilirkişi" çiftin tiyatro sevgisi

Bazı davalarda, farklı alanlarda bilirkişilik yapan Vural ve Saime Özmekik çifti, tiyatro sahnesini de paylaşıyor - Vural Özmekik: - "Hukuk, aile hayatında, özel yaşamda, meslek etiğinde bulunması gereken bir daldır çünkü hukuksuz bir şey olmaz. Fakat hukukta olan insanların da insanları yargıladıkları için hakimler ve bilirkişilerden tutun mübaşirlerine kadar, bir nevi 'dünyanın son kapısı biziz' algısı oluşuyor. Dolayısıyla bizim gibi insanların, empatisini ve kendisini geliştirmesi için sanatla uğraşması gerekiyor" - Saime Özmekik: - "Eşimle birbirimizi tamamlayıp, etkileyen ve yetiştiren bir hayat yaşadığımız için tiyatroyu da birlikte yaptık. Eşimle 30 senedir tiyatro yapıyoruz çünkü bizim ayrı yaptığımız hiçbir şey yok"

İSTANBUL (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Adliyelerde farklı alanlarda bilirkişilik de yapan Vural ve Saime Özmekik çifti, tiyatro sahnesinde de birlikte rol alıyor.

İstanbul Üniversitesi'nde "Meslek Etiği" alanında dersler veren makine mühendisi Vural Özmekik, trafik kazası, kaçakçılık, yangın, sel baskını, iflas ertelemeleri (konkordato) ve makine alanlarında adliyede bilirkişilik yapıyor.

AA muhabirine konuşan Vural Özmekik, sanatın hayatında vazgeçilmez bir tutku olduğunu, işi nedeniyle zaman zaman üzücü durumlar yaşadığını fakat tiyatro sayesinde bu kasvetli havadan sıyrıldığını söyledi.

Reklam
Reklam

Yaklaşık 30 senedir ilgilendiği tiyatronun fıtratından gelen bir vasıf ve hayatının vazgeçilmezi olduğuna dikkati çeken Özmekik, "Mesleğimi de çok seviyorum hobimi de çok seviyorum. Hatta adliyede adalet dağıtan bir müessesede görev yaptığım için, ben inanıyorum ki her hukukçunun sanat faaliyetlerinde bulunup mesleğindeki empatisini geliştirmesi ve insanları tanımasından yanayım. Kendi yaşamımda da bunu sağladığıma inanıyorum. Hem sanatı seviyorum, hem de hukuku seviyorum." dedi.

Özmekik, hukukun her alana insanın hayatında olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Hukuk, aile hayatında, özel yaşamda, meslek etiğinde bulunması gereken bir daldır çünkü hukuksuz bir şey olmaz. Fakat hukukta olan insanların da insanları yargıladıkları için hakimler ve bilirkişilerden tutun mübaşirlerine kadar, bir nevi 'dünyanın son kapısı biziz' algısı oluşuyor. Dolayısıyla bizim gibi insanların, empatisini ve kendisini geliştirmesi için sanatla uğraşması gerekiyor. İnsanların sanatın içinde olması gerekiyor. Ben de bunu tiyatro yaparak, dans ederek ve resim yaparak elde ediyorum. Ayrıca giyim kuşamım da renklidir. Örneğin kravatlarım da farklı, hayvanlı figürlere sahiptir. Kendime has bir yaşamım var ama bunu mesleğimle çok rahat bir şekilde bağdaştırabiliyorum."

Reklam
Reklam

Bilirkişi ve kayyumluk dışında iyi bir gezgin olduğunu, çok sayıda ülkeyi gezdiğini dile getiren Özmekik, "Makine mühendisi ve tekstil danışmanıydım ama artık emekliyim. Bu aralar yoğun olarak adliyelerde bilirkişilik ve kayyumluk yapıyorum. Özel yaşantımda da en büyük zevkim tiyatro ile uğraşmak ve dans etmek. 13 yaşında para biriktirip, uçakla Bursa'ya gidip-gelmiştim. Gezginliğin verdiği zevk çocukluğumda başladı. 'Çok gezen mi çok okuyan mı bilir?' derler. Ben diyorum ki gezen gözle alınan eğitim daha güzeldir, Allah herkese gezmeyi nasip etsin." ifadelerini kullandı.

\

- "Dünyayı gezerken, İstanbul'un çok özel olduğunu yakından gördüm"

Saime Özmekik ise eşiyle dünyayı gezmekten ve tiyatro yapmaktan mutluluk duyduğunu, evlendiklerinde eşiyle farklı yönlerinin olduğunu belirterek, "Zamanla birbirimizin zevklerine sahip olmaya başladık." dedi.

Eşiyle ilk evlendikleri günlerde hangi konser ve tiyatroya gidecekleri konusunda zaman zaman fikir ayrılığı yaşadıklarını söyleyen Özmekik, şöyle konuştu:

Reklam
Reklam

"Ankara ve İstanbul'da haftada beş gün tiyatroya giderdik. Birbirimizi etkileyerek yaşamımızı sürdürdük. İki kişiyiz ama tek kişilik yaşadık ve her şeyi birlikte yaptık. Gezmeyi de birlikte yaptık, hiç birbirimizden ayrı gittiğimiz bir ülke olmadı, 160 ülkeyi birlikte geziyoruz. Hatta bizi Gezginler Kulübü'nde ya da başka bir faaliyette görenler hayret ediyorlar, 'Nasıl ayrıldınız?' diye soruyorlar. Birbirimizi tamamlayıp, etkileyen ve yetiştiren bir hayat yaşadığımız için tiyatroyu da birlikte yaptık. Eşimle 30 senedir tiyatro yapıyoruz çünkü bizim ayrı yaptığımız hiçbir şey yok."

Özmekik, İstanbullu bir eşi olduğu için çok mutlu olduğunu dile getirerek, "Dünyayı gezerken, İstanbul'un çok özel bir şehir olduğunu yakından gördüm. Hatta Türkiye denilince tanımayan ama İstanbul denilince tanıyan çok insan tanıdım." ifadelerini kullandı.

\

- "Tiyatro insanı insana, insanca anlatan bir sanat dalıdır"

İstanbul Üniversitesi'nde iletişim teknikleri, işletme becerileri ve meslek etiği konularında dersler verdiğini ve bu konularda uzmanlaştığını söyleyen Özmekik, "Tamamen üniversitede, bilim dünyasından kopmamak, hocalarımdan ayrılmamak ve öğrencilerimin yüksek enerjisini yaşayabilmek adına, onların sevgisini ve öğretilerini paylaşmak, yeni neslin her şeyinden iyi etkilenmek için bu mesleği yapıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

Özmekik, tiyatro ile yönetici olarak ilgilendiğini, mesleği açısından da iyi bir yönetici olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

"Şu anda Gezginler Kulübü Tiyatrosunu kurdum. Sayımız gittikçe artıyor. Tiyatromuz, İngilizce ve Almanca bilen kişilerden oluşuyor ve eğitim düzeyi yüksek. Bu anlamda hedefim, uluslararası alanda ülkemizi temsil edecek ve ülkemizi tanıtacak tiyatro oyunlarıyla, yurt dışındaki festivallerde kendimizi tanıtmak. Üniversitedeki öğrencilerime ülkelerden örnekler veriyorum. Onlar beni, 'İlham veren hoca' olarak tanımlıyorlar, bu da bana gurur veriyor. Hocalarım da diyorlar ki 'Sen bastonla gel, biz seni sırtımızda derse sokarız, sen yeter ki gel...' işte bu onuru bana veren sanata, tiyatroya olan ilgimdir. Tiyatro, insanı insana insanca anlatan bir sanat dalıdır. Öğrencilerim ise yeni nesil, herkes ne derse desin, gençlerimiz teknolojinin etkisinde olsa bile inanın, her birinde fışkıran bir enerji var ve bu enerji dünyayı sarabilecek güçtedir."

Mutlu olmaya odaklanmış bir insan olduğunu vurgulayan Saime Özmekik, "Mutluluğun tadını, gezerek, üniversitede verdiğim derslerle aldım ve daha mutlu bir insan haline geldim. Sadece tiyatronun ve aile hayatımın buna sebep olduğunu düşünmüyorum. Tümünü harmanlayabilme yetisini ise Gezginler Kulübü'ne üye olduktan, daha çok ülke gezdikten, para kazanmayı gezmek için istemeye başladıktan sonra elde ettim. Mutluluk yolunu bu yaşadığım hayatla pekiştirdim. İnşallah, arzu ediyorum ki sağlığım yerinde olsun, Allah bana sağlık versin. Yakınlarıma ve tüm dünyaya sağlık versin. Hayvanlara ve doğaya da sağlık versin ama eminim gezdiğim yerler arttıkça benim hayatım daha mutlu olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam