Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım ne demek? Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım TDK sözlük anlamı nedir?

Deyimler, cümle veya söz öbeği olarak bulunabilirler. Deyimler, tıpkı atasözleri ve birleşik fiiller gibi kalıplaşmış ifadelerdir. Eski zamanlardan günümüze kadar gelmişlerdir ve söyleyeni belli değildir. Atasözlerinin ve birleşik fiillerin de oluşma zamanı bilinmez. TDK; deyimler, atasözleri ve birleşik fiilleri sözlükler yardımıyla listeler. Böylelikle bilinmeyen sözleri bulmak kolaylaşır. Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım ifadesi de yaygın olarak kullanılan ve anlamı araştırılan sözlerden biridir. TDK sözlüğe göre Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım ne anlama gelir?

Atasözleri, deyimler ve birleşik fiiller, günlük hayatta çok sık kullandığımız kalıplaşmış sözlerdir. Ancak hepsinin anlamını bilmek zordur. Bu nedenle bilinmeyen ifadeler için sözlüklere başvurulur. Atasözleri, deyimler ve birleşik fiillerin anlamları TDK tarafından belirlenip çeşitli kaynaklarda paylaşılmaktadır. TDK’ye göre Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım ifadesinin anlamı nedir? Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım ne demektir?

Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım Ne Demek? Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım TDK sözlük anlamı nedir?

  • Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım TDK sözlüğe göre 1 farklı anlama sahiptir.
Reklam
Reklam

Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım TDK sözlük anlamı şu şekildedir:

  1. tek başına yaşayan bir kimse, sorumluluğunda başkaları olmadığı için rahat hareket eder

Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım ile Kurulan Atasözleri, Deyimler ve Birleşik Fiiller

bir adama kırk gün ne dersen o olur bir ağaçta gül de biter diken de bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır
bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz bir arpa boyu (gitmek veya yol almak) bir aşağı bir yukarı
bir atımlık barutu olmak (veya kalmak) bir ayağı çukurda olmak bir ayak üstünde bin yalan söylemek
bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez bir baltaya sap olamamak
bir başa bir göz yeter bir bardak suda fırtına koparmak bir başka (olmak)
bir baştan (veya uçtan) bir başa (veya uca) bir ben, bir de Allah bilir bir biçimine getirmek
bir bu eksikti
bir çatı altında (olmak veya bulunmak) bir çekirdek geri kalmamak bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz
bir çöplükte iki horoz ötmez bir çuval inciri berbat etmek bir dalda durmamak
bir de bir dediği bir dediğini tutmamak bir dediği iki olmamak
bir dediğini iki etmemek bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış bir deri bir kemik (kalmak)
bir dikili ağacı olmamak bir dikiş kaldı bir dokun bin ah işit (veya dinle) (kâseifağfurdan)
bir don bir gömlek bir dostluk kaldı! bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir
bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir düşüncedir (veya düşünce) almak bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar
bir elini bırakıp ötekini öpmek bir elinin verdiğini öbür elin görmesin bir elin nesi var, iki elin sesi var
bir elin sesi çıkmaz bir eli yağda bir eli balda (olmak) bir elle verdiğini öbür elle almak
bir elmanın yarısı o, yarısı bu bir fende kazık kakmak (veya çakmak) bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır
bir fit bin büyü yerine geçer bir gömlek aşağı bir gömlek fazla eskitmiş olmak
bir görüş bir kör biliş bir göz ağlarken öbür göz gülmez bir göz gülmek
bir günden bir güne bir günlük beylik beyliktir ... bir hâl almak (hâle girmek)
bir hâl olmak bir hizaya gelmek bir içim su (gibi olmak)
bir iğne bir iplik olmak bir ilke imza atmak bir inat, bir murat
bir iş olmak bir işaretine bakmak bir işi başından kesmek
bir iştir oldu bir kafada olmak bir kapıya çıkmak
bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece bir kaşık suda boğmak bir kazanda kaynamak
bir kenara atılmak bir kenarda durmak bir kıza dünür düşmek
bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır bir kol çengi bir kolayını aramak
bir kolayını bulmak bir koltuğa iki karpuz sığmaz bir korkak bir orduyu bozar
bir koyundan iki post çıkarmak bir Köroğlu, bir Ayvaz bir köşeye atılmak
bir köşeye atmak bir köşeye çekilmek bir köşeye koymak
bir köşeye oturmak bir köşeye sinmek bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (veya dokunur)
bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak bir kurşun atımı bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır
bir noktaya kadar bir mum al da derdine yan bir o kadar
bir olmak bir olmak bir o yana, bir bu yana
bir papel (veya pul) etmemek bir pula satmak bir selam bin hatır yapar
bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge) bir sıkımlık canı olmak bir söyle on dinle
bir söylemek pir söylemek bir sözünü (veya dediğini) iki etmemek bir sürçen atın başı kesilmez
bir şey anlamamak bir şey (veya şeyler) olmak bir şey sanmak
bir şey söylemek bir şey yapmak bir şeye benzememek
bir şeyler, bir şeyler bir tanem bir tarakta bezi olmamak
bir tarafa bırakmak (veya koymak) bir taşla iki kuş vurmak bir tat, bin feryat
bir tek bir tek atmak bir tepe yıkılır, bir dere dolar
bir torba kemik bir tuhaflığı olmak bir tutmak (veya görmek)
bir varmış bir yokmuş bir yakadan baş çıkarmak bir yastığa baş koymak
bir yastıkta kocamak bir yaşına daha girmek bir yere kadar
bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden bir yiyip bin şükretmek bir yol tutturmak
bir yolunu bulmak bire beş katmak bire bin katmak
bire ... vermek biri bilmeyen bini hiç bilmez
Anahtar Kelimeler: