Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan, Türkiye'de binaların yüzde 90'ında su yalıtımı yapılmadığını ya da mevcut su yalıtımının yetersiz olduğunu, bu nedenle binaların deprem riski taşıdığını söyledi.
Karahan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de su yalıtımı konusunun henüz binalarda zorunlu standart haline getirilmediğini belirterek, "Bu nedenle Yapı Denetimi Kanunu'na su yalıtımının zorunluluk olarak eklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Depreme karşı binaların en önemli koruyucu kalkanı olan su yalıtımı, binaları korozyondan yani paslanmaktan koruyor" dedi.
Paslanmanın, deprem karşısında binaları savunmasız bıraktığını ifade eden Karahan, "Bu nedenle su yalıtımının binalarda zorunluluk olmasının toplumumuz için atılacak önemli bir adım olacağını düşünüyoruz. Kentsel dönüşüm sürecinin de bu açıdan önemli bir fırsat olacağına inanıyoruz. Yıkılan binaların yenileri inşa edilirken su yalıtımı yapılırsa bu binalar daha uzun ömürlü ve dayanıklı olacaktır" diye konuştu.
Karahan, binalarda su yalıtımı uygulamalarının Türkiye'de yayınlanmış ilk kural standardı olan TS 11758-2'ye uygun olmasının hayati önem taşıdığını anlatarak, şöyle devam etti:
"Bu noktada uygulamaların standartlara uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesi gerekiyor. Çünkü su yalıtımında doğru ürün seçimi kadar doğru uygulama da önemli. Biz teknik özellikleri gereği su geçirmezliği en iyi seviyelerde olan ve bu özelliğini bina ömrü boyunca koruyabilen bitümlü su yalıtımı örtülerini tavsiye ediyoruz. Ancak bina ömrü boyunca koruma sağlamak için bitümlü su yalıtımı örtüsü seçerken de mutlaka CE belgesi bulunan kaliteli ürünleri tercih etmek ve işin uzmanlarına uygulama yaptırmak gerekiyor."
-"Yalıtımsız binalar taşıma kapasitelerinin yüzde 66'sını kaybediyor"-
Türkiye İstatistik Kurumu'nun yaptığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarının çarpıcı bir tabloyu ortaya koyduğunu vurgulayan Karahan, şunları söyledi:
"Araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 41.6'sı binasında sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar olduğunun farkında. Bu oran aslında çok daha yüksek, çünkü binaların büyük bir çoğunluğunda su yalıtımı yetersiz. Binalarının çürüdüğünün farkında olan halk, çözümün su yalıtımı yaptırmak olduğunu ise bilmiyor. Bu nedenle küf ve rutubet kokusunun olduğu sağlıksız binalarda yaşamaya devam ediyor. Oysa su yalıtımı ile daha sağlıklı, konforlu ve güvenli binalar oluşturabiliriz."
Karahan, binalardaki su yalıtımının yetersiz olmasının birçok soruna yol açtığını belirterek, "Su yalıtımı olmayan binalarda küf ve rutubet kokusu, duvarlarda, tavanda siyah lekeler, sızdıran çatı, nemli duvar, çürümüş pencere çerçevesi gibi pek çok sorunla karşılaşılıyor. Ancak asıl büyük tehlike depreme karşı binanın dayanıksız hale gelmesi. Su yalıtımı olmayan binaların taşıyıcı duvarlarının içindeki demirler yıllar içinde paslanma nedeniyle çürüyor. Bina inşa edildikten 10 yıl sonra su yalıtımsız binalar taşıma kapasitelerinin yüzde 66'sını kaybediyor" dedi.
-"Su yalıtımının maliyeti bina maliyetinin yüzde 3'ü kadar"-
Böylece binaların içten içe çürümeye başladığını ifade eden Karahan, "Bu da depreme karşı binanın dayanıklılığını düşürüyor. Bu tespit İstanbul'da 1999 depreminin ardından belediyenin yaptığı araştırmayla da raporlandı. Rapora göre, yıkılan binaların yaklaşık yüzde 70'i paslanmanın etkisiyle yıkıldı ve can kaybına yol açtı. Paslanma oluşmasının en büyük sebebi ise binalarda su yalıtımının olmaması" diye konuştu.
Karahan, binaların yağmur, kar gibi yağışlar, toprağın nemi ve toprak tarafından emilen yağış, banyo, tuvalet gibi ıslak bölgelerde su sızıntıları ve zemindeki basınçlı veya basınçsız yer altı suları nedeniyle suya maruz kaldığını anlatan Karahan, şunları kaydetti:
"Yapıya herhangi bir yoldan sızan su taşıyıcı kısımlarındaki donatıları korozyona uğratıyor, yani yük taşıma kapasitesinin ciddi miktarda düşmesine neden oluyor. Binaların suya ve neme karşı korunması için tek çözüm ise su yalıtımı. Nem ve nemin yol açtığı küf mekanlarda kötü kokuların oluşmasına ve bakterilerin üremesine neden oluyor. Bu havayı soluyan kişilerde alerji, astım, bronşit gibi hastalıklara yakalanma riski de oldukça yüksek.
Ülkemizdeki binaların yüzde 90'ında su yalıtımı bulunmuyor ya da mevcut su yalıtımı yetersiz. Bu nedenle binalarımız deprem riskiyle karşı karşıya. Su yalıtımının maliyeti aslında sanıldığı kadar yüksek de değil. İnşaat aşamasında bir binaya su yalıtımı yapılmasının maliyeti binanın toplam maliyetinin sadece yüzde 3'ü kadar."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz